• bir süredir görüşemediğimizden beni hala neşeli biri sanan dokuzuncu nesil yazar.
    bir ara çaylaklık seviyesine düşürülmüştü ama çabuk toparladı kendisini. takipteyiz.
  • gece gece trenlerde sürünmeme müsade etmeyerek, bana cöle palas'ın kapılarını açan, en güzel kahvaltıların insanı. (bkz: bana su verdi)

    ayrıca şahane bir tenör. hatta bi anda hicap duydum "macula aeternitatis, numquam detergenda" diye londra sokaklarını çınlatmadığımıza.
  • insanı zorla adrenalin bağımlısı yapandır. sayensinde eskiden gitmek için öldüğüm hiçbir lunapark beni kesmeyecek... ama bunun dışında güldürmekten karnına ağrılar sokan, şarkılar söylenen, dert paylaşılan sıkıntı geçiren sihirbaz gibi bir insandır. bir de bir yemekler yapar ki elleri dert görmesindir.
  • yeryuzunun en sabir tasi, en anlayisli insani. ev arkadasim diye diyorum, benim en uzgun, en cadoloz hallerimi bilip yine de beni seven, mutlu olmam icin elinden geleni yapan kisidir.
    ustelik benim elestirel/sarkastik yonumle de basa cikmanin yollarini bulmustur ki nadir insanin becerebildigi bir seydir bu.
    mutfakta 500 kaplan gucunde olan bu cancagizim plan proje eglence adami olarak, hepimizin gunesli/gunessiz tum hava kosullarinda londra'dan daha keyif almasinin yegane sebebi. cok seviyoruz cok...
  • londra'dan donmek ve donmemek arasinda karar vermek icin sadece 10 gunu kalmis olan yazar. hic donmek istemiyor, istanbul'a deliler gibi asik olsa bile hem de...

    bir is buldurun be!
  • isini donmeden onceki son gununde bulmustur. son dakika golcusunun onde gideni, semih senturk'un ruh ikizidir. bir sure daha londra'dan bildirecek gibidir ve cilgincasina mutludur.
  • britanya fatihi, radyocu, adam gibi adam. memlekete dönse de rakı makı yapsak diye iç geçirten insan...
  • cok enteresan bir ruya gordum. o kadar netti ki. yine tasiniyorum. cok fazla esyam var. ve toplanma isini vakitsizlikten son gune sikistirmisim. deliler gibi toplaniyorum. bir yandan da finalim var. almanca finalim. tukenmis durumdayim. araliksiz finaller, araliksiz ders, araliksiz hukuk. almancanin ne isi var, bilmiyorum. senelerce almanca okuyup hala yalnizca orta duzeyde iletisebilmekten utaniyorum. ama finali gecmem lazim. o kadar bunalmisim o kadar yorulmusum ki artik, ortalama falan yapmakta yok gozum. ucarak okula gidiyorum, lecture room lardan birine giriyor, oturuyorum. sinav gozetmeniyle gozgoze geliyoruz, son anda yetistin, yoksa giremeyecektin diyor. hicbir sey demiyorum, kagidi okuyorum. sorulari hepsini anliyorum, yanitlari da kafamda hazir. ama nedense, hepsini onbes dakika icinde ingilizce yanitliyorum, bir tek giris ve sonuc bolumlerini almanca yaziyorum her bir yanitin. ustelik biliyorum da ne bok yedigimi. kalir miyim acaba? bu kadar guzel yanitlarla icleri el veriyorlarsa biraksinlar diyorum. ingilizce yaziyorum almanca sinavini ama, yanitlarim cok kaliteli, keyifleri bilir diyorum. en azindan gececek kadar not alirim diyorum. kagidi verip cikiyorum. eve donuyorum kosarak. toparlanmaya calisiyorum. yetmiyor zaman, bir kac saatim var herseyi evden cikartmak icin. delirecegim. ne cok esyam var! esyalarimin yarisini charity'ye ayiriyorum. bunca giysiye ihtiyacim yok. bavullarim yetmiyor. araba lazim. arabam yok. nasil goturecegim herseyi yeni eve bir saat icinde? finalden gectim mi acaba. cileklicole'yi ariyorum. olucem, gel yardim et beni eve gotur diyorum. cikamiyorum buradan, cok esyam var diyorum. icimden bese kadar sayiyorum. yanimda bitiyor. birlikte hemencecik toparliyoruz herseyi. beni cikartiyor oradan. finalden de gecmisim. cileklicole de yanimda.

    dostlugun cok degerli benim icin.
  • noel + yilbasi tatili icin yurda donunce ilk is olarak kursun dokturecek kisi. bahtsizlik sacmalik seviyelerine ulasti, kendimi taniyamiyorum, baya spell yedim bir yerlerden ama du bakalim. yidigim ictigim her sey "enerji emmm" "bahti alll" "hayati zehir ett" "dassak geccc" efektiyle geliyor falan, kursun lazim cok net.
  • mart ayinda londra dolaylarini terk edecek kisi. neler oluyor bize de anlatsa... zirvemiz geldi bro, bizi diskoya gotur:)
hesabın var mı? giriş yap