• fomo'nun şeytani ikiz kardeşi.

    (bkz: joy of missing out)
  • güzel manzara karşısındasınız ya da bir konserde normal şartlarda şrrrrak diye telefonunuzu çıkartıp paylaşım yaparsınız ama hayır. ortamın ve anın keyfini çıkartmayı tercih ediyorsunuz. işte buna (bkz: jomo) diyoruz.
  • hahaa nasıl da o salaklardan biri olmadım, ne kadar da diğerleri gibi olmayan sıra dışı bir insanım mutluluğudur.
  • bir şeyleri kaçırma keyfi. bu terim ise fomo’nun tersi olarak, internetten uzak kaldığında olan bir şeyler kaçırmış olmaktan keyif alanları tanımlıyor.
  • fomo’nun optimist’i.

    hayatınızın odak noktası yapın. kaçırdığınız her şey, size keyif verecektir. deneyin.
  • joy of missing out: bir şeyleri kaçıyor olmaktan duyulan keyif.

    sosyal medya şirketleri bizlere verimiz kadar değer verdiğinden olsa gerek, biz de kendimize ürettiğimiz veri kadar değer biçiyor olduk sanırım. veri üretmediğimizde, unutulacağımız kaygısıyla bu platformlara abanıyor, takipçi listelerimize kendimizi sürekli anımsatıyor ama bunu yaparken kendimizi de unutur oluyoruz.

    hem başkalarından hem de artık kendisinden sıkılanlara ise jomo tam bu noktada göz kırpıyor. başka bir tabirle, sana seni unuttururken seni hatırlatan konsept-miş.
  • jomo (joy of missing out) da yolo (you only live once) veya fomo (fear or missing out) gibi, sosyal medya sayesinde hayatımıza girmiş, görünür olmak ve anı yasamakla ilgili olan bir kavramdır. anı yasamak gittikçe daha fazla sosyal medya görünürlüğü üzerinden tanımlanıyor, yaşamlarımızda gerçek zamanlı yayıncılık araçları sayesinde sürekli yayın yaparak benliklerimizi bir ürün olarak paylaşıyoruz. sanal benliğin sunumu birçok değişkene bağlı, ancak görünür olarak anı yaşamak (ya da öyle gibi görünmek) daha fazla takipçi, beğeni vb. kazanmak için yapılan her turlu şey sıradanlaşıyor hatta bayağılaşıyor.

    bu yüzden jomo biraz da görünür olmayanın yeni cool olması sebebiyle ortaya çıkmış bir davranış biçimi; günümüzde artık ulaşılabilir ve görünür olmamanın, twitter'da o kutuplaştırıcı hashtag furyasına katılmamanın, popüler bir restorana gidip yemeğinizin fotoğrafını instagram'da paylaşmamanın daha tercih edilir hale gelmesiyle ilgili.
  • bu kavramın sadece sosyal medyayla sınırlı düşünülmemesi kanaatindeyim. özünde de bahsettiği gibi 'joy of missing out' = bir şeyleri kaçırma zevki. bunun en büyük örneği sosyal medyayla bağlantıyı kesmek ve bu süreçte yaşananlardan duyulan haz olsa da, bazen size yöneltilen
    "akşam bizimkilerle kahve?"
    "şu filme gidelim?"
    "yürüyüş yapalım mı?"
    gibi sorulara karşı "paşa gönlüm ne derse o" modunda gocunmadan yaşayıp, dış dünyayı filtreleme özelliği de sunar. bundan da zevk alınır mı? alınır.
  • gerçek hayatın tatlarını, sanal dünyanın beğenilerinden daha tatmin edici bulanların diyarı. dijital hayaletlik ve bundan keyif almak.
hesabın var mı? giriş yap