• duke ellington'in sag kolu -
  • swea-pea lakapli, yillar boyunca duke ellington'in en yakin arkadasi ve ortagi olmus, duke ellington orchestra'nin pekçok parçasının bestecisi, aranjörü, amerikan muzik tarihinin gelmis gecmis en yetenekli ve belki de en cok golgede kalmis insani. siyah olmanin, homoseksuel olmanin, alkol bagimliliginin ve duke ellington gibi bir karizmanin hep bir adim gerisinde durmanin etkisi altinda surup giden ve ona 19 yasinda lush life gibi bir sarkiyi yazdirabilen yasami, ayni trajiklikte kansere yakalanmasiyla son bulmustur. yine lush life adli oduller almis bir kitapta strayhorn'un tum dehasinin ve acisiyla tatlisiyla surdugu hayatin pek muazzam anlatildigi rivayet edilir. kitabin yazari da david hadju'dur.
  • oldukca sessiz sakin bir insan oldugu icin arkadaslari ona "buddha" lakabini da takmislardir. o da bu lakabin uzerine boo-dah sarkisini yazmistir. parcada trompetler devamli olarak boo-dah, boo-dah diye ses cikarir. bu sarkidan dolayi lakaplari arasinda en cok "buddha"yi sever.

    duke ellington'la bulusmasinin soyle gerceklestigini anlatir walter van de leur: bu utangac genci arkadaslari ite kaka duke ellington'in yanina gotururler. onu duke'le konusmaya zor da olsa ikna ederler. duke bir konserden henuz cikmistir. billy odasina girer. duke kanepede uzanmaktadir, bu gencin gelmesine aldirmaz bile. sonra soyle bir dialog gelisir:
    d: ne ariyorsun burda genc?
    b: piano calarim ben.
    d: bu grupta coktan bir pianist var ama.
    b: beste de yaparim.
    d: e hadi cal o zaman birseyler. (pianoyu gosterir)
    b: (pianonun basina gecer) sen az once sophisticated lady'yi caldin. eger yerinde ben olsaydim, boyle calardim
    der ve kendi sophisticated lady versiyonunu calar. calisi o kadar guzeldir ki, duke artik yerinden kalkmistir, billy'nin arkasinda onu dinler. omuzlarindan tutar,
    - simdi bir de kendi besteni cal der.
    billy kendi bestelerinden birini* calar. bunun ardindan, duke soyle der:
    - nasil olacak bilmiyorum ama seni mutlaka orkestrama bir sekilde katmak istiyorum. benimle new york'a gelmelisin.

    bunun ardindan duke ellington billy'ye evinin tarifini verir. suradan soyle gel, suraya git, falan, sonra da "a" trenine bin (bkz: take the a train), su durakta in, vs. diye anlatir.

    billy strayhorn, bir zaman sonra bu tarife gore duke ellington'in evini bulur. iceri girer, gelirken bir beste yaptim der, ve take the a train'i calar.

    iste bu da bu ikilinin nasil tanistigi ve take the a train'in nasil ortaya ciktigidir.
hesabın var mı? giriş yap