• bir nevi frankenstein.

    saul kripke wittgenstein on rules and private language adlı kitabında wittgenstein'ın philosophische untersuchungen'ın 201. paragrafında ifade ettiği paradoksu tartışır. bir kural bir matematiksel fonksiyonu ifade ediyorsa, girdi kümesindeki nesneler (ya da çiftler vs.) çıktı kümesindeki tek bir nesne ile eşleştirilmiştir. ancak kullandığımız bir işaret, örneğin '+', hangi fonksiyonu ifade ediyor? bir işlemi yaparken adım adım uyguladığımız kurallar hangi fonksiyonu hesaplıyor? wittgenstein pu 201'de '+' gibi bir işaretin geçmiş kullanımının o işaretin sonraki kullanımlarında hangi fonksiyonu ifade ettiğini belirlemediğini iddaa eder. daha doğrusu bununla ilgili bizi şüpheye düşürür. buna göre '68 + 57 = ?' sorusunun cevabı '125' de olabilir '5' de. eğer '+' toplama fonksiyonunu ifade ediyorsa sonuç 125'tir. ancak kripke'nin quus adını verdiği farklı bir fonksiyonu ifade ediyorsa sonuç 5'tir. peki '+' işaretinin hangi fonksiyonu ifade ettiğini belirleyen hiçbir şey yok mu? diyelim ki ben '+' ile toplamayı kastettiğimi söylüyorum. buna karşı kripkenstein benim bu '+' işaretinin anlamını belirlediğini düşündüğüm kasıtımın da farklı yorumlanabileceğini iddaa ediyor. ne dersem diyeyim yeni bir yorumla karşı karşıya kalıyorum. bundan kullandığım işaretlerin ne anlama geldiklerini bilmediğim sonucu çıkıyor. hatta o işaretlerin bir anlamı olmadığı, herhangi bir şekilde yorumlanabilecek bu işaretlerin anlamsız olduğu sonucuna kadar varıyor septik argüman.

    burada hakkında çok kısa bir açıklama yapabildim bu argüman kripke'nin kitabı 1982'de basıldıktan sonra çok tartışılmıştır. crispin wright, john mcdowell, scott soames gibi felsefecilerin konu üzerine yazdıklarını okuyabilirsiniz. bu tartışmalardan çıkan ortak kanı kripke'nin ilginç bir argüman öne sürdüğü, ancak bu argümanın septik sonucunu wittgenstein'ın kendisinin kabul etmediği yönünde. yani kripke'nin kitabın önsözünde dediği gibi sözkonusu olan wittgenstein'ın ne dediğinden çok kripke'nin wittgenstein'dan nasıl esinlendiği. kripke kendisi de bu argümanı kabul etmediği için bu argümanı savunan kurgusal kişiye 'kripkenstein' adı verilmiştir.

    bu arada @1'le ilgili bir not da düşelim. bir kurala itaat edilmez. kişiye itaat edilir, kurala uyulur. kripke'nin kitabının çok nitelikli olmayan bir türkçe çevirisi vardı. belki o çeviride böyle bir hata yapılmıştır. kitabı aslından okumakta fayda var.
  • daha önce kişiye itaat edilir demistim. bunun dışında bir kisiden ya da kurumdan gelen emre de itaat edilir. ancak her kural bir emir degildir. satranc oyununun kurallari vardir. oyun oynanirken bu kurallara uyulur, itaat edilmez. bunu türkçe'nin genel kullanımına dair bir gözlem olarak alıyorum.

    philosophische untersuchungen'ın ingilizceye ilk çeviren elizabeth anscombe'dur. anscombe "einer regel folgen"'ı pu 125'te (değişik bir formda pu 85'te) "follow a rule", pu 199 ve sonrasında "obey a rule" olarak çevirmiştir. kitabın 2009'daki 4. basımında anscombe'un çevirisinde önemli değişikler yapılmıştır. değişikliklerden biri de "obey a rule" yükleminin kullanılmaması. bunun yerine hep "follow a rule" kullanılmıştır.

    örneğin pu 199:
    ıst, was wir “einer regel folgen” nennen, etwas, was nur ein mensch,
    nur einmal im leben, tun könnte? a und das ist natu¨rlich eine
    anmerkung zur grammatik des ausdrucks “der regel folgen”.

    anscombe:
    is what we call "obeying a rule" something that it would be possible for one man to do and to do only once in his life-? this is of course a note on the grammar of the expression "to obey a rule"

    anscombe, hacker, schulte:
    ıs what we call “following a rule” something that it would be possible
    for only one person, only once in a lifetime, to do? a and this
    is, of course, a gloss on the grammar of the expression “to follow a
    rule”.

    bunun anlamı değiştirdiğini sanmıyorum pek. ancak ingilizcede "obey a rule" pek kullanılmaz. "obey an order", "obey the law", "obey a magistrate" gibi kullanımlar daha sıktır. yeni editörler de bunu dikkate almışlar.

    anscombe'un düzeltilmemiş çevirisi 2009'a kadar yaygın olarak kullanıldığı için kripke ve birçok felsefeci üzerinde tartıştıkları konuyu ağırlıkla "rule-following" olarak adlandırsalar da çeviriye atıf yaparken "obey a rule" yüklemini de kullanmışlardır.

    eğer kitaptan bir alıntıyı eski ingilizce çevirisinden türkçe'ye çeviriyorsanız "obey a rule"'u "bir kurala itaat etmek" şeklinde çevirmeniz doğal. ancak "einer regel folgen"ın ingilizcede karşılığı "to follow a rule" ise bunu türkçeye "bir kurala uymak" (ya da bunu beğenmiyorsak), "bir kuralı takip etmek" diye çevirmemiz daha doğru. yukarıda dediğim gibi türkçe'de "kurala itaat etmek" zaten pek kullanılmaz.

    bu arada wittgenstein pu 206'da "einer regel folgen, das ist analog dem: einen befehl befolgen" diyor. "befehl" komut ya da emir anlamına geliyor. bir kurala uymakla bir emire itaat etmek arasında bir benzerlik var diyor. o yüzden burada tartıştığımız aslında çeviriyle ilgili küçük bir nokta aslında.
hesabın var mı? giriş yap