• medya ve iletişim teorileri üzerine de kitapları bulunan kanadalı 1894 doğumlu ekonomist.

    bir toplumdaki istikrarı, o toplumun değişime ayak uydurabilme yetisi ve bu sırada kültürel değerlerini koruyabilme becerisi olarak ele almış ve iletişimi zaman ya da mekan odaklı olarak ikiye ayırmıştır. innise göre, zaman odaklı iletişim, bilginin kalıcı olmasını sağlamak amacıyla kullanılırken, mekan odaklı iletişim, bilginin yayılmasını amaçlamaktadır. bu iki iletişim türünün her hangi birinde meydana gelebilecek bir aşırı vurgulama(overemphasize, çeviremedim türkçeye), istikrarı ve/ya güç dengesini bozarak, bilginin tekelleşmesine neden olabilir.

    bilginin kontrolüne sahip olmak, o toplumdaki "gerçek"e sahip olmak demektir. dolayısıyla, bilginin tekelleşmesi, gücün de merkezileşmesi anlamına gelir.
  • bir ekonomi-politik tarihçisidir. bilgiyi taşıyabilme gücünün iktidara sahip olmanın en öneli aracı olduğunu iddia eder.
  • iki dünya savaşını da görmüş, geçirmiş, yaşanan dönüşümlere şahit olmuştur. ekonomi-politik uzmanı olmasına rağmen çok derin bir tarih bilgisi vardır. kimi çevreler tarafından tarihçi olarak görülür.

    medyayı bireyler, küçük gruplar nezdinde değil; uygarlık düzeyinde incelemiştir.

    2 soruya cevap aramıştır:
    - uygarlıkların değişimini ve dönüşümünü sağlayan etkenler nelerdir?
    - uygarlıklarda düzeni sağlayan ve koruyan etkenler nelerdir?

    bu soruları cevaplayabilmek için de medya - iktidar - bilgi üçlüsünü ve aralarındaki ilişkiyi incelemiştir. araştırmalarındaki en önemli kavram "monopole de savoir"dır. yani bilginin tekelleşmesi. iletişimin bu bilgi tekellerinin oluşmasında ve gücün korunmasında ne gibi bir rolü olduğunu anlamaya çalışıyor.

    onun çalışmalarına göre, iletişim alanındaki rekabet, toplumlardaki güç rekabetinin de ana eksenini oluşturur. çünkü iletişim üzerinde güç sahibi olmak, toplumsal örgütlenme alanında güç sahibi olmak demektir.

    toplumsal biçim, iletişim teknolojilerinin bir sonucudur.

    kendisine göre, her uygarlığın bir bilgi birikimi, düşünce yapısı, ritüelleri, gelenek ve görenekleri vardır. bunlar gelecek kuşaklara aktarılır ve bu aktarma işini her toplum kendi yoluyla yapar. bu yol(aktarma yöntemi) aynı zamanda aktarılacak bilginin içeriğini etkiler. burada bahsedilen 'yol'a iletişim teknolojileri demekte fayda var.

    iletişim tarihi aynı zamanda medya - iktidar - bilgi ilişkisinin tarihidir der. ve tarihi altı döneme ayırır.

    1. mezopotamya dönemi
    2. roma dönemi
    3. roma'nın çöküş dönemi - ortaçağ'ın ortaları
    4. rönesansa kadar olan dönem
    5. rönesans - reform - fransız devrimi'nin olduğu dönem
    6. modern dönem

    innis'in ayırdığı bu dönemlerin en önemli özelliği, tarihçilere uygun bir ayırma olmasıdır. ona göre bu dönemlerin her birinde hakim olan bir medya vardır. aynı zamanda belli bir medyanın karşılığı olarak bir felsefe/hukuk/sanat yani bir 'hakim bilgi' vardır. insan düşüncelerinin ve algısının o dönemde medyayla yoğun bir bağlantısı vardır.

    innis toplumları 'zaman yönelimli toplumlar' ve 'mekan yönelimli toplumlar' olmak üzere ikiye ayırmıştır.

    *** zaman yönelimli toplumlar ***

    mezopotamya örnek olarak verilebilir. mezopotamya'da killi topraklar sayesinde kil tabletleri oluşturuluyor. ancak bilgi din sınıfının tekelinde. kimseyle paylaşmıyorlar.

    iletişim araçları, bilginin doğasını yol açtıkları yönelimle etkilerler. öyleyse, yazının olmadığı sözün egemen olduğu böyle bir toplumda bilgi nasıl saklanır? nasıl aktarılır?

    bu tür toplumlar, yerel toplumlardır ve aktarma işi için mitler yaratırlar. bu mitlerin içinde dünya düzeni nasıl olmalı, nasıl davranılmalı gibi sorulara cevap veren bilgiler vardır. ancak böyle bir yöntemde belleğin sınırlanması söz konusudur. mit ile miti bilen(anlatan/saklayan) insan arasında gerekli olan mesafe korunamaz. yani, anlatıcı kendinden bir şeyler katmadan miti aktaramaz. oysa ki, önemli olan bilgiyi bozulmadan aktarabilmektir.

    böyle bir uygarlıkta coğrafi yayılım çok sınırlı oluyor ve söz kutsal bir güce sahip oluyor, tabular oluşuyor ve gelenekler uçsallaşıyor. buna karşılık eleştirel tavır gelişemiyor. sadece bugün ve geçmiş arasında karşılaştrma yapılabiliyor. bu karşılaştırma sonucunda da “bugün, geçmişin kopyasıysa, farklı bir gelecek mümkün olamaz” sonucuna varılıyor. bu tür bir topluma, yazı gelse bile ancak sözün tekrarı olabiliyor.

    *** mekan yönelimli toplumlar ***

    yazı endeksli araçların gelişimiyle, başka türlü “monopole du savoir”lar(bilginin tekelleşmesi) ortaya çıktı. çünkü, geçmişle bugün arasında karşılaştırma yapabilmek mümkün oldu. böylelikle, yarının daha farklı olabileceği düşüncesi ortaya çıktı. bireysellik oluştu ve bu oluşum da toplum endeksli düşüncenin yerini zamanla “bireysel düşünce”ye bırakmasına sebep oldu. yazının, mitlerin yerini almasıyla birlikte bilgi birikimi arttı, düşünceler değişip gelişti. böylece tek başına bireyler de “ben toplumu değiştirebilirim” düşüncesine kavuştu.

    'monopole du savoir' din sınıfından çıkıp, siyasal sınıfa geçmeye başladı. devletler de, artık din adamları kadar bilgi sahibi olunca, daha fazla mekana, coğrafyaya sahip olma arzusuna kapıldılar.

    sözlü mitlerin zayıflamasıyla kitapta/kilde yazanlar önem kazanmaya başladı ve dini sınıfın gücü azalmaya başlayarak, din adamlarının söyledikleri eskisi kadar umursanmamaya başladı.

    ama yine de mitler ve yazılı gereçler hep iç içe olup birbirini etkilemiştir.

    innis’e göre, sözlü ve yazılı iletişim arasındaki ideal denge antik yunan’da sağlanmıştır. kentin sakinleri, sözlü konuşmalarla kent sorunlarını çözebiliyorlar. yazı sayesinde de edebiyat gibi yazınsal sanatlar geliştirebiliyorlardı.

    *** mekan yönelimli toplumlar burada sona erdi. ***

    innis kendi gününün toplumu için “karamsar” tanımlamasını yapar. hümanistik değerler yok olmuştur. modern toplumda rasyonellik tavan yaptığından, insan ve hümanizm kavramları amaç olmaktan çıkmış ve araç haline gelmiştir. devlet daha da güçlenmiştir.

    innis’e birtakım eleştiriler yöneltilmiştir: zaman yönelimli toplum, mekan yönelimli toplum ve medya tanımları açık değildir. tüm değişim ve gelişimleri teknolojiye bağlayıp, yan etmenleri atlamıştır. ayrıca tüm araştırmalarının temeline batı uygarlığını ve onun gelişimini oturttuğundan, fikirleri yalnızca “batı etnosantrizmi”ne hizmet etmiştir.

    not: bu bilgiler final dönemi olması dolayısıyla ders notlarından derlenmiştir.*
  • empire and communication (1950)
    the bias of communication (1951) kitaplarını yazmıştır. iletişim araçlarını ve yollarını en yüksek seviyede kullanmanın önemine değinmiştir.

    ınnis'e göre "teknoloji belirlenen 'bilgi tekelleri', siyasal erkin toplumsal gruplar arasındaki bölüşümünü yönetir.".
  • iletişim araçlarının tarihsel ve toplumsal dönüşümlerde merkezi bir etkisi olduğuna dair imparatorluk ve iletişim araçları eseri ile ünlü kanadalı iktisatçı ve tarihçidir.

    innis insani faliyeti güdüleyen ve sınırlayan iki önemli unsur olarak zaman ve mekanı görür. insanlar ve toplumlar bu iki sınırlayıcı güç ile mücadele halindedir. innis bir toplum zaman ve mekanın üstesinden gelemedikçe durağanlıktan kurtulamayacağını savunur. iletişim teknolojilerini zamana ve mekana karşı verilen bir mücadele olarak görür. buradan hareketle zaman eğilimli medya ve mekan eğilimli medya diye iletişim araçları arasında bir ayrım yapar.

    zaman eğilimli medya ağır malzemelerden yapılır ve dayanıklıdır. mekan eğilimli medya ise hafiftir ve daha az dayanıklıdır. zaman eğilimli medyaya kil tabletleri, mekan eğilimli medyaya ise mektuplar örnek olarak gösterilebilir.

    medyanın niteliğinde yaşanan değişim ve dönüşüm; iktidar, kavrayış, örgütleniş davranış biçimlerinde de bir değişim ve dönüşüme neden olacağını savunur. yazının olmadığı iletişim yolunun sözlü olduğu kültürler, coğrafi açıdan zorunlu olarak küçük olur. ister göçebe olsunlar ister yerleşik bu toplulukları belirleyen, onlara kim olduğunu belirten konuşma dilidir. iletişim yüz yüze iletişimle sınırlıdır. konuşma menzili sadece kısa olmakla kalmaz aynı zamanda konuşmanın depolama kapasitesi de sınırlıdır. toplumun sosyal belleği bir nesilden diğer nesle sözlü olarak aktarılır.
    yazma kültürü ise bunların tam tersi insana kişiler ötesi bir bellek sağladı.

    bir üstte zaman ve mekan eğilimli iletişim araçlarının farklı iktidar yapılarını doğurduğunu belirtmiştik. zaman eğilimli iletişim araçları geçmiş ve gelenekle ilgilendiğinden dinsel otoriteyi destekler ve dinsel hiyerarşik katı kurumları ön plana çıkarır. mekan eğilimli iletişim araçları ise genişleme, yayılma ve şimdi ile ilgilendiği için seküler siyasal otoriteyi destekler. mekan eğilimli iletişim araçları daha yayılmacı kurumlar ön plana çıkarır.
hesabın var mı? giriş yap