• kuran, yaratıcımız’ın din adına bizden istediklerinin, bize yolladığı mesajların tamamını içermektedir. kuran zamanın değişimiyle oluşacak yeni durumlara da uygun olan allah’ın vahyidir. değişim kaçınılmazdır ama yeni oluşan şartlara cevap vermek allah’ın kitabının mucizesidir. bu mucizevi durum, islam’ın reforma ihtiyaç hissetmemesini sağlar. fakat iki zümrenin, dine karşı çıkan dinsizlik yobazları ve uydurulmuş dini bir türlü bırakmak istemeyen dinci yobazların güçleri bu uydurulmuş dine bağlıdır. dinci yobaz sıkı sıkıya uydurmalarına sarılırken, diğeri “işte dininiz budur” diyerek prim yapmaya, içinden çıkılmaz sistemi gösterip, insanları dinden uzaklaştırmaya çalışır. dinci yobaz ise kendi dışındakileri cehennemlik ilan ederek uydurmalarına daha çok sarılır. görüldüğü gibi bu iki zümrenin de sermayesi aynı, ama sermayeyi kullanımları farklıdır. bu yüzden kuran’a giderek dinin düzenlenmesinden en çok bu iki grup rahatsızlık duyacaktır. din düşmanı yobaz, dine saldıracak materyalleri elinden alındığı için bozulacaktır. dinci yobaz ise artık kemikleşmiş bir geleneğe dönüşmüş yapısı elinden alındığı için kızacak ve aforozlama, cehennemlik ilan etme mekanizmalarına sarılacaktır. geleneksel din adına bu aforozları yapanların üniversitede kürsüsü olan profesörler; tarikatların, hiziplerin başları olması, geleneksel yapının sözde aydın yazarları olması bizi şaşırtmamalıdır. kuran bize sosyolojik bir vaka olarak bir fikir ileri sürüldüğü zaman o fikre ilk önce “mevcut yapının elitleri”nin karşı çıkacağını ders vermektedir. bu yüzden kürsüsünde yıllarca geleneksel dini savunanlar, tarikatını geleneksel yapı üzerine oluşturanlar; kendi otoriteleri sarsılacak, yıllarca emek verdikleri karizmaları depreme uğrayacak korkusuyla kuran’da anlatılan şekliyle islam’a ilk saldıranlar olacaklardır. hz. isa’yı öldürmeye kalkanların yahudi din adamlarının önde gelenleri olduğu şeklindeki tarihsel dersi hatırlamamız, kuran’ın islamı’na karşı savaşanların din adamı vasfıyla ortaya çıkışlarına şaşırmamızı engelleyecektir. dine, hiç kimse, din istismarcısının verdiği gibi zarar vermemektedir. bunu müslümanların çoğu, hıristiyan engizisyonlarının insanları din dışı ilan etmelerinde, papazların günah çıkartmalarında çok iyi görür. fakat aynı göz, ne yazık ki kendi istismarcısının, kendisiyle azıcık zıt fikir beyan eden insanları cehennemlik ilan etmesinde ve adeta kuran’a ilave yeni bir din oluşturmasında aynı hassasiyeti göstermez. evet, hıristiyan papazlar nasıl dini kendilerinin tekeline almak için insanlara zulmettilerse, aynı zulüm bizim dinimizde de yaşanmıştır. falanca papazın veya azizin kerametleri, üstünlükleri, o yüzden dinlenmeleri gerektiğinin hikayeleri nasıl hıristiyanlıkta anlatılmışsa; bizde de falanca şeyhlerin, imamların, evliyaların kerametleri, üstünlükleri, rüyalarında allah’ı bile gördükleri anlatılmış ve bu yüzden onlara uyulması gerektiği iddia edilmiştir.

    bize düşen kendi şahsi görüşlerini ve geleneklerini dine fatura ederek gerçekleştirilen yozlaştırmaya, kuran’a giderek son vermektir. böylelikle insanla çelişik hale getirilen din, insanla barıştırılacaktır. çözüm yolu reform değil; kuran’a uygunluğu ve dönüşü hayata geçirmek, uydurulan sahte kutsalları ve kuran dışındaki tartışılmazları reddetmektir. bu yaklaşımla mezhepleri birleştirme de amaçlanmamalıdır. mezhepler üstü, uydurmalara dayanmayan kuran, temel ve tek dini kaynak olarak ortaya konulmalıdır. emeviler ve abbasiler dönemlerinde, allah’ın dini olan islam’da bozucu bir reform yapılmıştır ve sırf “islam” olan din; “hanefilik”, “şafilik” gibi yapılara dönüştürülerek, allah’tan olan insani olanla karıştırılmıştır. bugün yapılması gereken, allah’ın dininde reform değil, olsa olsa uydurulan dinde reformdur; bu ise reform değil, öze dönüştür.

    alıntı
hesabın var mı? giriş yap