• love, death & robots'un 3. sezonunun 9. bölümü.

    özel bir başlık açılmayı hak edecek kadar iyi bir bölüm olmuştur. hatta sezonun açık ara en iyi bölümüdür. siren karakterine benzer bir ablayı konu edinen bölüm her açıdan kusursuza yakın.
  • (bkz: love death & robots) un 3. sezonunun değil, 3 sezonun açık ara en iyisi.
    sıradan beyinlerin pek algılayamayacağı bir devrim yapmaya devam ediyor (bkz: alberto mielgo)
    adam 21. yüzyılın salvador dali’si gibi.
    jibaro’da beni en çok şaşırtan şey, gördüğüm şeyin , detaylara indikçe nasıl oluşturulduğuna hiçbir fikrim olmaması.
    el çizimi demişti bir röpörtajında ama anladığım kadarıyla belli bölümler için bu durum. bazı doğa görüntüleri gerçek çekim büyük ihtimalle. hareketler motion capture değil ama nasıl yapılıyor zerre fikrim yok.
    suya girip çıkmalar, suda boğulur gibi olan anlar nasıl yapılmış zerre fikrim yok.
    akıl dışı bir sanat eseri ve aklım almıyor nasıl yapıldığını.
  • görsel şölen yaşatan (bkz: love death & robots) bölümüdür.

    --- spoiler ---

    bir grup medieval şovalyenin ormandan geçişiyle başlıyor, sonra sağır olan bir eleman akarsu içerisinde altın bir balık pulu bulur incelemeye başlar, o sırada sudan siren gibi sesiyle çağırma büyüsü yapan altın pullu bol boncuklu göl cadısı gelir, tüm askerler kadına ulaşmak için nehirde birbirlerini biçerler ve hepsi boğularak ölür, bizim sağır eleman kaçar, kaçarken kafasını vurur bayılır, uyandığında altınlı cadı kaşık pozisyonunda elemana dayamıştır. sonrasında eleman buna yürümeye başlar, suda dansla cilveleşirken öpüşürler, adamın dudağı kesilir, kanar niye çünkü hatun metalden, neyse adam kafayı kadına gömer yani bizim jibaro hatuna kafa atar, tüm altından derisini boncuğunu söker, kaçmaya başlar, su cadısını göle geri atar, su kana dönüşür, düdüklenmenin verdiği acıyla cadı üşütür, bu sırada adam su içmek için göle ağzını dayayınca kanlı suyu içer, bilin bakalım ne olur, şifalı kan adamın kulaklarını açar, şovalyemiz duymaya başlar, sonra bizim kinlenmiş siren özentisi cadımız tarafından çağırılır, kulakları açılan jibarı dayımız suya koşa koşa, (bkz: fouetté) veya (bkz: pirouette) hareketleriyle hoplaya zıplaya kıza koşayım derken diğer mefta arkadaşlarına katılma suretiyle boğulur gider.
    --- spoiler ---

    kıssadan hisse: (bkz: az tamah çok ziyan getirir)
  • love death & robots'un 3. sezonunun cgi dersidir.

    --- spoiler ---

    üzerindeki zırhlara bakılırsa ormandaki bu abiler ispanyol konkistadorlar muhtemelen, yani olay büyük olasılıkla orta amerika bölgesinde geçiyor, gölün içindeki hatun da o bölgede efsanevi bir cadı olsa gerek. hatunun altından örülü bir varlık olması da ispanyolların yeni dünya arayışında bulmayı hedefledikleri altını temsil ediyor. jibaro'yu biraz araştırdığımda tsantsa ile bir alakası olduğunu öğrendim, belki de yanılıyorum. mevzuyu bilen arkadaşlar muhakkak ilerleyen zamanlarda buraları şenlendirecektir.

    --- spoiler ---
  • görsel şölen, nefis bir bölüm olmuş.
  • bu bölüm beni uzun zamandır en çok etkileyen görselliklerden biri. hem çekim teknikleri , hem de kısa ama öz hikayesi ile kendine hayran bıraktı.

    --- spoiler ---

    şövalye jibaro ve göl cadısının toksik ilişkilere metafor olarak gösterilen hikayesini izledik. açgözlülük konusunu da jibaro'ya yükleyerek çok görkemli bir son elde edilmiş. her bir ayrıntı harikaydı.

    jibaro , göl cadısı ile yakınlaştırında cadının üzerinden bir pul koparır ve pulu kopardığı yerden kan akmaya başlar. oradan kaçma imkanı varken aç gözlülüğüne esir düşer ve göl cadısının öleceğini bile bile üzerindeki mücevherleri sökerek onu ölüme terk eder.

    göl cadısı kendine geldiğinde bedenini çıplak ve hayal kırıklığına uğramış olarak bulur. bu defa belki jibaro'nun kulaklarının artık duyuyor olmasının farkında olmadan üzüntüden çığlık atmaya başlar. bu çığlıkların bir insanın sonunu nasıl getirebileceği artık bir sır değildir.

    burada din istismarı da metafor olarak kullanılmış diye düşünüyorum. çünkü jibaro mücevherleri papazın birinden söktüğü pelerinin içine sakladı.

    bu arada göl cadısının kıyafeti her ne kadar müthiş olsa da jibaro'nun zırhları da o kadar muhteşem bir tasarımdı.

    --- spoiler ---
  • (bkz: love death & robots) dizisi 3. cilt 9. bölümüdür. serinin diğer bölümleri gibi yine insanlığa bir eleştiri söz konusudur.

    --- spoiler ---

    dizideki çığlık atan kadın doğayı, dünyamızı temsil ediyor; savaşçılar (conquistador'lar) ise açgözlü insanlığı... buradan coğrafi keşifler sırasında yaşanan sömürüye de göndermeler mevcut ancak bölümün genel havası insanların doğaya verdiği zararla ilgili. bunu da dizinin sonlarındaki sahnelerden anlıyoruz. sağır adamın çığlık atan kadını sömürmesiyle aslında kendine zarar vermesi, kadının(doğanın) ne kadar zarar görse de yine de bir şekilde yaşaması ancak o göletin dibinin yok oluşlarla dolu olması gibi.

    ana fikir:doğaya açgözlü davranırsak, bundan zararlı çıkacak olan yine biz olacağız.

    --- spoiler ---
  • güzel bir değerlendirmesinin yapıldığı love death & robots' un üçüncü sezonunun bana kalırsa en güzel bölümü. değerlendirmeyi aşağıya bırakıyorum.

    "'jibaro' başlıklı 9. bölüm, alberto mielgo'nun zihninden geliyor ve resmi özet, bunun yunan mitolojisinden siren folklorunun yeniden tasavvur edilmesi olduğunu belirtiyor. insanları ölüme çekmek için şarkı söyleyen veya büyüleyici seslerini kullanan tehlikeli yaratıkların hikayesini içeriyor. pekala, jibaro'nun olayı bu.

    bölüm, bir grup şövalyenin bir göl kenarında dinlenmek için durduğu bir ortaçağ ortamında gerçekleşir. bu noktada, doğaüstü güçlere sahip gibi görünen bir cadı, sesini her askeri ve rahipleri cezbetmek için kullanır. şimdi herkesin, bu arada, üzeri değerli mücevherlerle kaplı bu kıza yaklaşmaya çalıştığını görüyoruz. herkes bu yaratığa yaklaşan tek kişi olmak ister, bu yüzden her asker birbirini öldürmeye başlar. bu bir kan banyosuna yol açar ve bir şövalye, jibaro dışında herkes gölde boğulur.

    görünüşe göre jibaro sağır, bu yüzden bu yaratığın sesini duyamıyor. elbette büyücü kadın, çekiciliğinin bu kişi üzerinde işlemediği gerçeğinden büyülenir. böylece, bu şövalyeyi ormana kadar takip eder ve onun yanında uyur. bir süre sonra jibaro kadından kaçmayı bırakır ve ona ilgi göstermeye başlar.

    jibaro, altın kadın'a doğal olarak ilgi duyduğunu hissettiriyor, ama durum böyle değildi. şövalye fırsatı değerlendirir ve kızın kafasına vurarak bilincini kaybeder. ondan sonra kızın vücudundaki her bir mücevheri söküp alır ve onu göle bırakır.

    başlangıçta hikaye, jibaro'nun bir avcıya düşen bir av olduğunu hissettiriyor. bununla birlikte, jibaro'nun kendisi bir yırtıcıdır, bu yüzden bölümün özetinin, bölümün "iki yırtıcının ölümcül dansı" olduğunu belirtmesi şaşırtıcı değildir.

    şövalye şimdi ormandan çıkış yolunu bulmaya çalışır ve büyücünün kanı göldeki suyu ele geçirir. su artık doğaüstü bir varlığın kanıyla karıştırıldığı için bazı iyileştirici özellikler gösteriyor ve jibaro o suyu tükettiğinde işitme duyusunu geri getiriyor.

    cadı şimdi bilincini kazanır ve jibaro'nun ona ne yaptığını gördükten sonra kendini çıplak ve kırılmış hisseder. intikam olarak jibaro'yu cezbetmek için sesini ve dansını kullanır ve beklendiği gibi jibaro suya girer ve boğulur. cesedi şimdi cadının sayısız diğer kurbanlarıyla birlikte yatıyor.

    jibaro'nun love, death, and robots season 3'teki hikayesi, knight'ın açgözlülüğü onu ölümüne götürdüğü için esasen açgözlülük hakkındadır. fırsatını bulduğunda ormanı terk edebilirdi ama cadıdan her şeyi almayı seçti. sonunda, onunla seyahat eden diğer tüm şövalyelerle aynı kaderi paylaştı."

    kaynak: https://www.dualshockers.com/…aro-ending-explained/
  • şahsi kanaatim keşifler yüzyılı eleştirisidir.
    amerikanın keşfinin, kolomb'un, kortez'in, aç gözlülüğünün özetidir.
    kazanan tarafın olmadığı, vahşice açgözlülüğün görsel anlatımıdır.
  • bölümü az önce bitirdim ve çenem yerde kalakaldım. hayatımda izlediğim en iyi animasyon olabilir. her açıdan hayran kaldım hayran, bir süre oturup hakkında düşünmek istiyorum aynı zamanda hakkında sürekli konuşmak, ne bilgi varsa hepsini okumak öğrenmek istiyorum. çekim teknikleri, anlatım, metaforlar... ınanılmaz lezzetli bir iş olmuş keşke böyle şeyleri ana akım medyada daha fazla görsek. bu filmi yapan adamı takibe aldım, böyle bir zihinden çıkan herseyi ama herseyi acilen tüketmem lazim. ayrıca animasyon sanati artık korkutacak noktaya gelmiştir. eğer gerçek scenary ve oyuncular kullanildiysa bilemeyeceğim ama kullanilmadiysa bu inanılmaz bisey.
hesabın var mı? giriş yap