*

  • yillar once bir firma bu siiri duvara asilmasi icin cerceveletip dagitmisti, esantiyon olarak
  • kadınlarımızın yüzleri

    meryem ana tanrıyı doğurmadı
    meryem ana tanrının anası değil
    meryem ana analardan bir ana
    meryem ana bir oğlan doğurdu
    âdemoğullarından bir oğlan
    meryem ana bundan ötürü güzel bütün suretlerinde
    meryem ananın oğlu bundan ötürü kendi oğlumuz gibi
    yakın bize
    kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır
    acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan
    karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü.

    ve sevinçlerimiz vurur gözlerine kadınların
    göllerde ışıyan seher vakıtları gibi.

    hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların,
    görelim görmeyelim karşımızda dururlar
    gerçeğimize en yakın ve en uzak.

    nazım hikmet
  • tülay german'ın kanımca en avangard çalışmalarından biri.
    buhurizade mustafa ıtrî efendi bestesi üzerinde dönen şu sözler: meryem ana tanrıyı doğurmadı, meryem ana tanrının anası değil, meryem ana analardan bir ana...

    kalan müziğin çıkardığı albümde bu şarkı neden yok diye şaşmıştım önceleri. (bkz: yunus'tan nazım'a) fransa'daki albümde yer alırken, türkiye'deki derlemede yer almamıştı şarkı. oysa buna çok da şaşmamalı. zira şarkıyı dinleyince anlıyor insan. kopkoyu islam kokan bir bestenin üstünde meryem ana'dan bahsetmek. bunu yapsa yapsa tülay german yapardı (ya da erdem buri mi demeli?)

    belki fransa'daki insanlara bir şey ifade etmez ıtri'nin segah salat-ı ümmiyesi, fakat burada yaşayan insanlar için epey bir şey ifade ediyor. ve tülay ve erdem işte bunu başarıyor: kolektif bilincimizde yer etmiş bu besteyi alışılmış bağlamın dışında kullanıyor. fakat bunu yaparken çok da uzaklara gitmiyor. yine sanki bir ritüel, bir ayindeymişiz gibi... daha ilk andan beri, birdakikaellidört saniye boyunca, daralan ve genişleyen çemberler çiziyor.
hesabın var mı? giriş yap