• lorenz egrisi ile anlatilan, toplumun urettigi degerleri ne kadar adil payla$tigi konusu. akabinde bir makro ekonomik terimdir bu $ekli ile.
    (bkz: gelir adaletsizligi)
  • ingilizce icin (bkz: income distribution)
  • yaşadığımız coğrafyada adaletsiziliği abarmış dağılım
  • iktisat politikalari arasinda onem verilmesi gereken hedeflerden biri.

    her ne kadar neoliberal iktisat politikalari gelir dagilimi sorununu onemsemese de toplumun genel refahi baglaminda onem arzeden bir sorundur. (bkz: neoliberalizm)

    ikinci dunya savasi’nin bitiminden 1974 yillarina kadar gecen surec bazi iktisatcilar tarafindan refah devleti donemi diye adlandirilir. bu surecte devletin fonksiyonlari arasinda gelir dagilimin alt kesiminde bulunan vatandaslara gelir desteginde bulunmak ve onlara sosyal guvenlik kapsaminda fayda saglayacak kimi korumaci politikalar yururluge sokmak da sayilmaktaydi. ancak ozellikle yetmislerin sonuna gelip petrol krizlerinin de etkileri, butceden sosyal guvenlige ayrilan paylar vb. gibi gelismeler yeni politikalarin aranmasina, refah devleti anlayisindan uzaklasilmasina neden oldu. aslinda temel sorun, marx’in ve bircok iktisatcinin belirttigi gibi kapitalist sistemde (bkz: kapitalizm) artan sermaye birikimi sonucunda dusen kar oranlarinin sistemi zora sokmasi, onu yeni kar alanlari arayisina suruklemesiydi. elbette refah ekonomilerinin kimi ust burjuvazinin butceden aldigi payi sekteye ugratmasinda bu donusumde etkisi buyuktu. bu cercevede ortaya atilan neoliberal politikalar ve kuresellesme kavrami oncelikle ingiltere’de thatcher, abd’de reagan hukumetleri tarafindan desteklenmeye basladi, imf ve dunya bankasi da bu surecin hizlanmasinda ve yayginlastirilmasinda onemli roller ustlendi. bugun turkiye’nin icinde bulundugu bircok ulkede gelir dagilimi sorunu gozardi edilen, kacinilmaz bir kader olarak sunulan bir durumdur.

    peki gelir dagilimi gercekten kacinilmaz midir? yanitim cok acik, evet. kapitalist ekonomik sistemde gelir dagilimi bozuk olmak zorundadir, bu, sistemin calismasi icin sarttir. bir an icin turkiye’deki 2003 yilindaki gayrisafi milli hasilaya bakalim (bkz: gsmh): bu, cari fiyatlarla 240 milyon dolar civarindadir. bu degeri toplam nufusa bolersek gene yaklasik 3400 dolarlik bir kisi basina gayri safi milli hasila degeri bulunur. bunun anlami sudur: eger turkiye’de bir yil icinde uretilen tum mal ve hizmetlerin degerleri toplami tum turkiye vatandaslarina esit olarak dagitilsaydi, herkesin cebinde bir yilligina 3400 dolar olacakti. peki boyle bir durumda sistem isleyebilir miydi? hayir. kapitalist sistem dogasi geregi yatirim yapilmasiyla isler ve gelisir. eger herkesin elinde 3400 dolarlik sermaye olsaydi kimsede buyuk yatirim yapabilecek sermaye birikimi olmadigindan sistem tikanacak, islemeyecekti. ancak birkac kisi bir araya gelip bir yatirim yapabilecek, ardindan (kapitalist sistemin devam ettigi varsayimi ile) gelir dagilimi yeniden bozulacak, bozulacakti. bunu kimi liberaller herkesin yetenek ve zekalari ile orantili oldugu olcude zenginleseceklerdir diye de anlayabilirler. ama gercek hayatta boyle olmadi elbette. kimseye en bastan esit gelir verilmedi, hem verilse bile goruldugu uzere bu da bir ise yaramayacakti. sistem zaten bizzat esitsizlikler ve adaletsizlikler uzerine kurulmus oldugundan ister gelir dagilimi duzeltilmeye calisilsin, burjuvazi ayaga kalkacak sizi alasagi edecektir. bu sistemin icinde, gelir dagilimi sorununun cozumu yoktur. gecmiste refah ekonomileri orneginde goruldugu gibi kimi “iyi niyetli” cabalar olsa da sistem bu tur humanist caba ve tesebbuslere dogasi geregi izin vermeyecektir.

    sonuc olarak, en basta da belirttigim gibi gelir dagilimi sorununu iktisat politikalari arasinda dusunmek gerekir ama sistem perspektifinden hareket etmek sartiyla. aksi taktirde soyledikleriniz ve yaptiklariniz ne kadar samimi olursa olsun sistemin icinde akisleri sonen bir sesten ibaret kalacaktir.
  • arkadaslarla mcdonalds'ta oturmus menüleri mideye indiriyoruz. bigmacti, mcroyal'di derken yedik ictik toklu gibi sistik. tepsiler masada, mayismis halde sindirim sürecine gectik. biz yemlenmis camis gibi bos bos etrafimiza bakarken garip giyimli, orta yasli bi abi geldi. gayet kibar bi üslupla "afedersiniz, bende olmayip da sizde olan nedir acaba" diye sual etti. biz mal mal birbirimize bakip "genclik mi", "spor ayakkabi mi", "hayir hayir süperman" diye icimizden gecirirken abi malumatini acikladi. "ben bu yasta yapamazken siz bu gencliginizle ne is yapiyosunuz da bu kadar yemek yiycek parayi bulabiliyosunuz" diye beynimizi tokatladi. önüme baktim cok da yememisiz aslinda ama hamburgerlerin kutulari, mesrubat bardaklari falan zengin duruyo. ben zaten bi menü yedim de bizim arkadaslar abartmisti biraz. mcnuggets falan bokunu cikardilar bence. ama sonucta rezervasyonla geldigimiz lüks bi restoranda somon arti sarap götürmüyoruz. alti üstü hamburger. abi hala cevap bekliyor bu arada. biz iste "yaa calisiyoruz biz de, üc bes kazaniyoruz, anamiz babamiz da yolluyo sag olsunlar" diye agzimizda gevelerken abi ben bu kadar calisiyorum, su kadar kazaniyorum, yine de yetisemiyorum diye sakin sakin öfkesini kusmaya devam etti. bir psikopat katile yakisir edalari da tedirgin edici degildi diyemem (ediciydi). biz de yok yere birer kücük burjuva cocugu olmanin sikintisiyla, biraz sisteme sövdük, biraz gelir dagilimina bas salladik, sonra gak guk edip sustuk. abi de "bana otlancak bi sey bile birakmamissiniz" diyip tepsideki son bikac patates kizartmasini kapti ve uzaklasti. tehlike gecince celallenen cevval türk gencleri olarak arkasindan "gelir dagilimini biz mi yarattik amina koyim" diye bagirmayi ihmal etmedik tabii
  • 2008 istatistiklerine göre türkiye'de daha da adaletsizleşen bölümdür. yoksulun daha yoksul olduğu ve bu kesimin sayısının da korkunç boyutta olduğunu göstermekte bu istatistikler ki sınırların düşüklüğü komik aslında.

    http://yesilgazete.org/…gilimindaki-ucurum-buyuyor/
  • gelirin kişiler arasında dağılımını ifade eden kavramdır. eğer bir ülkede biri yer öteki bakar şeklinde bir durum söz konusu ise bu, gelir dağılımının bozuk olduğuna işarettir. ülkelerin gelişmişlik düzeyinin ölçülmesinde çok fazlaca kullanılır.
    kısaca bir ülkenin bol miktarda gelire sahip olup zengin bir ülke olmasından daha çok varolan kaynakların kişiler arasında en adil şekilde dağıtılması gerekir. 1960 anayasası ile ülkemize getirilen sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak devlet gelir dağılımını düzenlemekle de görevlidir. o halde serbest piyasa sisteminin bu şekildeki bir amacı gerçekleştirme gibi bir gücü ve mantığı yoktur.
  • adaletsiz bir gelir dağılımı yeryüzündeki birçok felaketin nedenidir. insanoğlunun doğasından dolayı adaletli olması neredeyse imkansızdır.
hesabın var mı? giriş yap