• bukowski severlerin okumasını şiddetle tavsiye ettiğim super roman, aslında baba serisinden daha çarpıcı.
  • yazarın dostoyevski'nin kumarbaz adlı eserinden öykündügünü düşündügüm kitap.
  • zamanında the godfather en sevdiğim filmdi. e haliyle mario puzo da en favori yazarım oluyordu. bütün kitaplarını okumaya karar verdim. okudum okudum okudum. ama bir sorun vardı. kitaplarının hepsi güzeldi ama tarz olarak birbirine çok yakındı. en sona bu kitabını okudum. ve işte dedim, yazarın geldiği en yüksek nokta budur. kurgusu, karakter analizleri falan tamam. ama en beğendiğim nokta kadın erkek ilişkileri hakkındaki bölümleri oldu. aldatan erkek, aldatan kadın psikolojileri. gerçek aşkın da en nihayetinde bitiyo oluşunu ince ince anlatması. mario puzo'dan beklenmeyecek konular bunlar. ama yine de harika yazmış usta. ellerine sağlık.
  • the godfather'ın gölgesinde kalmış, süper bir mario puzo romanı.. bir solukta okunacak türden böyle.. özellikle kumarhanede geçen ve karakterlerin tanıtıldığı, romanın açılış bölümü scorsese filmlerinden aldığımız lezzetin bir benzerini yaşatıyor, adeta büyülüyor..

    belirli aralıklarla, ömrün sonuna kadar okunmalı, okunmalı...
  • mario puzo'nun hak ettiği değeri görememiş harika kitabı.

    hayat denen bilinmez içinde , yolunu kendi başına çizen, kendi ayakları üstünde durmayı başaran bir adamın, hiç bir tedbiri elden bırakmamasına rağmen ,hayata karşı hiç bir zaman yumruk atamayacağını öğrenmesini anlatır.önemli olan hayata karşı yumruk sallamak değil , hayatın yumruklarına karşı ayakta kalabilmektir.
    her türlü iniş çıkışın içinde hiç bir zaman ipin ucunu kaçırmamış ,hep dengede durabilmiş bu adamın hayatta kalışını konu alır. kahraman hayatı herseye rağmen yaşamaya değer bulur ve aslında hayatın getirdiği o belirsizliği sever. işte bu yüzden ölmeyi istemez..çünkü sadece aptallar ölür.

    aşk,kadın,erkek,para,kumar,aile,edebiyat,vegas,hollywood... bir kez okumanın yetmeyeceği kitaplardan ...

    kitapdan aklımda kalan bir cümle söyle " insanlar birbirleri için sandığın kadar değerli değildir."
  • aklıma çok taktığım, bir kere okumama rağmen sürekli aklıma gelen ve merlyn çukurlarında dolaştığım kurgusal bir tavsiye mektubu. şimdi ne yapmam gerekir diye sorduğumda özellikle, sırada ne varın yanıtında bu kitap aklıma geliyor. cümlelerini, sözcüklerini hatırlamıyorum, ama merlyn'nin hikayesi ortak bir kader çizgisi gibi. arkadaşa ödünç verip geri alamamanın düzenli özlem duygusu, düzensiz bir geri alırım beklentisine karışıyor, aradan aylar yıllar geçiyor, aptallar erken ölüyor.
  • başlangıç bölümü efsane olan, baba yazarın baba kitabı. yaklaşık yarısındayım bir haftaya bitirecek olmanın hüznüyle kavruluyorum.
  • mario puzo’nun biraz uzun ama tadına doyulmaz romanı... bir röportajında merlyn için “beni oldukça yansıtan bir karakter” demiştir...
  • aptallar, beceriksizlikleri yüzünden erken ölür mottosuyla başlıyor hikaye ve ilerledikçe mottomuz da evrimleşerek "sadece aptallar bu güzel hayata erkenden veda eder" olarak gelişiyor.

    sona doğru tekrar başa dönse de motto, yazar aslında herkes ölür demek istiyor özetle.

    yaşamayı çok seven bir yazarın hikayesini okuyoruz, yaşamayı en az kendisi kadar seven bir kumarbaz arkadaşıyla birlikte.

    farklı kulvarlarda farklı başarılarının hikayelerine tanık oluyoruz.

    şansın yüzdesine karşı gelenlerin, bir noktada şansını fazlasıyla zorlayanların nasıl kaybetmeye mahkum olduklarını okuyoruz.

    o veya bu sebepten, aptallar erken ölüyor,
    bazısı hayatı kaldıramıyor, bazısı şansı..

    klasik bir mario puzo romanı okuyoruz özünde;

    ana hikayenin akışı aşırı detaylarla sürekli olarak kesiliyor ve yer yer hikayenin nerede kaldığı bile karışabiliyor ama tek sayfası bile okuyucuyu sıkmıyor.

    yazar ne anlatırsa anlatsın okuyucuyu o sayfaları çevirtmekten alıkoymuyor, beş yüz değil bin sayfa da yazsa aynı tempoda okutabilecek gibi puzo.

    merlyn soyadlı yazar karakterimizin hikayesi bazı noktalarda mario puzo'nun hayatından kesitler sunuyor.

    ilk yazılan kitapta yaşanan hayal kırıklığı ve devamında gelen "çok satan" aslında godfather'ın hikayesi.

    çok satacak eser ortaya koymaktan ziyade, edebi kaygılar doğrultusunda bir eser verme çabası mario puzo'nun çoğu yerde anlattığı kendi hikayesine ait detaylar sunuyor okuyucuya.

    devamında gelen başarı ve hollywood - filmleştirilme süreci de aynı şekilde.

    değişen yönetmen (coppola'nın gelmesi), öncesinde puzo'nun başkasıyla bir senaryo yazıyor oluşu ve coppola'nın filmi tamamen farklı yönden ele alışı kitapta malomar karakteriyle gelişen diyaloglarda ve devamında anlatılıyor.

    aslında bu kısımları okumak oldukça eğlenceliydi çünkü puzo'nun bütün bu olanlara dair içinden geçenleri okuduğumuzu düşünüyorum bir nevi.

    senaryo konusunda ise mario puzo iyi ki hayal kırıklığına uğramış demekten kendimi alamıyorum.. (bkz: swh)..

    çünkü baba da aptallar erken ölür de ana hikayeden çok gereksiz detaylarla akan anlatımlara sahip eserler.

    coppola, godfather filminde aslında romanı adam etmiş diyebilmek mümkün. puzo'ya kalsa kitapta adı 1-2 defa geçen gereksiz sayılabilecek karakterlerin aşk hikayeleri vs. ekseninde çok farklı bir godfather izleyebilirmişiz gibi görünüyor.

    tabi konu bütün bu yaşananlardan ziyade olayların iç yüzünü okumak.

    "cafone" diye tabir-hakaret ettiği "italyan-amerikan" aktör al pacino muydu acaba diye de bolca düşündüm, puzo onu da sevmemiş çünkü (bkz: swh) ama kendi hayat hikayelerinde vs. al pacino ile böylesi bir anısına rastlayamadım.

    bütün bunları okumak eğlenceli çünkü puzo olan bitenden inanılmaz rahatsız bir görüntü çiziyor.

    ortaya çıkan eserin efsane oluşunu düşünürsek de haklı mı haksız mı karar verebilmek zor.

    fools die ve sedat peker ise apayrı bir başlık..

    mario puzo'nun eserleri ve hayatına dair şeyler okumuş biri olarak, sp. videolarında yer verene kadar bu kitabı okumamıştım.

    sonrasında sp. neden bunu paylaşmış olabilir düşüncesiyle okudum ve o konuda da eyyorlamak isterim yazı her ne kadar çokça uzamış olsa da.

    gerçi bahsi geçmiş, aptaller erken ölür, ben aptal değilim minvalinde ama bundan daha ziyade sp. için kendini merlyn karakteriyle özdeşleştirmiş olabileceğini düşünüyorum ben.

    bu karakter attığı - atacağı her adımı en ince detayına kadar hesaplayabilen bir karakter ve attığı adımların sonucunda başına geleceklere ise her zaman hazır.

    bu tür durumlarda panik yapmıyor, aptallık etmiyor ve şansını asla zorlamıyor ama bir şekilde kotarmayı da başarıyor.

    günümüz terminolojisiyle aslında konfor alanını asla terk etmiyor merlyn bir noktadan sonra ve bu konfor alanında kendisine zarar verebilmek imkansız gibi bir şey.

    yani sadece aptallar erken ölür demekten ziyade böyle bir iç mesaj sezdim ama tabi bütün bunlar benim eyyorlamam..
  • mario puzo'nun romanlarında hiç bir karakter siyah yada beyaz olmaz. hepsinin bir kusuru vardır. gerçek hayata paralel olarak tüm karakterler grinin tonlarında dolaşırlar sürekli. bu yüzden sıradan bir roman olarak ele alınmamalı. aptallar gerçekten erken ölür.
    buradaki ölmek sadece fiziksel anlamda değil. her anlamda erken ölürler.

    --- spoiler ---

    hayatta en çok sevdiklerimizdir ancak ölümümüze neden olabilen ve ancak onlardan sakınmalıyız kendimizi. düşmanlarımızın bize hiçbir zararı dokunamaz. ve kardeşimin erdemliliğinin özünde, ne düşmanlarından ne de sevdiklerinden korkması vardı. onun için çok daha kötü ya. erdemliliğin ödülü yine kendisidir; aptallar erken ölür.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap