• %98'lik kısmı için olana katılıyorum fakat, %2'lik bölümü için geçerli değil bu. zira %2'lik dilimin içerisinde bulunduğu kişisel gelişim kitaplar gerçek itibariyle kişisel hayatta gerçekten yol gösterici bir hale bürünebiliyor.
  • kısa süreli orgazma hepimizin ihtiyacı oluyor bazen. uzun soluklu şekilde hayatla sevişmek de mümkün değil neticede. bu sayede para kazananlar okuyandan daha iyi yaşıyor orgazmı,orası ayrı.
  • öncelikle sağlık bakımından uyarı olması gereklidir. bu uyarın öyle küçük değil aynı sigara paketlerinde olduğu gibi olmalıdır. ayrıca bu uyarıda, anlatılan olguların ve telkin edilenlerin gerçek yaşamda uygulanabilir olmadığı bu uyarı içinde mutlaka yer alması gereklidir.

    bir ayrıca konusu ise bir çoğu yabancı kaynaklı olması durumudur ki bu da toplumsal ve bireysel olarak yapımızı uygun olmayandır.
  • her kişisel gelişim kitabı aynı olmadığı için katılamadığım önermedir.

    dale carnegie örneği verilmiş. eleştirilmiş. fakat benim dedem bir edebiyat hocası ve milli eğitim müdürüydü ve hayatı boyunca dale carnagie'nin kitaplarını titizlikle okuyup gerçek hayatta da uygulamıştı. kendi hayatında açılan kapıların haricinde, bizim de ev sahibi olmamıza vesile olmuştur. her daim, dale carnagie'yi okumamızı öğütlemiştir.

    demem o ki, kişisel gelişim kitaplarının kimin tarafından yazıldığına bakılmalıdır önce. şayet işini bilen biriyse, dikkatlice okunmalı ve 'eyleme dönüştürülmelidir'. sen bunu yapamıyorsan da, sorun sendedir. ayrıca bu tarz kitaplar bir roman gibi okunmaz; ders kitabı gibi ehemmiyet gösterilmelidir. önce bir sayfayı oku, orada yazanları uygula, sonra diğerine geç. kural budur.

    not: istersen yaparsın, hadi koçum benim tarzı kitaplara diyeceğim bir şey yok. onlar saçmalık.
  • bu kategorideki bütün kitapları neden linç ettik şimdi? hangi kitabı okuyacağınızı seçemiyorsanız hangi yazara güvenip tavsiyelerine uyacağınızı bilemeyip işleri berbat ediyorsanız bunun bu kategorideki bütün kitaplarla ne ilgisi var?
  • haklarındaki düşüncemin "güneş sıcak ve aydınlıktır, yeter ki inanın", "olimpiyatlara katılıp yüksek atlama rekorunu 1 metre yukarı taşımanız için inanmanız yeterli", "iyi düşünün iyi olsun" ve benzeri içeriklere sahip oldukları olan kitaplar hakkında kesinlikle katılmadığım slogan.

    mevcut dünyamızda doğal seçilim sadece fiziksel özelliklerle değil zamanın, paranın ve kaynakların da bir şekilde ellerinde bunlar olan fakat aslında bunları hak etmeyen insanlardan hak edenlere transfer edilmesini de içeren bir kapsama genişlemiş durumdadır. şahsi kanaatimce de bunları "bu saçmalıkları kim okur?" diye hayal kırıklığına uğrayıp bırakmadan, kendi yazdıklarına inanmayıp çöpe atmadan kitap haline getirebilenler ve hatta bununla kalmayıp bir salon dolusu insana "hayattaki en büyük tavsiyem böyle salaklıklar yapmamanız" dedikten sonra kahkaha atmadan ciddi ciddi konuşabilen insanlar (ki kahkaha atsalar bile samimi oldukları düşüncesi ile insanlar baş tacı ederdi) kazandıkları paraları sonuna kadar hak ediyorlar. özellikle yıllar önce bomboş bir kitabı en büyük mağazaların rafına yerleştirmeyi başarabilecek kadar iş zekasına sahip bir insanla "rastgele bir sayfa açın, sorunuz cevaplansın" kültü oluşturabilen kişinin bendeki yeri ayrı.
  • (bkz: içinizdeki öküze oha deyin) bu söylemi kitaba dökmüş adam
  • yasaklamakla olmaz o iş ama insanları bir şekilde ciddi ciddi bilinçlendirmek lazım bunlara karşı.

    büyük çoğunluğu hemen şimdi anneni arayarak onu çok sevdiğini söyle ya da yanında gördüğün ilk insana sarıl ve bundan sonra mutlu, huzurlu bir hayat yaşayacağına dair kendi kendine söz ver gibi içi boş romantizm kasan ağlak kitaplardır.

    kişisel gelişime katkı sağlayarak insan hayatında farkındalık oluşturan bazı kitaplar olsa da bunlar maalesef bu koca çöplüğün içerisinde çok dikkat çekmezler. o kadar yazdık birkaç tane bırakalım bari...

    (bkz: die kunst des klaren denkens)
    (bkz: outliers)
    (bkz: the 7 habits of highly effective people)
    (bkz: thinking fast and slow)
  • zorla dağıtılıyorsa demek. dün gündüz, ben, hanım, çocuklar hem ot kazarız, hem yürüyüş olur diye tarlalara doğru gidiyoruz. deri pantolonlu, deri eldivenli, belden üstleri çıplak nlp’ciler önümüzü kes...

    alın bunları, okuyun bunları diye ellerinde kitaplar, ay biz şok... almazsanız, yerlerde sürükler, üstünüze işeriz, demesinler mi?

    mecburen aldık. en kötü, mangal tutuştururuz.

    allah kimseyi akıl noksanlığıyla sınamasın. amin.
hesabın var mı? giriş yap