• en zengininden en fakirine tum yurdum insaninin asina oldugu ve hatta kaniksadigi durumdur. dolandirma eylemlerine en cok maruz kalan da ne yazik ki devlet kurumlaridir.
  • hemen herkezin başına gelen bir durum. iş organize ve planlı olduğu için genelde hazırlıksız yakalanırsınız. eliniz kolunuz bağlı sinirden şişip durursunuz.
  • başıma gelmez dediğim katakulliye ultra gerizekalı olarak kurban olduğum taksici aktivitesi.

    olayımız şudur. işten çıkıp taksime gidecektim. minübüs param olmadığı otobüse binecektim. çantanın cebinde 10 lira bulunca daha çabuk gitmek için minübüse verdim ve para bozduruldu. cepte bir adet kağıt 5 tl ve bozukluklar kaldı. taksim’de buluştuğum arkadaşımdan 20 tl para aldım ve benimde bir 20’lik, bir 5’lik ve bozukluklar kaldı.

    hafif alkollü kafayla her gün bindiğim yerden, her günkü yollardan geçerek büfeye geldim. her akşam yaptığım gibi taksiyi büfe önünde durdurup bir bira aldım ve 5 lira ödeyip bozuk para aldım. büfecimin beni dolandırmayacağına eminim. 2-3 dakikalık yol gidip ineceğim yerde taksiyi durdurup cebimdeki diğer kağıt parayı, o paraya bakmadan taksiciye uzatırken taksimetreyi gördüm. her akşam 12 lira yazan yol 16 lira yazmıştı. itiraz ettim ve 5 lirayı gösterdi. yani 16 değil 12 lira yazmış olsa da param yetmeyecekti çünkü büfeye yanlış para verdiğimi düşündüm. tekrar büfeye çıkıp bira için kaç para verdiğimi sordum 5 lira cevabını aldım. bu durumda büfeden 10 lira borç alıp taksiye 11 lira verdim ve salaklaşmış halde taksiyi gönderdim. alkollü olduğum için iddia etmedim.

    işin ilginci dolandırılmaktan çok kaç para dolandırıldığıma dair arkadaş tartışmaları dolandırılmanın önüne geçti. kerizlik zevkli bir şeymiş.
  • genellikle kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyenlerin düştüğü durum.
  • 99 yılında öğrencilik ile başlayıp 2006 yılında memleketime göçle sonlanan istanbul'da yaşam serüvenimde hiç başıma gelmemiş olaydır.

    bu durumla da övünürdüm, ta ki bir ay önce sadece bir gün için gittiğim istanbul'da cebimdeki son parayı taksiciye kaptırana kadar. dolandırılmanın insana ne kadar kötü hissettirdiğini anlatmamın imkanı yok ama size somut olayı zevkle anlatacağım. şöyle ki;

    akmerkez'in önünden taksiye bindim, trafiğin ortası olduğu, alelacele yol kenarından bindiğim için, durak taksisi midir-değil midir sorgulaması yapamadım, zira aklıma bile gelmedi. şoför çember sakallı-tatlı dilli-kibar olmak için gayret gösteren bir tip. hızlı gitti, uyardım; yok dedi merak etmeyin bu yollar benden sorulur!! bu sırada ben telefonda özel görüşmeler yapıyorum, o sürüyor vın vınn. ben genel olarak mutluyum, istanbul'dayım, görüşmelerim güzel gitmiş, istanbul'un tadını çıkarıyorum, hiçbir şeyi sorgulamıyorum.

    derken, beşiktaş'taki malum ışıklarda durduk. taksimetreye baktım; 16tl. cüzdanımda; 50 ve 20 tl var adım gibi eminim, ama arabanın içi çok loş net görmüyorum. 50 tl uzatıyorum bozulsun diye tekrar cüzdanıma dönüyorum 1 tl daha verip 35 tl para üstü almak için. tekrar taksiciye baktığımda, 50 tl olarak uzattığım paranın 5 tl olduğunu bana gösteriyor. o an utanıyorum ve hemen 20 tl'yi uzatıyorum hemen cüzdanıma tekrar bakıyorum ki 1 tl vereyim 5tl para üstü alayım diye. (hala taksiciyi zora sokmayayım diye düşünüyorum!!!) bu sefer diyor ki, 20 tl'nin ucu yırtık!!!! utancımdan bozarıyorum, başka param yok, ilerde iş bankasında durun çekeyim bari diyorum, utancımdan adama mal varlığımı vereceğim!

    adam; neyse olsun artık napalım alırız bu ucu yırtık yirmi lirayı diye bana ajitasyon yapıp 5 tl uzatıyor, ben iniyorum, içimde; ucu yırtık bir yirmi lira vererek zavallı bir taksiciyi kazıklamış olmanın ezikliğiyle!

    üsküdar motorlarına giderken 50 lirayı kaybetmiş olduğum için kendime küfrediyorum ama düşürmüş olmam mümkün değil. anneme telefonda yakınıyorum. nice sonra bir arkadaşıma anlatıyorum, o diyor; gözün aydın nur topu gibi dolandırılmışsın diye!

    o demese ben hala tüm suçu kendimde arayacağım. gitsin elli lira gelsin saftiriklik akın akın.
  • evime hayvan gibi uzak bir anadolu lisesi kazandım liseye başlarken. okulu da ismini beğendim diye yazdımdı, öyle de planlı yani eğitim hayatım. gerçi kazanacağıma da ihtimal verilmiyordu pek. öyle olunca çok araştırma ihtiyacı da duymuyorsun. arkadaş sonra sınavada artık şık mı kaydırdım, yediğim okunmuş pirinç mi yaradı bilmiyorum ama gittim kazandım lan sınavı. bi de gittim tercih listesinde ismini sevdiğim için koyduğum okulu kazandım ki okul anasının amında bana göre. orayı kazandım oraya gidicem diye de bi sik tutturdum, 4 sene gittim geldim avradını sikeyim. üniversite filan okumam zaten mucize ya, siktiret.

    bu ingilizce hazırlık sikine dünya kadar kitap aldırdılar bana. aklımda kalan bi hotline serisi, bi de o hotline serisinde sue/terry çifti. ergenliğimi sikti o orospu çocukları. para yabancıya gitmesin diye okuldan aldım kitapları. o kadar ismini sevdiğimden yazılmışım okula, tabii ki yardım edeyim di mi? bütün kitapları verdiler de bi tane vidyo sipiking kitabı eksik kaldı. dediler ki cumartesi hazır olur, istersen alabilirsin. burayı okuyan liseli kardeşlerimden çok özür dileyerek; olum liseli adam harbiden sığır oluyor lan. beklesene amına koyim okula gidince alırsın. yok ama, para verdim ya, gidip almam lazım hazır olduğunda. yoksa rahat edemiyorum. yüce isa korusun 2 gün geç filan alırım kitabı sonra, neme lazım. kaldı ki ben biletten daha fazla verim alayım diye bi durak geç inen insanım, mani olamıyorum kendime.

    kalktım gittim hafta sonu okula, kitabı aldım eve dönüyorum. lan yemin ederim aklıma geldikçe deliriyorum. lan 1.5 saat git, 1.5 saat gel bi tane kitap için. aklımı beynimi sikeyim. normalde burnum düşse dönüp almam anasını satayım. eminönü'ye geldim, vapura binip karşıya geçicem. sirkeci'de üst geçitten geçtim, orda kenarda 23-25 yaşlarında bi ayakkabı boyacısı var. öyle geçerken seslendi herif;

    -kardeş bakar mısın bi?
    +efendim abi?
    -kardeş ateşin var mı?
    +yok abi, sigara içmiyorum.
    -hee. olsaydı verir miydin?
    +verirdim abi ne demek.

    lan burdan sonra herif bi sarıldı elime, kardeşim bizi insan yerine koymuyorlar da sen ne delikanlı çocuksun da senin gibi insanlar kalmadı da; bir yağclıktır ki aklın çıkar. abi olur mu öyle şey, kim olsa aynısını yapar filan diyorum ama adam iflah olmuyor. bu arada elimdeki vidyo sipiking kitabı için müzik kitabı mı kardeş bu dedi ki hiç espri duymamışım gibi bi 10 dakika filan ağzımı ayıra ayıra güldüm. zaten o siktiğimin vidyo sipiking dersi hep macera, hep bela. neyse;

    -kardeş. fakir adamım ben bi faydam dokunmaz sana. ama gel bi ayakkanını bari boyayayım.
    +abi inan olsun gerek yok. zaten bi şey yapmış da değilim.
    -yok kardeş yok, boyayayım. senin gibi güzel kardeşe bi faydam dokunmadan bırakmam.
    +abi ayakkabılarım süet, boyanmaz zaten.
    -var kardeşim, onun da çaresi var. özel boyası var bende.

    aman abi etme, metme demeye kalmadı herif plastik bir poşetten aldığı siyah boyayla girişti ayaklarıma. yau birader o süet ayakkabı da ilk süet ayakkabım. nasıl özenerek almışım anlatamam. gözüm gibi bakıyorum ayakkabıya. herif ayakkabıyı boyarken anlatmaya başladı. bursalıymış, manitasına laf atan bi kamili bıçaklamış da hapise girmiş. adam böyle anlatırken adama "abi helal olsun, yengeye yanlış yapmış şerefsiz" filan dedim lan. liseli diye boşuna demiyorlar amına koyim. lan taş çatlasa 14 yaşındasın gerizekalı, ne yanlışı, ne yengesi amına koyim? herif burdan bi aldı gazı, hapiste şöyle sefillik çekmiş, başına şunlar gelmiş de bilmem ne de, anlattı da anlattı. en son "işte böyle kardeş. şimdi bursa'ya dönmeye çalışıyorum. bana yardımcı olur musun?" dedi. para istiyormuş.

    +abi param olsa edeyim de yok ki param.
    -kardeş paran yoksa ayakkabıyı niye boyattın.
    +ama abi benden dedin.
    -ya kardeş olur mu öyle şey. ayakkabını boyadım, paramı istiyorum.

    olum neye uğradığımı şaşırdım lan. abi etme eyleme dedim de dinletemedim herife. etraf kalabalıklaştı, başka boyacılar geldi. herifler dövecekler beni onca insan içinde. ve çocuğum lan. 14 yaşında çocuk ne yaparsa yapsın el kaldırmam ben. heriflerde hiç çekinme yok. itiyorlar filan. hiç unutmuyorum cebimde sadece yola yetecek 1 milyon lira param vardı. ayakkabı boyası da taş çatlasa 100 bin lira filandır ama onu bile veremiyorum ki, o kadar ucu ucuna para. lan o orospu çocuğu orada 500 bin liramı aldı da elimden hiçbir şey gelmedi. herif parayı aldı, elimi sıktı;

    -kardeş hakkını helal ediyorsun di mi?, dedi taşak geçer gibi.

    kalan parayla vapura binip karşıya geçtim. bilet param çıkmadığı ve köpek gibi gururlu olduğumdan kimseden yardım da istemeyip eve kadar yürüdüm 3 saat. o amına koduğumun vidyo sipiking kitabını da bırakmadım elimden. cep telefonu filan da yok, annemler filan delirmişler. kimseye de anlatmadım meseleyi, bi de evde dünyanın fırçasını yedim. süet ayakkabının da özel boyası yokmuş. anası sikildi ayakkabının. temiz bakıcan aga, silicen filan. becerebilirsen büyük kolaylık zaten süet ayakkabı.

    sonra, yıllar sonra, üniversitede okurken bi üst geçitten geçiyorum. bi tane boyacı var geçitte;

    -abi ateşin var mı?
    +yok.
    -abi be, olsaydı verir miydin?, dedi. sorgusuz sualsiz direkt daldım herife sille tokat. piçe bak, yer miyim lan bi daha?

    o ilk boyacının da peşindeyim ha, unuttum sanma. seni bulucam olum, seni bulucam.
  • yeni tanıdığın adama değil güvenmek arkanı bile dönmemen gerektiğini en acı tecrübeyle anlatan ,yer yarılsada içine girsem ve ordan bir daha çıkmasam nidalarını kulağında çınlatan, kutup ayısının karşısına çölde ayışığında çıkmış gibi duygusal gerilime neden olan bedevi hikayeridir.kimseye acımayacaksın ''acırsan yetime koyar götüne'' desturunuz bu olsun derim.
  • güzel bir örneği için buyrun burdan yakın.
    http://hakandinckal.wordpress.com/…ozturk-serengil/
  • tanimadigin kisi olunca neyse de, taniyip ortak oldugun biri yapinca, evlilik arifesinde, cok kotu oluyor be sozluk.
    insanin kanina dokunuyor, yiginla borcun icinde bulunca kendini.

    kimseye anlatamiyorsun da durumu.

    orospu cocukluguna maruz kalmaktan baska bir sey degil. insanlara
    guvenmemeniz dilegiyle...
  • gün içinde başıma gelen durum.
    internetten verdiğim bir siparişi hem yanlış hem de muhtemelen kullanılmış olarak yolladılar.
    adamların telefonu var, açmıyorlar. mail-mesajlara geri dönmüyorlar.
    gelen kargonun üzerindeki bilgilerden adres, vergi numarası, tc kimlik numaralarını buldum.
    ben bu piçlere nasıl ulaşırım bi fikri olan var mı?
hesabın var mı? giriş yap