• nörolog david perlmutter'in yazdığı,amerika'da bestseller olmuş kitap.

    temelde taş devri diyeti,ketojonik diyet gibi canan karatayin sağda solda söylediği şeylerin hepsi bu kitapta da var.

    ek olarak son zamanlarda artan psikolojik ve nörolojik birçok hastalığı artan karbonhidrat ve glüten tüketimine bağlıyor.özellikle glutenin alerjiniz olmasa bile vücutta birçok enflamasyona yol açtığını,gluten-free diet ile sara nöbetlerinin sıklığının birçok hastada azaldigini diğer hastalıklarda da çok olumlu etkileri oldugundan bahsediyor.

    ayrıca oruç ve sporun da beyin için yararlı olduğunu söylüyor.

    özetle şekerli-meyve dahil- karbonhidratlı hiçbirşey yok,et var,doğal yağlar var,omega3 var,d vitamini var,şarap var,serbest doğada gezen doğal ortamında yetişen her türlü hayvanin eti de yagi da sutude omega3 içeriğinden dolayı var,kuruyemiş var,bitter çikolata var,sebze var,ayçiçek yagi,mısır yağı yok,tereyağ,zeytinyağı var.

    vücuda karbonhidrat girmeyince vücut yağ yakma metabolizmasını çalıştırıyor ve yuksek kalori alsanız da kilo almıyorsunuz,ayriyetten insulin hormonunuz cosmadigindan diğer seker alzheimer gibi birçok hastalığa yakalanma şansınız düşüyor.

    yukarıda yazdığım şeylere asinaysaniz kitap sizlere bilmediğiniz çok fazla şey sunmuyor,sadece son zamanlardaki popüler karbonhidratsız beslenme tarzının beyin üstünde de olumlu etkileri oldugundan bahsediyor.
  • tahıl beyin adıyla türkçeye çevirilmiş ve pegasus yayınları tarafından yayımlanmış kitap.

    http://www.idefix.com/…asp?sid=h65r21zhtb0baeqvohsc

    tanıtım bülteninden;

    karbonhidratların sizi öldürdüğünü biliyor muydunuz?

    dünyaca ünlü nörolog david perlmutter, bu kitapta uzun yıllardır tıp literatürünün derinlerinde gizlenen bir gerçeği dile getiriyor: karbonhidratlar beyninize zarar verir. tam tahıllı gıdalar gibi sağlıklı olduğu iddia edilen karbonhidratlar bile bunama, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, epilepsi, anksiyete, kronik baş ağrıları, depresyon ve cinsel isteksizlik gibi pek çok farklı sorun ve hastalığa neden olabilir.

    bu kitap size beyninizin kaderini genlerinizin değil, tükettiğiniz besinlerin belirlediğini gösteriyor. aralarında beyin hastalıklarının da bulunduğu tüm dejeneratif hastalıkların temelinde, özellikle de gluten içeren ya da şeker oranı yüksek karbonhidratların tetiklediği bir olgu yatar: enflamasyon. doktor perlmutter ekmek sepetinizdekilerin veya meyve tabağınızdakilerin beyninize neler yapabileceğini, statin içeren ilaçların hafızanızı nasıl zayıflatabileceğini, neden "iyi yağlar" açısından zengin bir beslenme şeklinin ideal beslenme şekli olduğunu ve her yaşta yeni beyin hücreleri üretebilmenin nasıl mümkün olabildiğini anlatıyor.

    perlmutter'ın devrimsel dört haftalık planı size beyninizi daha sağlıklı, canlı ve uyanık tutmanın yollarını gösterirken beyin hastalıklarıyla karşılaşma riskinizi azaltacak ve sizi sık rastlanan rahatsızlıklardan ilaç kullanmadan kurtaracak çözümler sunuyor. kolaylıkla uygulayabileceğiniz stratejiler, lezzetli tarifler ve haftalık hedefler sayesinde bu planı hayata geçirmeniz çok kolay! son teknolojiler ışığında yapılan araştırmalar, gerçek değişim hikâyeleri ve pratik tavsiyelerle tahıl beyin size "akıllı genlerin" kontrolünü ele geçirmeyi, yeniden mutlu olmayı, sağlıklı ve dopdolu bir hayatın tadını çıkarmayı öğretiyor.

    "doktor perlmutter en hassas organımız olan beynimizi yenilikçi bir yaklaşımla ele alıyor. kendisi nörolojik hastalıkların tedavisinde alternatif ve geleneksel yaklaşımlardan faydalanma konusunun tartışmasız lideridir. ona yönlendirdiğim hastalar harika sonuçlar aldı. gelişmelere öncülük eden perlmutter tıbba bakış açınızı değiştirmenize yardımcı olabilir."
    -dr. mehmet öz-

    "perlmutter bizi sözde sağlıklı tam tahılların beynimiz üzerindeki yıkıcı etkilerinin arasında bir tura çıkarıyor. modern buğday başta olmak üzere tahıllar; kalp krizleri, trafik kazaları ve kafa travmaları nedeniyle zarar gören beyinlerin toplam sayısından daha fazla beyne zarar veriyor. doktor perlmutter beyin sağlığının ve işlevinin korunması veya beyinde iyileşme sağlanması için buğdaysız beslenmenin benimsenmesi gerektiğini ikna edici bir dille anlatıyor." - dr. william davis, buğday göbeği kitabının yazarı

    "beyninizi güçlendirmek, hafızanızı korumak, ruh halinizi iyileştirmek, enerjinizi artırmak ve daha pek çok şikâyete yol açan hastalıktan kurtulmak istiyorsanız doktor perlmutter'ın sözlerine kulak verin. bu kitap size beyninize nasıl bakacağınızı ve onu nasıl beslemeniz gerektiğini anlatan bir kılavuz!"
    -dr. mark hyman, kan şekeri diyeti kitabının yazarı-

    "bunama ve diğer pek çok beyin hastalığı ne kaçınılmazdır ne de genetik. bu hastalıklar tahıl ve şeker yönünden zengin bir beslenme şeklinin tercih edilmesiyle doğrudan bağlantılıdır. tahıl beyin yalnızca bunu kanıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda da size beyninizi veya sevdiklerinizin beynini korumak için bilmeniz gereken her şeyi sunuyor."
    -dr. christiane northrup-
  • avasas'ın müstear isimle yazdığı kitabın ismidir.
  • david perlmutter'in kitabı. bu kitap glutensiz beslenme ve glutenin beyin üzerindeki etkisine odaklanmış durumda. hayat tarzına olumlu etkilerini görebilirsiniz. yazarın diğer iki (brain maker ve power up your brain) kitabında da konu yine bu minvalde işlenmiş. fakat ufak bir ayrıntı var; the grain brain (tahıl beyin) kitabının okunmasını tavsiye etsem de power up your brain'de yazar sanki biraz populist bir yaklaşımda bulunmuş. populer kültürün esiri olmuş; dolunayda oruç tutun gibi enteresan ifadelere rastlayabilirsiniz. brain maker, ilk kitabı the grain brain'in tekrarından hallice. kısacası the grain brain kitabını okuyarak tadında bırakmak tavsiye edilir (zaten diğer kitapları türkçe'ye çevrilmemiş henüz).

    not: 'ilk kitabım tuttu o zaman daha da yazayım bu popülerlik boşa gitmesin' düşüncelerini duyar gibi oldum.
  • david perlmutter daha çok beyin sağlığıyla ilgileniyor. bu kitabında da ileri yaşlarda dahi sağlıklı bir beyine sahip olmak için beslenmenin önemini vurguluyor. peki nasıl bir beslenmeden bahsediyor?

    - karbonhidratın minimum seviyesinde tüketilip yağlı besinlerin daha çok tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. yüzde 60 yağ, yüzde 20 protein ve yüzde 20 karbonhidratı en iyi beslenme olarak vurguluyor.

    - yağı kırmızı et, beyaz et, balık ve yumurtadan karşılanması gerektiğini söylüyor.

    - yemekleri zeytin yağı ve hindistan cevizi yağı ile pişirmemizi öneriyor.

    - glutenden uzak durulmalı. yani her türlü ekmek yemek yok.

    - oruç ve egzersiz çok önemli. beyin sağlığını koruyan önemli elementler bunlar.

    - biradan uzak durulmalı. alkollü içecek olarak kırmızı şarap öneriyor.

    - kitabın son bölümüne 4 haftalık eylem planı çıkarıyor ve yemek tarifleri veriyor.

    kitaptan aklımda kalanlar bunlar.
  • okuyunca ulan tüm hastalarıma ketojenik diyet mi başlasam dedirten kitap. ayrıca kendi beslenme düzeninizi de dibine kadar sorgulatır. glutenin beyindeki yangısal etkisini arastırmalarla önümüze seriyor.
  • canan karatay'ın dünya çapındaki versiyonu.

    yalnız kendisine ekşi sözlük aracılığıyla birkaç soru yöneltmek istiyorum:

    şimdi diyor ki biz insanlar son 10 bin yıldır tarımsal ürünler tüketiyoruz bizim dna'larımızda bu kodlar eksik. bizler hep avcı toplayıcıydık bu sebeple tarımsal ürünler bize ters kardeşim.

    peki hocam son 10 bin yıldaki insan sağlığı gelişimine ne dersiniz? ortalama yaşam süresinin iki hatta üç kat artması sebepleri neler olabilir? artık basit sikimsonik hastalıklardan ölmüyoruz mesela bunların tükettiğimiz gıdalarla ilişkisi olumlu yönde olamaz mı?

    bir diğer sorum özellikle şekere karşılar ancak her insan mı buna uygun davranmalı? yani haftanın 5 günü yoğun tempoda spor yapan benim gibi birisi şeker ihtiyacını gidermek için bir iki künefe gömse fena mı olur? bi de anlamıyorum meyvelere falan da karşılar napalım kardeşim biz şeker almak için? mesela sürekli pirinç yiyen çekik gözlü kardeşlerimiz sağlıksızlar mı? halbuki hepiciği zap zayıf kısa boylu elemanlar yani neden onlar pirinç yiyince bi bok olmuyor da biz yersek aşırı şeker yüklemesi yaşıyoruz?
  • hem "şekerli-meyve dahil- karbonhidratlı hiçbirşey yok" deniyor hemen ardından "şarap var" deniyor; bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
  • kitabı satın aldığım zaman nytimes bestseller olduğunu bilmiyordum .''bilseydim kesinlikle almazdım'' dediğim kitap olmuştur.2016 yılında alıp okurken, yarıda bırakıp (fakat aldığım hiçbir kitabı yarıda bırakmama prensibi olan bir insanım ) ve aldıktan yaklaşık 3 yıl sonra aklıma geldi ve bu hafta sonu bitirdim.

    kitabın tıp dünyasına faydasından çok malum kişiye çok fazla yol gösterici olması sebebiyle ülkemizde insanların sağlıklarıyla oynanmıştır.

    2013 yılında yazılan kitap sanırım bizim ülkemize 2015 yılında falan gelmiş ve bir kaç güncelleme yapılarak yazar haksız olduğu konuları biraz traşlamış. yulaffiberve et konusunda biraz geri vites yapmış gibi duruyor.

    kitabı okumak istemeyenlere yönelik kitabın özeti ;glutenkısaca bu, fakat üzerinde durduğu başka bir konu karbonhidratlar.

    yazar artık o kadar takıntılı bir biçimde gluten ve karbonhidrat karşıtlığı yapıyor ki artık bu takıntı hastalık boyutlarında.özellikle ''ellerinde şekerlemeler boyalı karbonhidratlar yiyen gençleri gördüğüm zaman ağzılarına benzin döküyorlar sanıyorum ,dayanamıyorum '' diyor.
    gördüğümüz gibi dayı kafayı azcık sıyırmış.

    malum ismini vermediğim ama üst entrylerinde bol bol zikredilen şahsın yaptığı açıklamaların akıl hocalığı hatta geçen gün şahıs veganlara direk bu kitabın adıyla hitap ederek tekrar ismini gündeme getirdi ve twitter'da trend topik olarak hastalardan aldığı ücrete bi 50 tl daha kattı.

    şimdi biraz ciddileşelim;

    sözlükte kitap hakkında yanlış yazılan yerler var .
    1-kitabın yazarı oruç konusunda oruç tutulmasını övüyor fakat bizim sözlükçülerin yazdıkları gibi ''hadi ateistler bunu açıklasın '' şeklindeki entrylere ithafen ateist biri olmamama rağmen bir yanlışı düzeltmek lazım burada bahsedilen oruç katolik orucu.
    yane su içmek kesinlikle serbest ve yeme konusunda da kısmı yasaklar mevcut.
    kısaca bizim islamiyet orucuyla sadece şekil ve isim benzerliği var.

    2-yazar bütün diyetlere ve menülere el atıyor ama çorba ve bitkisel çaylarla alakalı tek kelam etmemesi çok çok ilginç.

    3-bence bu kitabı yazarken bir nörolog olması sebebiyle (bkz: fiber) denilen şeyden bir haberi yok sadece probiyatikler alarak bağırsak florasını rahatlatamazsınız.
    zaten artık kitaba ekleme gibi duran bir çok yerde fiber eklemeleri sonradan yapmış ama genede yetersiz. sen gece gündüz et yedireceksin millete ,bunun sindirimini nasıl yaptıracaksın? peki sindirdin bunun emilimini nasıl sağlıyacaksın ve bu konuda sana en büyük yardımcın olan herseye karşısın .
    not; bu konuda sadece bir cümle geçiyor ;türkçe baskısında ''yulaf için çok eleştirildim fakat kabuklu yemişlerle fiber açığını kapatacam bunu okuyanlar anlamıyor ''diyor.bu sanırım ilerleyen baskılara dışarıdan ilave edilmiş.

    4- yulaf konusunda ise sanırım gene son baskılarda biraz daha fazla r yapmış yazar kişisi.çünkü ilk verdiği testte yulaflı kahvaltı için insan ömründen baya bir yaş siliyordu testinde. bu maddeyi çıkarması gerekiyordu ve üzerine basa basa yulaflı kahvaltı yazmamalıydı.

    5- gelelim et meselesine yazarın kitapta ete karşı en ufak bir kısıtlama getirdiği cümle yok.yazar 3253657152 kere karbonhidrat yemeyin ,glutenden uzak durun mesajı vermekten başka hiçbir çalışmayı gözü görmüyor ve son 3 -4 yılda yapılan çalışmalarda protein diyetlerinin artık çökme noktasına geldiğini ve şeker hastalığına yol açtığını söylemeyen çalışma kalmadı.
    kitapla yasaklılar listesi o kadar fazla ki zaten liste dışında sadece et ve balık yiyebiliyorsunuz .

    6- en büyük eleştiri kısmı diyetisyen olmamasına rağmen kitapta baya bi yemek tarifleri vermeye çalışmış ama bu kısmı büyük ihtimal yayınevi baskısıyla eklemiş.
    bana kalırsa muhtemel senaryo ''olum her şeyi kısıtladın bunu okuyan hiçbir şey anlamayacak ,halka inecek şekilde örnekler vererek yaz bilmiyorsun biz sana bakalım sağdan -soldan şeklinde garip garip tarifler.

    7-başka bir konuda biraz birşey anlatıp detaylı bilgiler için kendi internet sitesinin linkini vermesini bana kalırsa artık trajedi boyutunda bir şaka.

    8-kitabın genelinde ek takviyeleri küçümseyici bir ifade kullanmasına rağmen kitabın sonlarında kullanılmazsa olmazsa olmaz dediği en az 15 tane hap öneriyor günlük yutulması için ve kaba taslak günümüz şartlarında 2bin lirayı tutacak bir öneri listesi var demek ki destekleseydi ne olacaktı?

    öncelikle son olarak bilimsel diline gelecek olursak , bir çalışmayı ele alıp .özelden genele bir sonuca vardığını söyleyen hiçbir kitabı ciddiye almak mantıksız .
    aynı şekilde bir tarama yapılsa en az bir o kadar da bahsedilen sonucun doğru çıkmayan çalışmalara bol bol rastlarsınız akademi camiasıda ve sadece olumlu verileri ve çalışmaları kullanmak keriz tokatlamaktır.
    kısaca bu kitap 2000'li yıllarda ülkemizde de çok ses getiren (bkz: taş devri diyeti) kavramının bir uzantısıdır. fakat çok sükse edici ve abartılı zaman zaman troll açıklamalarla best-seller olmuş ve bu konuda çoğu kişiye ilham veren kitaptır.
  • ancak zamana ve temel ekonomik özgürlüğe sahip olunduğunda içinde yazılanların uygulanabileceği kitap.

    yazar açıkça karbonhidratı siktir edin diyor. ilk etapta gluteni bırakmayı öneriyor. glutenin sebep olduğu ruhsal problemleri açıklamış. yalnız ruhsal sorunlar değil toplumun büyük kısmına musallat olmuş diyabet tansiyon ve kalp damar hastalıklarının sebebini de glutene bağlayarak açıklıyor.

    gluten çıkarıldığında
    makarna, buğday, ekmek, bulgur, mantı, içliköfte, pide, lahmacun, pizza, börek, çörek, pasta, kurabiye, baklava, künefe, kurupasta, simit poğaça, dürüm, tüm paketli gıdalar vs artık olmuyor.

    sadece gluteni çıkarmak insanın alışmış olduğu düzenin amına koymakla kalmıyor alışana kadar aç ve sinirli gezmesine sebep oluyor.
    bu düzen anksiyeteden kurtulmak, iç huzuru yakalamak ve dinçliğe kavuşmak için bir iki ay sabredilecek zorlu özveri sürecini kabullenmeyi gerektiriyor.

    tahıla elveda demek için kişinin kendine ait beslenme düzenine sahip olduğu kişisel alan gerekiyor.
    mutfağa ayrılacak zamana sahip olmak gerekiyor. yakın çevrede balık, yeşillik, kaliteli kırmızı et satan marketler olması gerekiyor.
    mutfaktan tahılı çıkarıp yerine omega3 ve protein içeren düzene geçildiğinde doğrudan 3 katına çıkan mutfak masrafına hazırlanmak gerekiyor.

    d vitamini takviyesi, dha içeren omega takviyesi ve probiyotik haplar kapitalizmin bence en güzel tarafları. ver parasını al. bu kadar. bunlar yazılanların kolay tarafı.

    yazacak şey çok. bu düzene geçmek büyük bir devrimdir. yapabilen kişinin hayattan aldığı haz kelimelerle zor tarif edilir.

    anlatılan beslenme tarzı günümüz şartlarında gluten ve tahıl üzerine kurulan besin düzenine başkaldırıdır.
    para, zaman ve doğru sosyal çevre ile uygulanabilen zor bir diyettir. aslında diyet değil de olması gereken beslenme tarzı ama kabul görmüş dünya kültürü işte.

    eğer bu hayat tarzına geçmeyi düşünen varsa ya bu coğrafyadan siktir olup doğrudan akdeniz coğrafylarına gitsin.
    antalya izmir muğla çanakkale falan da olur. deniz ürünleri ve yeşillik ile beslenen bir topluma sığınsın. ya da parası ve zamanı varsa büyükşehirlerin büyük marketlerinden, metro'dan macrocenter'dan falan halletsin.

    kitabı okuyunca insanın içi kararmıyor değil. ama insan iç karartısı yaşamadan bir şeylerin savaşını vermeye başlamıyor.
    okuyun, okutturun. ama para da kazanın. parasız zor. gluten ucuz, protein pahaladır.
hesabın var mı? giriş yap