• fransiz sair ve romanci michel houellebecq'in, "biri molekuler biyolojideki calismalari dunyanin cehresini degistirecek ve oldukca determinist bir kafa yapisina sahip biyolog, oteki umutsuz bir cinsel haz arayisinda olan iki uvey kardesin etkileyici yasamlarini" konu aldigi romani. iki kardesin yasam oykulerinin fonunda bati avrupa'da 20. yuzyilin ikinci yarisindaki hizli toplumsal degisime(aslinda cinsel devrim) ve gen teknolojisindeki gelisime taniklik imkani veren roman, surpriz ve sasirtici finaliyle de insanligin gelecegine iliskin urperten bir kehanetle karsi karsiya birakiyor. belki gen teknolijisindeki gelismelerle ilgili devrim niteligindeki ilk bilgilerin yasamimiza yagmaya basladigi gunlere denk gelmesi kitabin uzerimizdeki etkisini artirmisti bilemiyorum. roman teknigi acisindan ve anlatim tarziyla cok gorkemli olmasa da anlattiklarindan dolayi sevmistim bu kitabi.
  • michel houellebecq tarafindan yazilmis bir kitap. su an elime gecti, nedir ne degildir zaman gosterecek ancak
  • michel houellebecq in, batı dünyasının deneyimlediği değer ve anlam kıyametinin poetikasını, bireyin (daha doğrusu, bu toplumun arketipi olarak görmeyi tercih ettiği ilk harfi büyük "erkek"in) dünyasını kurgulayan "özyaşantısal ve alt-kültürel tarih" üzerinden yazdığı roman. bireyin, kendi üzerine kıvrılma ve dolayısıyla kendisinin içine geçişmesinin kaçınılmaz olduğunu öne sürerek, sözkonusu durumun ancak ve ancak bireyin, daha doğduğu andan andan itibaren, kendisini tanımlayan ve toplumsal bir varlık olarak mevcudiyetini meşrulaştıran, bunu yaparken de gerekçelerini ve sözkonusu durumun reçetelerini burun deliklerinden içeri tıkıştıran toplumdan mutlak bir kopuşla mümkün olabileceğini söyleyen bu romanda, çok gizli, ama kesin hatlarla çizilmiş toplumsal ve bireysel dejenerasyon tabloları görmek mümkün. karakterlerinin özyaşantısal serüvenlerini, üç kuşak geriden gözlemleyerek, bu karakterlerin, doğanın, ya da öncelikli makrosistemin, endüstri devriminin vızır vızır işlediği 19. yüzyıl sonlarında aldığı biçiminin kurgulanmasındaki kümülatif katkılarını gösterir bize houellebecq. örneğin, iki ana karakterden biri olan michel'in soyağacının anne tarafı incelendiğinde, büyük büyük babasının şehirlere su kanalları inşa ettiğini, dolayısıyla insan elinden çıkma alternatif bir makrosistemin altyapısının önemli bir kanadını bizatihi kurguladığını görürüz. 20. yüzyıla geçildiğinde ise, 1. dünya savaşı sonrası patlak veren ekonomik, toplumsal, etik ve düşünsel krizlerin hem sonucu, hem de çaresi olarak ortaya çıkan modernizmin idealist, yeniden kurmacı, normalleştirici anlayışının tezahürüne, michel'in anne ve babasının (baba üveydir, çok manidar) özellikle seçtikleri mesleklerinin kast ettiklerinde rastlarız. ikisi de plastik cerrah olan bu anne ve baba, doğadaki makrosistemin "insan" karşılığını düzeltirler, ya da yeniden kurgularlar. bu kurgulama, her ikisinin de zaman zaman katıldığı orjiler, kullandıkları uyuşturucular, ve kolayca benimsedikleri, hatta zaman içerisinde guruları haline geldikleri 68'lerin komünal yaşantılarında da görülür : yeni, kurucu değerlerini kendilerinin tanımladığı alternatif bir "toplum". zamanda, çağımız insanlarından - ya da erkeklerinden demek gerekir belki de - biri olan michel'e doğru ilerlediğimizde ise, makro olandan, mikro olana, imbikten süzülerek ve anlamlanarak değil, parçalanarak ve parçalara ayrışanların kovuklanarak geçişi gözlemleriz bu kez. michel bir moleküler biyoloji uzmanıdır, ve uğraş alanı, zamanın ruhuna da çok uygun olarak, genler ve klonlamadır. makrosistemin alternatiflerini aramak, sonunda mikrosistemin bile parçalanması anlamına gelen atomlara ayrışmak durumuna doğru yol almaktadır michel'in yapabileceklerinde..

    bu kıyamet karşısında michel, "değer bulma/yaratma ve ona tutunma" isterisiyle, özellikle etik değerleri mükemmelleştirilmiş, ve dolayısıyla sabitlenmiş, bu yüzden de hiçbir şekilde dejenerasyona uğramayacak bir genetik "yeniden biçimlendirme" kurgular insan bedeni üzerinde. romanın başından beri fiziksel, zihinsel ve duygusal kapasiteleri bir yarı-hayvan olarak resmedilen anne bir kardeşi bruno ise, kendisini duygusallıktan arındırılmış cinsel deneyimlere verir. sadece bir omega erkeğidir altı üstü, ve doğanın kurguladığı makrosistem içinde bile, bir erkek olarak, faydalanılamayacak kadar güçsüzdür. eğitimsizdir, kabadır, toplumsal temsiliyete sadece ve sadece cinsel organı yüzünden hak kazanmıştır. bir başka deyişle, michel nasıl parçalamayı/parçalanmayı temsil ediyorsa, bruno da benzer şekilde dışlanmayı/kopartılmış olmayı temsil eder. dolayısıyla sözünü ettiğim kıyamet karşısında alabileceği yegane önlem, bedeniyle/bedeni içinde olabilir. ve bu önlem, onun cinsel arzularını ancak bir noktaya kadar tatmin edebilir, kız arkadaşını bir zenciye sunduktan ve kızın belinin "gerçekten" kırılmasını izledikten sonra, cinsel hayatı neredeyse sona erer.

    görüldüğü gibi, acı bir romandır atomised: romanın sonunda, aynı anneye bir zamanlar göbek kordonuyla bağlanmış bu iki kardeşi, sembolik bir başka göbek kordonu, acılarında, mutsuzluklarında, ve hatta ölümlerinde "birbirlerine" bağlar. en sonunda, tam bir aidiyete olmasa bile, onun bir türevinin, kendisine değil, sembolüne ilişebilmişlerdir sonunda : roman biterken michel'in denizde (bu da çok manidar, deniz amniyo sıvısını andırır çünkü, en azından bu bağlamda) intihar ettiğini, kendisinden çok daha şanssız (şanssız?) olan ve dolayısıyla yazarın daha makus bir son kurguladığı diğer kardeş bruno'nun da bir akıl hastanesinde, yani ötekilerin yalıtılma birimlerinde birinde, ölünceye dek çürüdüğünü görürüz.

    sonuç olarak, her ne kadar yazarın kullandığı bir takım teknik cambazlıklar ahha tamam işte postmodern bu dedirtse de, yaklaşımı son derece modernist, çok ağır ve güçlü etik uyarılarda bulunan, hatta okuru tokatlayan bir romandır atomised. türkçe'ye çevrilip çevrilmediğini hatırlamıyorum şimdi, orijinalini okuyabilecek olanlar british council'e uğrasınlar.

    edit : temel parçacıklar adıyla türkçe'ye çevrilmiş meğer..
  • filmi türkiye’de ilk kez antalya’da avrasya film festivali'nde gösterecek olan dünya edebiyatının tartışmalı eseri
  • en kısa yoldan, bilim ve teknik’in yayınladığı porno hikaye olarak değerlendirilebilecek garip bir edebiyat eseri.
    kitabın %50 si bilimsel ve anlamadığım terimlerle, %25’i emme-gömme tabirleriyle dolu. kitabın sadece dörtte birinde michel houellebecq’in yazım gücüne tanık olunabiliyor.
    ne anlattığı ve hangi sonuca ulaşmak istediği pek muallakta kalmış, murathan mungan’vari arzuları olan tuhaf bir yazar ve onun otobüste okunmaması gereken kitabı. bunu okumak yerine minority report ya da island’i izleyin, vakitten tasarruf edin.
  • doğan kitap tarafından yayınlanan ve oldukça gubidik bir kapak dizaynına sahip türkiye baskısında alenen ziya doğan'ın resminin kullanıldığı kitap. büyük ihtimalle michel'e benzetmişler. bruno hayatta olmaz.
    inanmayanlara kanıt:
    http://www.ideefixe.com/…p?sid=f2sgu1scdp6pmruhlrto adresinde.
  • oskar roehler tarafından sinemaya uyarlanmıştır. öyküsüyle batı toplumlarında bireyin varoluşunu ve cinselliğini sorgulayan bu uyarlama için, lütfen bakınız,
    elementarteilchen.
  • batı dünyasının geçirdiği ahlaki değer evrimini işleyen, açık aldous huxley göndermesiyle übermensche ulaşarak biten, okurken ikide bir ereksiyon olmaya sebebiyet verip niyeti bozduran kitap.
  • elementarteilchen adıyla filme uyarlanırken sonu da değiştirilmiş kitap.
    (bkz: elementarteilchen)
hesabın var mı? giriş yap