8 entry daha
  • aptallar, beceriksizlikleri yüzünden erken ölür mottosuyla başlıyor hikaye ve ilerledikçe mottomuz da evrimleşerek "sadece aptallar bu güzel hayata erkenden veda eder" olarak gelişiyor.

    sona doğru tekrar başa dönse de motto, yazar aslında herkes ölür demek istiyor özetle.

    yaşamayı çok seven bir yazarın hikayesini okuyoruz, yaşamayı en az kendisi kadar seven bir kumarbaz arkadaşıyla birlikte.

    farklı kulvarlarda farklı başarılarının hikayelerine tanık oluyoruz.

    şansın yüzdesine karşı gelenlerin, bir noktada şansını fazlasıyla zorlayanların nasıl kaybetmeye mahkum olduklarını okuyoruz.

    o veya bu sebepten, aptallar erken ölüyor,
    bazısı hayatı kaldıramıyor, bazısı şansı..

    klasik bir mario puzo romanı okuyoruz özünde;

    ana hikayenin akışı aşırı detaylarla sürekli olarak kesiliyor ve yer yer hikayenin nerede kaldığı bile karışabiliyor ama tek sayfası bile okuyucuyu sıkmıyor.

    yazar ne anlatırsa anlatsın okuyucuyu o sayfaları çevirtmekten alıkoymuyor, beş yüz değil bin sayfa da yazsa aynı tempoda okutabilecek gibi puzo.

    merlyn soyadlı yazar karakterimizin hikayesi bazı noktalarda mario puzo'nun hayatından kesitler sunuyor.

    ilk yazılan kitapta yaşanan hayal kırıklığı ve devamında gelen "çok satan" aslında godfather'ın hikayesi.

    çok satacak eser ortaya koymaktan ziyade, edebi kaygılar doğrultusunda bir eser verme çabası mario puzo'nun çoğu yerde anlattığı kendi hikayesine ait detaylar sunuyor okuyucuya.

    devamında gelen başarı ve hollywood - filmleştirilme süreci de aynı şekilde.

    değişen yönetmen (coppola'nın gelmesi), öncesinde puzo'nun başkasıyla bir senaryo yazıyor oluşu ve coppola'nın filmi tamamen farklı yönden ele alışı kitapta malomar karakteriyle gelişen diyaloglarda ve devamında anlatılıyor.

    aslında bu kısımları okumak oldukça eğlenceliydi çünkü puzo'nun bütün bu olanlara dair içinden geçenleri okuduğumuzu düşünüyorum bir nevi.

    senaryo konusunda ise mario puzo iyi ki hayal kırıklığına uğramış demekten kendimi alamıyorum.. (bkz: swh)..

    çünkü baba da aptallar erken ölür de ana hikayeden çok gereksiz detaylarla akan anlatımlara sahip eserler.

    coppola, godfather filminde aslında romanı adam etmiş diyebilmek mümkün. puzo'ya kalsa kitapta adı 1-2 defa geçen gereksiz sayılabilecek karakterlerin aşk hikayeleri vs. ekseninde çok farklı bir godfather izleyebilirmişiz gibi görünüyor.

    tabi konu bütün bu yaşananlardan ziyade olayların iç yüzünü okumak.

    "cafone" diye tabir-hakaret ettiği "italyan-amerikan" aktör al pacino muydu acaba diye de bolca düşündüm, puzo onu da sevmemiş çünkü (bkz: swh) ama kendi hayat hikayelerinde vs. al pacino ile böylesi bir anısına rastlayamadım.

    bütün bunları okumak eğlenceli çünkü puzo olan bitenden inanılmaz rahatsız bir görüntü çiziyor.

    ortaya çıkan eserin efsane oluşunu düşünürsek de haklı mı haksız mı karar verebilmek zor.

    fools die ve sedat peker ise apayrı bir başlık..

    mario puzo'nun eserleri ve hayatına dair şeyler okumuş biri olarak, sp. videolarında yer verene kadar bu kitabı okumamıştım.

    sonrasında sp. neden bunu paylaşmış olabilir düşüncesiyle okudum ve o konuda da eyyorlamak isterim yazı her ne kadar çokça uzamış olsa da.

    gerçi bahsi geçmiş, aptaller erken ölür, ben aptal değilim minvalinde ama bundan daha ziyade sp. için kendini merlyn karakteriyle özdeşleştirmiş olabileceğini düşünüyorum ben.

    bu karakter attığı - atacağı her adımı en ince detayına kadar hesaplayabilen bir karakter ve attığı adımların sonucunda başına geleceklere ise her zaman hazır.

    bu tür durumlarda panik yapmıyor, aptallık etmiyor ve şansını asla zorlamıyor ama bir şekilde kotarmayı da başarıyor.

    günümüz terminolojisiyle aslında konfor alanını asla terk etmiyor merlyn bir noktadan sonra ve bu konfor alanında kendisine zarar verebilmek imkansız gibi bir şey.

    yani sadece aptallar erken ölür demekten ziyade böyle bir iç mesaj sezdim ama tabi bütün bunlar benim eyyorlamam..
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap