• 1956'da henri-georges clouzot tarafından çekilen, pablo picasso'yu iş başında izlemenize olanak veren, ülkemizde seksenli yıllarda picasso'nun gizemi adıyla gösterilen müthiş belgesel yapım.

    özel olarak yapılmış şeffaf tuallere çizilir herşey ve tualin diğer tarafından çekilir film, bunu izleriz biz. böylece adım adım şahit oluruz picasso'nun dehasına, korkusuzluğuna, olgunluğuna.

    filmin giriş metni sonradan gelecekleri iyi açıklar zaten, şöyle ki:

    "sarhoş kayık" şiirini yazarken rimbaud'nun zihninde neler gerçekleştiğini bilmek için neler vermezdik, jupiter senfonisini bestelerken, mozart'ın aklındakileri...
    yaratıcı kişiye bu tehlikeli macerada yol gösteren gizli mekanizmayı bilmek...
    tanrıya şükür, şiir ve müzik için imkansız olan resim için mümkün.
    bir ressamın zihninde neler olduğunu bilmek için, sadece onun ellerini takip etmeliyiz.
    ressamın tuhaf macerasına şahit olacaksınız: gergin ipte dengeli bir şekilde yürüyorken, kayarken.
    bir kavis onu sağa götürüyor, bir nokta onu sola itiyor. eğer toparlayamazsa, herşey boşa gider, herşey yok olur.
    ressam, beyaz tualdeki karanlık üzerinde el yordamıyla ilerleyen kör bir zihin gibidir.
    gittikçe belirginleşen ışık aslında, ressamın paradokssal bir biçimde siyahlardan biriktirerek yarattığı ışıktır.
    ilk defa, bu dahi kör adamın günlük ve gizli draması bir seyirci karşısında oynanacak. pablo picasso, bugünü sizin karşınızda ve sizinle yaşamayı kabul ettiği için.
  • picasso'nun resimlerindeki sanatsal duruşu bir performansa çeviren, picasso'nun seyircinin varlığını bilerek çizdiği ve seyrciyle oyun oynadığı son ana kadar ne çıkacağının kestirlemediği kubrik küpü.
  • bir rivayete göre yönetmenle ressam arasındaki anlaşma doğrultusunda çekim sonrasındaki bütün eserler yok edildi. yani belgeselin kendisi de belgesel olmaktan çıkıp performansla video sanat arasındaki skalada bir yerde arzı endam etti. ancak kimi picasso tutkunkarının burada yapılan tabloları korkunç fiyatlara satın alıp koleksiyonlarına kattıkarı rivayet edilir. rivayetin dışında belgelerle konuşacak olursak 1994'te belgesel fransa milli hazinesi arasında gösterildi. kültürel miras statüsünde bir eser
  • sinema adına bu filmin yapılabilmiş olması büyük bir şanstır. picasso gibi bir ressamın eserlerini nasıl oluşturduğuna dair müthiş bir görsel şölen. 75 dakikalık filmin çok çok büyük bir kısmı picasso'nun yaptığı resimleri izlemekle geçiyor. picasso ve clouzot çok kısa sürelerle iki defa görülüyor film boyunca. özellikle resme ilgisi olanların seyretmesi gereken bir film.

    --- spoiler ---
    picasso clouzot'a filmin bi yerinde, 'filmi izleyeceklerin bu resmi beş dakikada yaptığımı düşünecek olmaları üzücü.' der.
    clouzot sorar ne kadar sürede yaptın?
    picasso cevaplar:
    -beş saatte. clouzot'un cevabı ise:
    -şimdi öğrendiler.
    olmuştur.
    filmdeki az sayıdaki diyalogdan biridir bu.

    --- spoiler ---
  • 1956 cannes film festivalinde jüri özel ödülünü kazanan henri-georges clouzot belgeseli.
  • internette bulamadım. yardımcı olabilecek biri?
  • filmin konusu mükemmel tınlıyor: picasso'yu 75 dk boyunca pek çok farklı resim üzerinde çalışırken izlemek. filmi iştahla izlemeye başladım fakat ancak 20 dk dayanabildim. resim konusunda kara cahil değilim; van gogh, rembrandt, cezanne ve tabi ki picasso üzerine bir şeyler okumuşluğum, üç katı da dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü ressamlarının tablolarıyla dolu berlin alte nationalgallerie'yi günler boyunca gezmişliğim var. fakat film esnasında şunu fark ettim: sanatın üretim süreci ortaya çıkan eseri izlemek kadar keyifli değil sanırım. belki aslında hala resim konusunda öğrenmem gereken fersahlarca şey olduğu için böyle bir filmde ilham alacak bir şey bulamadım, bilemiyorum. fakat amatör bir hikaye ve roman yazarı olarak kendi çalışmamda da şunu gözlemlemişliğim var, bir metin üzerine çalışmak ağır bir angaryadır ve ancak kendi entelektüel egonuzu tatmin etmek isterseniz böyle bir yükün altına girebilirsiniz, aslında tamamen kişisel bir motivasyona bağlı bir şeydir yani sanat. bunu toplumsal ilerlemenin ve iyileşmenin motivasyonuyla yapabilen büyük ruhlar varsa ne mutlu onlara, ne yazık ki ben böyle birisi değilim. eserlerini takip ettiğim pek çok profesyonel sanatçının da üretimlerini tamamen kişisel motivasyonlarla yaptıklarını düşünüyorum. en başta dediğim gibi, tarihi bir efsaneyi belgeleme projesi olarak mükemmel bir film, ama benim gibi sadece sıradan bir sanatseverseniz izlerken pek keyif alacağınızı sanmıyorum açıkçası.
hesabın var mı? giriş yap