• ilk cildinde bol bol dinazor cizimlerine yer verip onlardan bahsederek biz cocuklarin kalbini calmayi bilmisti. ayrica yamulmuyorsam, milliyet'in dagittiklarinda 3. ciltin kenarindaki gok kusagi deseni hataliydi.
    (bkz: neleri hatirladigina sasirmak)
  • internetin olmadığı zamanlarda bir çocuk için bulunmaz bir nimetti. ortaokul zamanlarımın bir tarih dersinde, çin halk cumhuriyeti'nin kuruluş tarihini bilip, kısa bir süre için sınıfta einstein muamelesi görmemi sağlamışıtr. hala ara ara açar kurcalarım, faydalı bir eserdir.
  • cocuklugumun nesesi. simdiki cocuklarin nesesi internet. yazik. kardesime o kadar asilamaya calismis olsam da, durdugu yerde tozlanmistir o ansiklopediler; yillardir oldugu gibi.
    "gel senin online dama atalim bi" desem iki dakika yerinde durmaz ama.
    bu ansiklopedilerle birlikte saatler gecirmek, ne guzeldi o yillar be!
  • nerdeyse her sayfasını, her resmini, her satırını hala hatırladığım çocukluğumun en güzel hatırası.

    ikizler paradoksu'ndan kara deliklere, megalitlerden soğuk savaşa kadar çocukluğumda ve hala bildiğim birçok şeyin temelidir. özlemişim resmen lan..
  • henüz okuma yazmam yokken tarihöncesi devirleri tasvir eden resimlerine defalarca bakarak, onların bir zamanlar ben gibi varolduklarını düşleyerek büyüdüm. öyle çok bakmıştım ki, medeniyet tarihi ciltleri tertemiz dururken şu kapağında dinazorlar olan ciltin bütün sayfaları yerinden çıkmış ve darmadağındı, o derece yani. nasıl olmasın ki; patlayan yıldızların, yumurtasından çıkan büyük bir otçul sürüngenin, düelloya girişmiş tyrannosaurus rex ve triceratops'un, amfibilerin ve denize tekrar dönüp günümüze ulaşan memeli yüzücülerin, ilk insansıların yani kuyruksuz maymunların bir çocuğun dikkatini ve merakını çekmemesi imkansızdı. onlar bizim de yaşadığımız bu gezegende yaşamışlardı ama yaşadıkları zamanın ne kadar uzak olduğunu aklımız almıyordu. bir çocuğa hem yakın hem de uzak olan, gerçekten de her zaman onun ilgisini çekiyordu.

    velhasıl; zaman içinde okumaya da başlayınca, yalnızca görsel olarak aşina olduğum o serüvenleri artık kafamda yapboz parçaları gibi birleştirmeye başlamış ve her çocuğun sahip olduğu -toplum tarafından söndürülmesi yönünde seferberliğe girişilmiş- hayalgücünün içimde taşıdığım kırıntılarını asla kaybetmemeye ve ne pahasına olursa olsun koruyacağıma dair bir karara varmıştım. bu mücadeleyi her çocuk veriyordu, vermek zorundaydı. ama pek azı muhalif kimliğini koruyabiliyordu ve diğerlerinden farklı olarak ömrü boyunca merak etmekten vazgeçmiyordu.

    işbu çiziktirme, neden profesyonel bir müzisyen olmadığımı sual etmiş dostlara cevabımdır; müzik benim kulağıma takılmış bir küpe idi. hayalgücümü ise kendi tırnaklarımla kazandım.
  • çocukluk ve ilk gençlik yıllarının kıymetlisi, bir tanesi. onca yıl geçti aradan, internet icad olundu, sınırsız ulaşım sağlandı bilgiye, sonra ne bileyim üniversiteye gidildi kiloyla satılan ders kitapları aldık okuduk ve fakat bu ansiklopedilerin bana kattıklarının yanında devede kulaktır hepsi. özellikle ilk iki cildi efsanedir, ansiklopedi değil de adeta bir roman gibi tekrar tekrar açıp okunasıdır.

    bu yıl bir güzellik yaptım kendime, erken doğumgünü hediyesi olarak satın aldım tüm ciltlerini - zira annem sağolsun, bendekiler çöpü boyladı çoktan. bugün elime geçtiler ve biliyor musunuz, çocuklar gibi şenim lan.

    çocuklar gibi.

    öyle de özlemişim.
  • bugün tozlu rafların arasında buldum bunları. bir tebessüm yayıldı yüzüme, bu seriye sahip olduğum için çok şanslı hissettim kendimi.
    (bkz: hayata dair gülümseten detaylar)

    bu ansiklopedi dizisinin kıymetini 90'larda çocuk olanlar bilir. (bkz: 90'larda çocuk olmak)
    bunu okuyan o nesil, hayata farklı bakmayı öğrendi. hayal gücünün ötesine geçip gerçeklerle yüzleşmeyi öğrendi.
    daha o yaşlarda genel kültür sahibi oldular. fizikten tarihe, dinden coğrafyaya ve hatta mitolojiden felsefeye kadar çok geniş bir yelpazede bilgi sahibi oldular.
    birçoklarımızın kafasındaki o ilk kıvılcımı çakan, ileride ne olmak istediğimize karar verdiren bir ansiklopedi serisiydi.

    günümüzdeki çocuklar tabi ki bizden daha şanslılar. artık bilgi çağında yaşıyoruz. ulaşmak isteğimiz her şey sadece bir tık ötemizde.
    gel gelelim ki bu kolaylık, günümüz çocuklarını rahatlığa alıştırdı, onları laubali hale getirdi.
    artık kimse merak etmiyor, kimse araştırmıyor, kimse okumuyor. herkes popüler kültürün esiri olmuş durumda.
    işte junior larousse çocuklarını günümüz çocuklarından faklı kılan nokta da bu. keşke daha çok okuyabilsek...
  • günümüzün büyüklerinin ve büyümeyi reddedenlerinin baskısına dokunmaya doyamayacağı güzellik. türkiye yi kasıp kavuran kuponla ansiklopedi dağıtımı fikri sağolsun hala daha kimilerinin tozunu almayı ihmal etmediği bir dizi eğlenceli, öğretici ve hayal dünyasını genişletici seri. eğer bir seri(ansiklopedi kültüründen farklı bir yazı dili olduğu için "yalnızca" seri olarak adlandırmayı uygun görmekteyim.) kendisini baştan sona tekrar tekrar okutmayı ve resimlerini yakından incelemek sebebiyle çift görmeyi sağlıyorsa kesinlikle başarılı bir iştir ortaya çıkan.
  • bunun altıncı cildi bizde yoktu, kaybolma falan değil bildiğin yoktu (artık bizimkiler mi almadı yoksa gazete katakulli mi çevirdi bilemeyeceğim). bu nedenle uzun süre dünya tarihi ikinci dünya savaşıyla bitiyor sanmıştım. orta okula başladığım sene okul kütüphanesinde aylak aylak gezerken altıncı cildi görmüş ve hemen almıştım. ama adam gibi okuyacak zaman bulamıyordum bir türlü, o yüzden her süresi dolduğunda yeniletiyordum. sonra bir yıl gittiğimde bulamadım, işte o gün büyüdüm. şaka lan, çalmıştım ben bunu okuldan, kayıtlara geçsin, sonra gerçi valide hanım köy okuluna falan bağışladı herhalde, ödeşmiş olduk.
  • annemler milliyet okumadığı için zamanında biriktirip alamamıştık. halbuki çok istemiştim o zamanlar. yıllarca gittiğimiz misafirliklerde görüp hep raflardan indirip tozunu siler tekrar tekrar okumuşumdur ilk sayısını bunun birde uzay ile ilgili sayısı vardı yamulmuyorsam ona da taparcasına bağlıydım çocukken istisnasız her gittiğim evde alıp bakmışımdır. bir teyze vereyim oğlum sana zaten yer kaplıyor demişti de ben nazik bir şekilde geri çevirmiştim neden bilmem. belki de o ansiklopedi olması gerektiği yerdeydi kimbilir.

    yıllar geçti, evlendim ve eşim, o harika insan bu ansiklopedi serisine sahip.

    artık bizim de var junior larousse'miz sözlük halen ara ara alıp bakıyorum pazar sabahları evimde dinlenirken, inanılmaz da keyif alıyorum olurda kısmet olursa çoluğumuza çocuğumuza hediye ederiz diye umuyorum.
hesabın var mı? giriş yap