la rupture

• yann tiersen'in black sessions nam albümünde claire pichet'nin seslendirdiği, insanı hüzün delisi eden şahane bir şarkıdır bu. şöylece de sözleri vardır;
  
  windows, doors, walls and carpets, chairs, tables and flowers, bread, wine,
  butter and jam, fries, meat, beans and all spices.
  
  i've lost the taste of these things for two weeks now.
  i'm just waiting for a cup of dirty snow.
  
  airports, railroad stations, highways, streets and foggy lines.
  traffic, lights, cars and planes, boats, bicycles and walkers.
  
  now i'm wondering, blind, in the city.
  i'm surrounded by towers, made of dirty snow.
  
  faces, ears and bellies, backsides, legs, fingers and feet.
  sweat, tears, dripping bodies, parties, someone is fucked up.
  
  now i'm quiet in this snow, snowy country.
  i'm hanging on until i am old, just older than now.
• emre akay'ın, bir çiftin ayrılışını konu alan kısa filmi.
• vokalin sesinin ve muzigin ethereal travel' i andirdigi sarki.
• tout est calme yer alan versiyonu kanımca en iyi olandır. en hastalıklı olandır.
• karda yürürken daha da anlamlanan şarkıdır, karın tam ortasında durdurur adeta sizi, sessizce usuldar kulağınıza:
  "now i'm quiet in this snow, snowy country. i'm hanging on until i am old, just older than now"...
• 1970 tarihli charlotte armstrong romanından uyarlanma bir claude chabrol filmi. la rupture'dan bir sene once cekilmiş, yine bir chabrol filmi olan la femme infidele'deki kadronun neredeyse hepsini bu filmde gormek mumkun. chabrol'un eski eşi stéphane audran boşanmak isteyen eş, jean-pierre cassel kayınpederinin tuttugu kötü adam, michel bouquet ise kötü kayınpeder rollerinde karsımıza cıkıyorlar.
  filmde helene reigner'in eşi charles reigner için psikopat teshisi koyulmustur, cocugunu ve karısını dovmesi üzerine eski bir striptizci olan helene cocugunu alarak, evden ayrılır, bosanma davası acar, cocugu hastanede kalırken kendisi hastane yakınlarında bir pansiyonda kalır. eski striptizci yeni garson olan bu annenin filmde jean d'arc gibi yüceltilmesi pek tad verici olsa da, kayınpeder izleyici ile aynı fikirde degildir ve helene'in cocuguna bakamayacak kötü bir kadın oldugu yönünde sahte kanıtlar toplaması için bir adam gorevlendirir. film bu seyirde muhteşem bir kurgu ile ilerlerken ve bir saniye olsun sıkmazken chabrol filmlerinin cogunun kaderi olan "son"suzluktan bu filmde kendi payına düşeni alır ve son 10 dakika itibariyle sapıtıp sonsuz filmler kategorisinde kendine yer bulur.
• pencereler, kapılar, duvarlar ve halılar
  iskemleler, masalar ve çiçekler
  ekmek, şarap, tereyağ ve reçel
  et, patates, bezelye ve binbir çeşni
  
  iki hafta oluyor tadları yok…
  şimdi, şu anda beklediğim
  bir fincan dolusu kirli kar sadece…
  
  havaalanları, tren istasyonları, otoyollar,
  caddeler ve sisli sokaklar…
  trafik, lambalar, arabalar ve uçaklar
  gemiler, bisikletler ve yürüyenler..
  
  şehrin ortasında…
  gözüm görmez, içim telaşlı
  kirli kardan kulelerle kuşatılmışım…
  
  yüzler, kulaklar ve göbekler
  kıçlar, bacaklar, parmaklar ve ayaklar
  ter, gözyaşı, sırılsıklam bedenler
  partiler, bombok olmuş adamın biri
  
  sessizim bu karda, bu karlı ülkede şimdi…
  durdum, bekliyorum yaşlanmayı, şimdiden daha yaşlı olmayı
• black sessions albümününün a ton étoile ile birlikte en güzel şarkısıdır bana göre..
• hem sabit, hem de sürekli yükseliyor gibi çelişkili görünen ancak kendi içerisinde son derece tutarlı olan, harika bir müziğe sahip parçadır.
• yıllar boyu dinlenmediği halde durduk yere akla düştüğü vakit,tekrar tekrar dinlettirir kendisini.hayatın kendisinin ufak bir özeti gibi.