126 entry daha
  • gecenin yarısı uykunuz kaçmışsa, okuyabileceğiniz kuşkusuz en yanlış kitaptır. ve ben bunu bile bile okudum.

    --- spoiler ---

    "... belirli bir zamanda, arkamızda bir kapı kapanır, kapanır ve bir şimşek hızıyla kilitlenir; geri dönecek zaman kalmamıştır. ama işte o anda, giovanni drogo bunlardan habersiz uyuyor ve uykusunda çocuklar gibi gülümsüyordu. ..."

    "... halbuki, birisi ona 'yaşadığın sürece bu hep böyle olacak, sonuna kadar hep aynı şey' demiş olsaydı o da kendine gelirdi. 'olamaz' derdi, 'muhakkak farklı bir şeyler olagelmeli, öyle bir şey ki insan: artık sonuna gelmiş olsam bile beklemeye değmiş diyebilmeli.' ... "

    "... dünle evvelsi gün birbirinden farksızdı, onları birbirinden ayırt edebilmesi olanaksızdı; üç gün önce olmuş bir şey de yirmi gün önce olmuş bir şey de sonuçta ona eskiden olup bitmiş bir şey olarak görünüyordu. böylece, o ayırdına varamadan zaman akıp gidiyordu. ..."

    "... elveda binbaşı ortiz, elveda kendini bu yapıdan bir türlü kurtaramayan melankolik dost; elveda, senin gibi çok uzun zaman inatla umut eden ve sana benzeyenler: zaman elini sizden daha çabuk tuttu, sizinse artık her şeye yeniden başlama hakkınız yok. ..."

    "... neden hiç kimse doğruyu söyleme cesaretini göstermedi? ..."

    "... kar, yoğun bir şekilde yağıyor, taraçaları kaplıyordu. kara bakarken, drogo, her zamanki endişesini daha da güçlü bir şekilde duyumsadı; gençliğini, önünde kendisini bekleyen uzun yılları düşünerek bu duygudan kurtulmaya çalıştı ama başaramadı. nedeni bilinmeksizin zaman, günleri birbiri ardından yutarak, çok daha hızlı bir şekilde akıp gitmeye başlamıştı. insan şöyle bir çevresine bakana kadar akşam oluyor, güneş ufukta kayboluyor, derken öbür taraftan yeniden belirerek karla kaplı dünyayı aydınlatıyordu. ..."

    "... insanın, tek başına olduğu ve hiç kimseyle konuşamadığı zaman bir şeye inanması çok zordur. işte tam da o dönemde, drogo, insanların her zaman birbirlerinden uzakta olduklarını fark etti, birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendisine ait oluyor, hiç kimse o acıyı birazcık olsun dindiremiyordu; bir insan acı çektiğinde diğerlerinin, duydukları sevgi ne denli büyük olursa olsun, bu yüzden acı çekmediklerini ve yaşamdaki yalnızlığı işte bu durumun oluşturduğunu fark etti. ..."

    "... büyüyen ve yoğunlaşan bir gölgenin en diplerinden üzerine doğru yürüdüğünü hissediyordu; belki bir saat, belki bir hafta, belki de bir ay meselesiydi; ama ölüm söz konusu olduğunda haftalar ve aylar bile çok küçük birimlerdi. demek ki yaşam bir tür şakaydı: kibrinden, girdiği bir iddia yüzünden her şeyi yitirmişti. ..."

    "... ah, bu bir zamanlar arzuladığından çok daha zor bir muharebeydi. yaşlı savaşçılar bile bunu denememeyi tercih ederlerdi. çünkü açık havada, kargaşanın ortasında, henüz genç ve sağlıklı bir bedene sahipken, zafer borularının öttüğü anda ölmek güzel olabilir; ama bir hastane koğuşunda uzun uzun acı çektikten sonra ölmek daha kötüdür herhalde; evde, sevgi dolu ilenmeler, hafif ışıklar ve ilaç şişeleri arasında ölmek daha melankoliktir. ama bilinmeyen, yabancı bir diyarda, sıradan bir han odasında, yaşlı ve çirkinleşmiş bir biçimde, dünyada, arkada hiç kimsenin kalmadığını bilerek ölmek kadar zor hiçbir şey olamazdı. ..."

    --- spoiler ---

    ömrün iyi ihtimalle üçte biri geride kaldıktan sonra, "şimdiye kadar ne yaptım?" ve "bundan sonra ne yapacağım?" sorularını sormak kaçınılmaz. uykuyla kesin olarak vedalaştığıma göre bu muhteşem sorularla boğuşabilirim, ne güzel.
220 entry daha
hesabın var mı? giriş yap