5 entry daha
  • kesinlikle bir meslek değildir. yaşam biçimidir. bildiğin hayattır. film kareleridir.

    - 180 derece batı ile 180 derece doğu boylamını pasifikte ve tam doğum gününden bir gün önce geçip, o sene hiç doğum günü yaşayamamaktır. ya da önceki güne dönmektir**.
    - tropik bölgelerde gemiyi çekirgelerin* bir anda istila etmesi ve günlerce yangın hortumlarıyla onları uzaklaştırmaya çalışmaktır. parmak kadar çekirgeleri gece kulağına park etmeye çalışırken yakalamaktır.
    - kuzey denizlerinde buzlarla savaşıp, sonunda sıkışıp kaybetmektir. yardım gelene kadar buza atlayıp, eskimo tadı yakalayarak balık tutmak için delik açmaya kasmaktır. arkanızdan sıkışmamış bir şekilde geçen yunan bandıralı gemide size şaşkınlık içinde bakan komşulara türkün deliliği ile gözdağı vermektir*.
    - atlas okyanusunda gemiyi saran yüzlerce yunusun sizle dakikalarca beraber gelmesini izlemek, ne alakaysa hediye olarak onlara çok kıymetli bir kangal sucuğu atmaktır.
    - akdenizde karadan 150 mil acikta 2 gün çok ciddi hava* yedikten sonraki gün
    güvertedeki hasarı kontrol ederken, ambarın arkasına saklanmış kocaman bir deniz kaplumbağası bulup inanılmaz mutlu olmaktır. ona yemek verip*, evine yollamaktır.
    - süveyş kanalını geçerken, boş geminin su üstünde duran dümen yelpazesinde güneşlenen akdeniz fokunu görüp oha falan olmaktır**.
    - kızıl deniz'de, akdenizde geminin güvertesine patır patır düşen uçan balıkları toplayarak büyük büyük büyük dedelerimizin toplamacılık içgüdüsünü hissedebilmektir.
    - venezuelalı balıkçılara satmaya getirdikleri tropik balıkların türkçe isimlerini gayet kendinden emin: "this is puşt, this one is totoş, this is köpenk, this is yavşak" şeklinde öğretmek, isimlerin telaffuzu için zaman harcamaktır. ertesi gün gemi kaptanı güvertedeyken tekrar gelen balıkçıların, ellerindeki balıkları kaptana "totoooş, yavşaaaak" diye sallarken karnı tutarak saklanacak delik aramaktır.
    - cezayir'de gemiye kamyon çarptığını görmektir**.
    - norveç forydlarında kopan hayvan bir fırtınanın ardından, parçalanan somon çiftliklerinin kuzularını oltayla çekip hemen mangalda misafir etmektir.
    - st. petersburg'da kış ortasında, gemiye deniz üstünden yürüyerek dönmektir**.
    - okyanusta sıcaktan bayılıp boş ambarı denizle doldurup, elde biralarla yüzerek tatil köyü ambiansı yakalamaya kasmaktır.
    - hayvan bir okyanus fırtınasına 1 saat içinde yakalanıp, akşam yemeğinde de patlıcan musakka ve cacık yemek zorunda kalmaktır.
    - gemideki tüm jeneratörlerin çökmesini yaşamak, fütursuzluğun dibine vurup el ve kafa fenerleriyle poker oynamaktır.
    - şili'de 3 kilo istakoza 3 dolar, 3 dilim beyaz un ekmeğine 5 dolar vermektir*.
    - 15 saniye önce tam altında olduğun vincin 4 telinin de sırayla koparak, onlarca ton vinç kolunun güverteye düştüğünü ve güvertenin halini görmektir. bir titreme gelmesidir.
    - kulağının 10 cm yanından "vuuuuuuuuuuuf" diye geçen şeyin römorkörün fazla asılarak koparttığı, kendi boyunun yarısı kadar olan çelik gemi dubası olduğunu 5 saniye kadar sonra farketmektir. hemen sigara yakmaktır.
    - sarhoş bir gece, geminin yüksekliğini geçen buz dağları arasında ilerlerken, ciddi ciddi toplu konut igloo projeleri hazırlayıp satarak çok zengin olunabileceğine inanmaktır.
    - rutin olarak musluktan 30 derece açıyla akan su görmektir.
    - gemi fırtana yiyip 20 derece bir o yana bir bu yana yatarken, alaturka tuvalette nişancılık geliştirebilmektir. "goooool" diye bağırarak, t-shirt'ü kafaya geçirerek heladan çıkmaktır.
    - kalamar tutmaya kasarken köpekbalığı yakalamak, "oğlum bunun penisi cinsel gücü manyak arttırıyormuş" diye kafalanan bir gemiciyi yarım saat köpekbalığı penisi ararken izlemektir*.

    tercih edilen değil, sürükleyendir.

    gülmek değil, kahkaha atmaktır.
    süzülen 1-2 damla değil, hıçkırıklarla düzülen salya sümüktür.

    özlemektir... aklına ne gelirse onu özlemek, ama çok özlemek işte...

    bir de çok çok rica edeceğim:
    sailing channel değil, deadliest catch'dir

    budur...
111 entry daha
hesabın var mı? giriş yap