*

  • (bkz: dusty) diye başlayalım . . . zaten bu ünvan özel olarak onun için çıkarılmış* ve daha sonra onun boklama kalitesine erişebilecek insanlar için de reserve edilmiştir . . . bokçuyu iyice anlayabilmek için şunu anlamak gerekir, bokçu şahsiyet ortaya bir anda sıfırdan bok çıkarabilir; bu, söylediği bir laf, yaptığı bir espri, sunduğu bir öneri veya anlattığı herhangi ilginç bir şey olabilir . . . bokçu bir şahsiyetin boklama yeteneği bir numaradır ve etkisi çok uzun sürüp akıllara kazınabilir . . . ben kimseyi suçlamıyorum, inanmazsanız (bkz: bokundan saray yapmak) . . .
  • * niye suskunsun şeker kardeşim?
    ` : bokçuo kadar çokboklandım: boklanmakkiboklayamıyorum: boklamak`.
    * (bkz: gülmek)
    ` : bokçubu dabokçu atasözü` oldu...
    * (bkz: kopmak)
    ` : bokçu` (bkz: pişmiş kelle gibi sırıtmak)
  • en son gelen.*
  • osmanlı'da halk arasında ermeniler için kullanılan isimlerden biriymiş. 1803'de istanbul'a gelen alman seyyah seetzen, kitabında bunun nedenini şöyle anlatıyor:

    "kudüs'te isa'nın ölümünden sonraki güne denk gelen zamanda, kutsal kabrin bulunduğu yerdeki rum kilisesinde ansızın bütün ışıklar kendiliğinden yanarmış. oradaki ermeni rahipler, bu kilise kendi ellerinde olsaydı, aynı olayın gerçekleşeceğini iddia etmişler ve oradaki paşaya bu kiliseyi onlara vermesi için yalvarmışlar. sonunda paşa, bu mucizeyi tıpkı rumlar gibi gerçekleştirmeleri koşuluyla, kiliseyi ermenilere devretmiş ve eğer bunu başaramazlarsa, ceza olarak onlara pislik yedirteceğini söylemiş. ermeniler bu koşulu kabul etmişler, ama mucize gerçekleşmemiş. bunun üzerine paşa, kilisenin önüne pislikle doldurulmuş olan büyük bir kazan getirtmiş ve ermeniler bu (50 kg) pisliği yemek zorunda kalmışlar. bu fıkrayı türkler gibi rumlar da anlatıyor." ("istanbul ve anadolu günlükleri, s. 183)
hesabın var mı? giriş yap