• (bkz: bilinç)
  • insanlığın başından beri insanların kafasını kurcalayan soru.
  • bilinç nedir sorusunun tahmin ettiğiniz gibi kısa bir yanıtı yok. önce maddeyi konuşmak gerekiyor. katı maddenin yaklaşık olarak %99.9 unun boşluk olduğunu duymuşsunuzdur. geriye kalan %0.1'lik kısıma odaklanınca da her şeyi ne meydana getiriyorsa, o maddeye rastlamak gerekiyor. ancak bu %0.1'lik kısma odaklanınca görülen başka bir çeşit boşluk oluyor.

    elektronlar, kuarklar ve tüm temel partiküller katı objeler değiller. bunları küçük küreler olarak düşünmek makul bir basitleştirmedir. ancak bu basitleştirme tuhaf kuantum boşluğunun büyüleyici gerçekliğinin temsil etmiyor. eğer bu boşlukta bir şey varsa, o da dalgalardan başka hiçbir şey değildir.

    dalgalar ses titreşimine veya sudaki dalgalar benzer biçimde davranırlar. ancak, bu kuantum dalgalarının pik noktaları ve kavisleri, maddenin salınımlarından farklı olarak elle tutulur, somut bir şeyden meydana gelmemiştir. bunlar ihtimallerin, olasılıkların dalgalarıdır. bu dalgaların pik noktaları, elektron dediğimiz şeyin enerjisini algılama olasılığının yüksek olduğu alanları belirtir.
    bu dalgaların kavisleri ise, o enerjinin çok daha düşük ihtimalle bulunabileceği bölgeleri gösterir.

    kulağa son derece garip ve anlamsız gibi geliyor. hatta gerçeklik ihtimalini de sorgulatıyor. ancak kulağa tuhaf gelse de, evrenin tüm yapı taşlarının öngörülerle tahmin edilenden ziyade şansa göre davrandığı görülüyor. bu sadece bir teori değildir, bir lazer gösterici ve tarayıcı ile test edilebilen veya gözlemlenebilen basit bir gerçek. bu arada bu gözlemi çift yarık deneyini geliştirmek için yapıyorlar.

    bu keşif ne kadar popüler olsa da, bilinenin aksine her zaman bilim dünyasının odağı olmamış ve pek çok popüler yanlış açıklama ve bilgilendirmenin kökeni olmuştur. böylece metafiziksel kafa karışıklıklarına da sebep olmuştur. örneğin, parçacıklar gözlemlendiklerinin farkında ve gözlemlendiklerini biliyorlar gibi… başka bir örnek vermek gerekirse, evren düşünce gücünden etkileniyor gibi… fakat böyle olmaması bir hayal kırıklığı sebebi olmasın. zira gerçek de en az bunlar kadar büyüleyici.

    buradaki asıl prensip şöyledir, bir parçacığın nerede olduğunu bilemiyorsak, partikül yalnızca, parçacağın bulunma olasılığının az ya da çok olduğu yeri gösteren bir olasılık dalgası olarak mevcuttur.

    görsel

    ve sadece parçacığın nerede olabileceğini ölçmek için harekete geçtiğimizde, dalga aniden varlığını sonlandıracak ve parçacık kendini gösterecektir. biz ölçüm yapana dek parçacığın tanımlı bir yeri yoktur. işte bu yüzden, diyoruz ki, ışık mesela, hem dalgadır hem de parçacıktır. ama bu kuantum garipliği yalnızca ışık için geçerli değil. her şeyi meydana getiren parçacıklar için de geçerlidir. moleküller için de geçerlidir. eğer fotonların yerine süper minik kayaları harekete geçirirsek, ölçüm yapmadığımız zaman dalga gibi davranırlar. biz sezgisel olarak evrenimizin katılardan oluştuğunu düşünüyoruz. ancak gerçekte, tamamı, beynimizdeki nöronlardan tutun da parçası olduğumuz galaksiye kadar, ihtimal dalgalarının ve ortaya çıkıp kaybolan parçacıkların bir sonucudur.

    bütün bu gariplikler sonucunda albert einstein şöyle söylemişti:

    bakmadığın zaman, ayın orda olmadığına gerçekten inanıyor musun?
hesabın var mı? giriş yap