• bi an sevapin coguluymus gibi hissettim..
  • (bkz: urba)
  • tdk'ya göre;
    giysi(ler), giyecek(ler), elbise(ler):

    "bütün esvabı bir mintan ve eski bir pantolondan ibaretti." *

    "eski esvaplarım tutun elimden,
    aynalar söyleyin bana ben kimim!" *

    "yankımızı soyunup sevap rahatlığı alınan yataklarda
    yürek elbet acıyor esvap değiştirirken" *
  • asbap olarak da kullanılır.
  • aynı kökten* türemiş olsalar da sevab*ın değil, arapçada elbise, kumaş, giysi, kisve gibi anlamlara gelen sevb'in çoğuludur.
    yine kendisi gibi bir cem-i mükesser* olan diğer kardeşi siyâb'dır.

    gelin şimdi cümle içinde nasıl kullanılıyor, ona bakalım:

    bir gün, gayretli, saf bir mümin, şehirde pek sevilen sayılan bir hocaya sorar:
    - efendim, gusül abdesti almak ve bazen de serinlemek için göle girdiğimizde hangi tarafa dönelim? (yani kıbleye doğru mu, güneşe doğru mu gibisinden)
    hoca cevap verir:
    + valla evladım, esvabını nereye çıkardıysan o tarafa dönmen senin için faydalıdır. böylece dondan gömlekten de olmamış olursun.
  • elbise, giysi anlamına gelmektedir.
  • "gelen ya rab yehova idi
    o'nun elinde ateş vardı
    bir kalabalık yokuşu çıktı
    onların da ellerinde ateş vardı
    esvaplarını yırtıp bağırdılar" sevim burak - yanık saraylar (ah ya rab yehova)

    (bkz: elbise), giysi, giyecek, urba
  • içimi burkan bir kelime. en sevdiğim orhan veli kanık şiirinde geçiyor. bu şiirle organik bağım var. beni anlattığından mıdır, empatiden midir nedir aklıma her gelişinde burkuluyorum.

    "şimdi kılıksızım, fakat
    borçlarımı ödedikten sonra
    ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak
    ve ihtimal sen
    yine beni sevmeyeceksin.
    bununla beraber pazar akşamları
    sizin mahalleden geçerken,
    süslenmiş olarak,
    zannediyor musun ki ben de sana
    şimdiki kadar kıymet vereceğim ?"
hesabın var mı? giriş yap