112 entry daha
  • eski düzeni bertaraf edip, yerine âdil, müreffeh bir yeryüzü cenneti kurma vaadiyle başlatılan, hâlbuki iddia ettiği gibi bir nizamı tesis etmeyi beceremeyen, aksine eski düzeni aratan, acı, kan ve gözyaşı haricinde insanlığa fayda vermeyen ihtilal.

    fransız ihtilalinin devlet-i âliyye-i muhammediyye'deki tesiri ilk başta fazla olmamıştır. kostantiniyye'de ikamet eden fransız tüccarlar ve artık payitahtın yerlisi kabûl edilen tatlısu frenkleri fransa'da yaşanan büyük bir hengameyle kutluyordu (fransız lazarist rahip ve misyonerler hariç, onlar bu hadiseleri şiddetle kınıyorlardı). bu kutlamalar sürerken, sefirleri vasıtasıyla fransa'daki ihtilal hakkındaki endişe ve şikayetlerini reisü'l küttab raşid efendi'ye arz eden avusturyalılar, raşid efendi'nin şu cevabıyla karşılaştılar;

    "devleti âliyye fransız maddesinde bitaraftır ve bu makule alametler burada muteber olmamakla gerek kral, gerek cumhuriyet taraftarı olan bu fransızları, fransız milleti bilir ve cümlesinin ticarete olan umur ve hususuna müsaade eder"

    bu cevabı makul bulmayan avusturyalılar bu sefer baş tercümanları vasıtasıyla reisü'l küttab raşid efendi'yle irtibata geçerler. fakat yine tatmin olmayacakları bir cevap alırlar;

    "devlet-i âliyye islâm devletidir. bizde o makul alametlere itibar olunmaz. dost devletlerin tacirini biz misafir biliriz. istedikleri alametleri takarlar. başlarına “üzüm küfesi” geçirseler “niçin giydiniz” demek, devletin vazifesi değildir"

    bu beyanlardan anlaşılacağı üzere, osmanlı'daki idareciler fransa'da vuku bulan hadiseleri pek kaale almıyordu. "ihtilal esnasında peyda olan fikirler bizde itibar bulmaz, bunlar frenklerin arasında çıkan ve sadece onlarda kalacak lüzumsuz icadlardır" nazarıyla bakılıyordu. fakat bir müddet sonra ihtilal ve fikirleriyle alâkalı daha sıhhatli ve isabetli kanaatler yürütülmeye başlandı. hülasa, ihtilalin din düşmanı zındıkların başlattığı bir hareket olduğu anlaşıldı, lâkin bu fikirlerin yine garpta kalacağı düşünülüyordu.
    ihtilalden sonra kurulan fransa cumhuriyetinin hududu avrupa'nın pek çok yerine ulaşmıştı. hattâ devlet-i âliyye-i muhammediyye ile bile bir sınırı mevcuttu, zira fransızlar venedik cumhuriyetini bertaraf edip avusturya ile aralarında taksim etmişti. fransa'nın payına dalmatya mıntıkası ve iyonya adaları düştü. bu memleketleri karargâh olarak kullanan fransızlar, milliyetçilik gibi fikirleri ihraç etmek suretiyle osmanlı'nın gayrimüslim tebaasına nüfuz etmeye çalışıyordu. fransa'da asîler tarafından katledilen kral xvi. louis ile bir zamanlar mektup yoluyla irtibatta olan sultan selim-i salis han hazretleri, fransızların emellerine vakıf olmuş ve birçok devlet adamını bu hususla alâkalı layihalar hazırlamaları için vazifelendirmişti. bu şahıslardan birisi de reisü'l küttab atıf efendi'ydi. atıf efendi'nin hazırladığı "muvazene-yi siyasiye" isimli layihaya göre fransız ihtilali ve fikirleri sadece avrupa'ya değil, dünyanın tamamına zarar verecekti. layihada şunlar yazıyordu:

    "burada voltaire, rousseau adlı zındıklar ve onlardan beter fukaralar peygamberlere sövüp, büyükleri zemmetmek, bütün dinleri kaldırmak, cumhuriyet ve müsavatı ima etmekten ibaret birtakım kışkırtıcı fikirler yaymışlardır. aslında fitne fesattan başka bir şey olmayan bu fikirler frengi hastalığı gibi halkın beyinlerine işlemiştir. işin garip yanı bu tür fikirlere halk da rağbet etmektedir. işte bunların tesirinde kalanlar bir kaç sene evvel bir fitne ve fesat ateşi tutuşturup etrafa yaymışlar, allah korkusunu kaldırıp ar ve namusu mahvetmişler, fransa halkını vahşi hayvan kıyafetine sokmaya çalışmışlar, bununla da yetinmeyip her yerde kafadarlar sağlayarak insan hakları dedikleri isyan bildirilerini yabancı dillere de çevirtip milletlerin, hükümdarların aleyhine kışkırtmışlardır. burada olup bitenler bunlardır."

    atıf efendi voltaire ve rousseau hakkında şunu yazmıştı:

    "voltaire ile rousseau denmekle maruf ve meşhur olan zındıkların ve onlar misillû dehrilerin hâşâ sümme hâşâ allah’a ve peygamberlere dil uzatmak, her türlü kutsallığı yok etmek, müsavat ve cumhuriyeti ilan eylemek için karaladıkları eserler çoluk çocuk arasında rağbet bulup dinsizlik ve fesad frengi illeti gibi yayılmıştır"

    hülasa, atıf efendi fransız ihtilalini bir fitne membağı” olarak görmüş ve “fisk ü fücur cümbüşü” olarak tasvir etmiş.

    osmanlılar daha evvel ihtilalle birlikte zuhur eden "tebeddülat ve tagayyür"den ibaret nizam-ı cedidin (yeni dünya düzeninin) sadece avrupa'da yayılacağını ve orada zararda bulunacağını tahmin etmişler. yani sadece frenkler arasında dolaşan ve onlara zarar veren bir virüs gibi. fakat yapılan tetkikten sonra vaziyetin böyle olmadığı, fransa'da zuhur eden nizam-ı cedidin sadece garpta değil, şarkta, yani memalik-i mahrusa'ya da karşı bir tehdit unsuru olduğu anlaşıldı. nitekim osmanlılar bu tehdidi 1 temmuz 1798 ve sonrasında fazlasıyla hissedecekti.
143 entry daha
hesabın var mı? giriş yap