• (bkz: anthony baker)
  • (bkz: alm-uncle)
  • beyaz saçlı, iri yapılı bir adamdır. peynir kızartır heidi'ye mis gibi kokar klubesi*`.
  • köydeki herkes ona düşmandır. eskiden sevecen bir insanmış ama oğlunun ölümünden sonra (neden öldüğünü bilmeyiz) kendini dağdaki kulübeye kapatmış ve kaşık çatları ile köylüyle selamı sabah kesmiştir. aslında hikayenin geneline bakınca dörflideki ahalinin de klasik küçük yer mantığı ile pek de çekilir insanlar olmadığı anlaşılmaktadır. birgün gelini de vefat edince ve teyzesi frankfurtta iş bulunca heidiyi dedesine getirir ve olaylar gelişir
  • varlığı hayalimde yaşam tarzıyla olmak istediğim, hayatın boktanlığının pik yaptığı evrelerde yerinde olmayı delice arzu ettiğim hayali şahıs

    bi gün ben de vurabilsem yollara dönsem fotinos'un huzurun şarkısını söyleyen yeşil ormanlarının arasına, desem: dur geçme ne güzelsin, ölsem
  • öyle bir sevgi dolu bakar ki, elinde baltayla bile pıtırcık bir görüntü oluşturur. paso odun kırar ve peynir yapar.
  • heidi gelene kadar lanet ihtiyarın teki olarak yaşamını sürdürmüş dede, çocuk geldikten sonra hayata döndü, yüreği sevinçle doldu. pek yemek bilmese de peynirini, sütünü eksik etmedi yavrucağın.
  • (bkz: alp dede)
  • asıl adı hüseyin, höbeklerin hüseyin derlermiş kendisine. aslen yozgat/yerköylüdür. tarla sınırı konusundaki anlaşmazlıktan dolayı amcasının oğlunu bıçaklamış, hapisten çıkınca da intikam alırlar korkusuyla isviçre'ye kaçmıştır.
  • hatırladığım kadarıyla bektaşi dedelerine benzer bir yüzü var. o yüzden böyle bir babacan tavır, öylesine bir "avşama iki tek atayım" bakışları. tam bir dede. tipi rolüne yakışmış. diplomat kökenli bi dede yakışmazdı zaten heidiye.
hesabın var mı? giriş yap