*

  • 1./ piklerin pötürüklerindeki miskin tortorların, keşküle kaşık çalarken saydıklarına sayılır.
    2./ bir mavi tüy pembeye dönerken miskince akan sulara yansımış güneş ışığının kilise müziğidir.

    bu yukarıdaki iki cümle arasında ne fark var? biri bir çok anlamsız kelimeden oluşmuş anlamsız bir cümle, diğeriyse anlamlı ve mantık olarak doğru sıralanmış kelimelerden oluşmuş, ancak yine anlamsız bir cümle.

    peki bunlar başlığımızı tanımlamakta nasıl kullanılabiliyorlar? basbayağı kullanılıyorlar işte, hatta kullandım işte. iki tane gayet tanım cümlesi. siz anlayamadıysanız bana ne değil mi?

    yakinen ilgili:
    (bkz: rastgele kelimelerin anlam yaratma olasılığı)
  • kavramsal kaniksanmislik aldatmacasi icerisinde yok olup gitmeye yuz tutmus deger edilgenligimize isik tutan kureselle$me surecinin amana koduum entelleri tarafindan ortaya atilmis tanimidir. (bkz: bir yerden sonra filmin kopmasi)
  • arzu açı sanallıkların madde-gerçek'liğe salınımları esnasında üstlerine çöken öz-ısınımlarının, pembeleşinceye kadar kavrulmuş meta-soğanlara arkadaş kulak memesi kıvamı yayvanlıklar ve et-kileşimin parçacıklarıdır.

    "bu ne lan?" diye sorsanız şöyle denir:
    "lahmacun. açlığımın gerçekliğini fark edip bu konuda bir şeyler yapmak üzere ısıttığım fırında, soğan, açılmış hamur ve kıyma ile birleşimini maddeleştirişimi anlatır."
  • kirpilmis endiselerin zihinsel platformda tutunacak dal aramasina binayen alisilagelmis tabulari yikmaya calisan biz toplum kimillari "oyle de sokariz boyle de sokariz lafi " mantiginda etiksel bir degerdir. isin garibi kimse de bu boktan tanima karsi cikamaz.. nereye ceksen oraya gider.. biraz sanat gibim bisey..
  • arzu açı sanallıkların madde-gerçek'liğe salınımları esnasında üstlerine çöken öz-ısınımlarının, pembeleşinceye kadar kavrulmuş meta-soğanlara arkadaş kulak memesi kıvamı yayvanlıklar ve et-kileşimin parçacıklarıdır.

    "bu ne yau?" deseler:
    "sekstir... arzularımızı sanal açılardan alıp, bedenlerimizin içten ısınmış, yanaklarda pembeleşmiş gerçek salınımlarına dönüştürdüğümüzde ulaştığımız rahatlığın ve sağladığı iletişimin ifadesidir"
  • arzu açı sanallıkların madde-gerçek'liğe salınımları esnasında üstlerine çöken öz-ısınımlarının, pembeleşinceye kadar kavrulmuş meta-soğanlara arkadaş kulak memesi kıvamı yayvanlıklar ve et-kileşimin parçacıklarıdır.

    "bu ne be?" dense, göz süzülse:
    "vajinadır... pembe pembe, ılık ılık, yumuşacık..."
  • her tinin kendi yarenliğine sarıldığı ıssız düşün evrenimizde bizatihi ya da bize ait ögelerin* puslu rüya genliğimizle olan dansında ortaya çıkan akımlara bakılması neticesinde cümlenin başını unutup bişekilde bitirmeye çalışmaya kasmaktır. (bkz: oh be) (bkz: hiç bitmeyecek sandım)
  • öz-korkunun dip/çatısız amfibiyen anaforlarında, deformasyon kisvesi altında işgüzarlıktır.

    sindirilmiş bilginin özü sanılan posasıdır.

    çadırımın üstüne, şıp diye damlayandır.
  • yanal derinliklerde idea ve sanilardan uzak bir korkuluk kenarinda, yarinla$tirilmasina terkettigimiz değinti*lerimizi çerçevelemiş parantez içindeki kaybolmuş ayrıntısallığımıza bir gönderim bir devinimdir.
    (bkz: ayh)
    (bkz: su getirin)
  • şimdi gerrain bey o değil de

    katananın boşluğunda salınan bir tül perisidir. kimi zaman havada süzülüşüne mutedir ve kılıcın asilliginin keskinliğine bir ahtdır..
hesabın var mı? giriş yap