• bir grubun veya milletin dayanışma içinde olması
  • (bkz: birlik)
    (bkz: beraberlik)
  • 21. yuzyilin girisinde turkiye cumhuriyeti halkinin pek de icinde olamadigini dusundugum durum
  • 'hadi bir olalım arkadaşlar! bugün biz bize olalım, sizin benim gibi insanlar lazım bu dünyaya!!!' diyen kaç kişi varsa hepsi problemlidir. kimsenin böyle insanlara güvenesi olmaz. birlik beraberlik güdüsü gizildir ve ya vardır ya yoktur.
    yukarıda yazılan şekilde oluşturmaya çalışmakta ölesiye bir godoşluk barındırır içinde.

    öyle işte neymiş efendim, bu birlik ve beraberliğe en çok gereksinimiz, en bi çok lazım olan zamanlar geldiğinde, birlik beraberlik oluşabilecek kadar güven veren bir durum olmalıdır. durumun güvensizliği insanları birbirinden uzak tutar. bakınız gezi örneğinde en saçma sapan derecede birbirine uzak görünen taraflar bile yan yanaydı.

    türkiye neden birlik beraberlik içinde olamıyor, e çünkü normal şartlar altında zaten kimse sokaktan geçen kimseye hali hazırda güvenmediğinden. bunu söyleyip söyleyip insanlara ulaşmaya çalışan bilimum solcu ülkücü dindar vs insanlar da komik oluyorlar, aslında bir şeyleri değiştirebilecek insanlara ulaşırken. he bir şeyleri değiştirebilecek olan insanlar da o birbirine güvenmemekte haklı olan insanlar. senin benim gibi tipler yani * . herneyse.

    tek yumruk olalım gençler! haydi! geç kalma genç gel!* sol el yukarda, sağ elde tkp bayrakları! asın bayrakları, hiieeeeyt!

    edit : imla
  • güzel ülkemin güzel günler yaşayabilmesi için gerekli olandır.
    ama nedense biz birlik olmak yerine öfkelenmeyi, herkese bir etiket yapıştırmayı tercih ediyoruz. evet bilmem ne diyen şucu, demeyen bucu, yana bakan bilmem ne uşağı, aşağı bakan başka bir şey. sonra da her şey güzel olsun istiyoruz.
    son bir kaç haftadır amerika'nın bir köyünde bir eğitim programına katılıyorum, köy dediğim bu yer bizim güzel ülkemizde ancak çok lüks bir hayat yaşayan insanların oturabileceği, amerika içinse orta halli insanların yaşadığı bir yer. ve ben hayatımda hiç görmediğim kadar huzurlu ve düzenli bir yerde yaşıyorum, trafik ışıklarına ihtiyaç duymayan, birbirine her zaman yol veren, kavga ve gürültüden uzak. gördüğü herkese teker teker selam veren bir yerde. evinde misafir olduğum amerikalılar bir kere olsun kapıyı kilitlemediler, bugün köyün dışına gitmelerine rağmen evin bütün kapıları açık.
    bu küçücük yerdeki herkes aynı düşüncelere sahip sanmayın ama sakın, küçücük köyde 7 farklı kilise var mesela, her biri ayrı bir hristiyanlık kolunu yaşayan, trump'ı destekleyen de var clinton'ı da ama bu durum buranın huzurunu asla bozmuyor.
    benim demek istediğim birlik beraberlik bu işte, farklı düşünsekte bu huzurla yaşamak, birbirine her zaman selam verebilmek, güvenebilmek tekrar. kapıyı 4 kilitle kilitlemek yerine!
  • böyle bir başlıkta sadece 6 (yazıyla altı) entry olmasının bu sözlüğe yakışmadığını düşündüren olgu.
    ayrı fikirlerde olabiliriz, olabilirsiniz gençler, çok sevgili arkadaşlarım, hiç sorun değil, hatta zenginlik bu, güzel birşey bu. birbirine taban tabana zıt yaşam tarzınız veya inancınız olabilir (hatta hiç olmayabilir), bir takım konularda farklı taraflarda olabilirsiniz. kırmayın birbirinizi, kızmayın birbirinize, kazmayın çukurları o muhabbet yollarınıza, kopmayın birbirinizden, kapmayın kötülük şifasını, katmayın aranıza kini, nefreti, kızgınlığı, kırgınlığı. bir, iki, üç konuda farklı görüşte olduğunuz birisiyle on, yüz, bin konuda aynı tarafta olabileceğinizi ve aslında o taraflarda yanyana gelmenizin çok kolay olabileceğini, bu birlikteliğin kazançlarını ve güzelliğini kaçırabileceğinizi her daim hatırlayın, belki bir tahmin oyununda size vereceği tüyolar olabilir, siz meyve seven, o ise meyveden nefret eden biri olabilir ama konu sebze olunca kimseye laf söyletmeyen muhteşem bir ikili olabilirsiniz, hatta az zorlasanız meyve salatasını ikiniz de sevebilirsiniz, ikiniz de koyu fenerlisinizdir belki, kahveyi de çaydan daha çok seviyorsunuzdur ama illa ki filtre kahvedir o, bak george michael'da öldü ne çok severdiniz hatta gençlik anılarınız bile vardı onun şarkılarıyla, aynı konserine gitmiş de olabilirsiniz bir zaman önce, daha biraz daha sohbeti koyulaştırsanız kimbilir neler çıkacak kesişim kümenize katabileceğiniz, o kadar dolup genişleyecek ki o küme, belki ayrık kısma yazılacak yer bırakmayacak, boşver okunmaz zaten diyeceksiniz, sahi ne çok ortak zevkleriniz varmış ama neden sizin için bunlar daha ön planda olmamış hayret, oysa ki çok olanın az olana üstünlüğü yeryüzündeki bütün müsabakaların tek ihtimalli sonucuyken, az olanın çok olana olan bu getirisiz ve kahredici galibiyet görüntüsü hangi konjonktürün, hangi zamanın, hangi felsefenin yansıması olabilir.
    misafir ortamında karşılaştığımız ve yeni tanıştığımız insanlarla karşıt görüşlerimizi sıcak ortamın ve arada ortak bir tanıdık olmasının hatırına çok fazla ortaya getirmemeyi ve bir şekilde bağladığımız konuyu da tuttuğumuz takıma, sevdiğimiz yemeğe, en son gittiğimiz tatile getirir ve sohbetimizi sıcak tutmaya özen gösteririz. kimbilir, görünen o ki ve iyi yönden bakıldığında olsa olsa ekranların soğuk yüzünün canlılığa has doğal sıcaklığı hissetmemizin önüne koyduğu o kaldırılamaz engeldir belki de bana bu yazıları yazdıran. o zaman peki bu ekranların arkasındaki sen ve ben, her birimiz, bir ortak arkadaşın evinde karşılaşan ve birkaç farklı görüşe sahip iki insan neden olmayalım? neden konuyu bir an önce musakkanın dayanılmaz lezzetine getirmeyelim? mesajlarımızı yazarken, okuyan kişinin pide sırası beklerken memleket muhabbeti yaparak vakit geçirdiğiniz bir başka pide seven kişi, ya da uzun yolda "yolculuk ne tarafa" diye çekinerek sohbet açıp saatlerin nasıl aktığını size farkettirmeyen ve yanınızda aynı yönde gittiğiniz o ruhu sımsıcacık memleketliniz, hergün asansörde ya da sitenin bahçesinde karşılaşıp güleryüzle merhaba dediğiniz komşunuz, ya da balkonda otururken konuşamayacak kadar uzak olsanız dahi göz ucuyla öylesine takip ettiğiniz mahallenin gençleri olduğu gerçeğini bir an dahi zihin dünyanızdan uzak tutmamak neden zor olsun? neden yazdıklarımın, bu ekranın arkasından okuduğunda beni hiç tanımayan birisinin kendisini bir tek konuda "benim karşımda" hissetmesine sebep olayım? belki aynı düşüncemi çok daha farklı bir yolla ifade etseydim, konuya farklı yönden bakmasını sağlayıp gönül dünyasında farklı pencereler açılmasına sebep olabilir miydim, yoksa amacım sadece kendime kendimi ıspatlama gayreti mi olmalıydı? sadece "bir tek konu", belki çok önemli saydığımız konu olsa bile, belki de kesişim kümesini büyüterek o çok önemli konuyu okunmaz hale getirebilir miydim acaba?
    peki ekranın soğuk yüzü bu kadar soğuksa bile, bir mesajımıza cevap veren kişinin, her ne olursa olsun yazdıklarımızı okumaya vakit ayıran ve ona cevap vermeye değer bularak bunun için de ayrıca zamanını kullanan bir kişi olması da mı onu değerli kılamaz? belki bize yazdıkları saygı sınırlarını aşsa, hatta saldırı örnekleri taşısa dahi kim bilir daha uzun ve rahat bir ortamda bunları konuşabilseydik mutlaka ortak bazı noktalarda buluşabileceğimiz bir kişi olabileceği ihtimalini "bir an dahi" düşündürtmeyen ne olabilir? bir an dahi düşünebilsek oysa, bunun aksinin olmaması nasıl mümkün olabilir konuşacak ve pek çok şeyi paylaşacak milyon tane konu varken hayatımızda?
    hepsini koyalım bir kenara, size bir konuda taban tabana zıt tarafta kendini gösteren bir kişi, herhangi bir sebep ya da yaşadığı bir durum üzerine büyük ihtimalle sizin haberiniz dahi olmadan günün birinde sizinle o konuda aynı tarafta aynı saflarda yer tutmayacağının "10 yıl garanti"si mi vardır elinizde? kazanmak için kazımak gerektiği gibi kazısak belki aramızdaki o gerçekliği bile şüpheli nefreti, arkada gizlenmiş şanslı sayıyı birlikte bulacak ve gerçek birlikteliğin hazzına ulaşabileceğiz. zaten kendimizden başka kimsenin olmadığı bir ortamda önümüzdeki o soğuk ekran üzerinden hayatımıza aksettirdiğimiz ve yaşadığımız hislerimiz, yine o insanlara yansıttığımız duygularımız ne derece gerçek ve "üzerinden büyük büyük yorumlar çıkarmaya değer" olabilir?

    beni hiç birşey üzmezdi, şu başlığın bu kadar öksüz bırakılmasının üzdüğü kadar.

    ama ben umutluyum ülkemden, ülkemin güzel insanlarından ve ülkemin güzel geleceğinden. maçlarda bazen bağırırız birbirimize, ama sadece bağırır çağırırız ama henüz yüzüne bile bakmamışızdır o hengamede, ama maç bitince 100 metre ileride birbirimize adres sorar, tam bilmesek de elimizden geldiğince tarif etmeye çalışırız.

    birlik, beraberliğimizin ve bu başlığın daim olması dileğiyle.
  • bir olmakla bütün olabilmenin farkını açık net (özellikle de çok kültürlü bir ülkede) ortaya koyan ifade. bir olunduğunda diğer tüm rakamlar bire indirgenir, sadece birin etrafında toplanılır. öncelikle bütün olunabildiğindeyse tüm rakamlar, renkler bir bütün halinde birbirine saygı duyarak barış içinde yaşar, gerektiğinde birleşmiş olur, zaten bütün olunabilen yerlerde korkunç suçlar, acımasızlıklar yaşanmaz, yaşandığındaysa herkes sesini böyle bir anda bir olarak çıkarır, karşı çıkar. amerika'da yakın tarihte müslümanlara uygulanan trump saçmalığında ülkede her kesimden insanın hava alanına koşup ateistinden yahudisi'ne mağdur müslümanlara kardeşim diye sahip çıkması buna en güzel örnekti. he birlik beraberlik gibi bir ifadenin olduğu müslüman ülkemizdeyse ortaya konan tepkisizlik manidardı. gerçi bunun benzeri bin tane olay meydana geldi say say bitmez!
  • en çok kullananın en az gerçekleştirmeye çalıştığı şey.

    misal gelişmiş ülkelerin bu duyguyu sonuna kadar yaşadığını sanmıyorum ama arkadan iş çevirme dedikodu muhtemelen asgari düzeydedir. hadi bunlar önemsiz şeyler... bir kriz durumunda ülkenin esnafları, tüccarları her türlü hile hurda ile mal kakalamaya çalışır, herkes birbirini düdükleme peşindedir...

    ama biz birlikte güçlüyüz, biz beraberiz.

    yersen.
  • dünya halkı olarak acilen girmemiz gereken bir ruh hali..
hesabın var mı? giriş yap