*

  • $air, oykucu, yazar.

    1964 u$ak / banaz dogumlu. ilkokulu duzluce koyu'nde okuduktan sonra, ortaokul ve lise egitimini parasiz devlet yatili olarak, manisa-demirci ve malatya-akcadag ogretmen liselerinde tamamladi. ankara universitesi basin yayin yuksek okulu'na ($imdiki adi ileti$im fakultesi) devam etti. 1987 yilinda mezun oldu. dunya gazetesinde ekonomi, parlemento, ba$bakanlik, cumhurba$kanligi muhabiri olarak cali$ti (1990-1996). siyah beyaz ve gunluk haber gazetelerinin kultur ve sanat editorlugunu yapti (1996-1999).

    merkezi ankara'da bulunan edebiyatcilar derneginde genel sekreter yardimciligi, genel sekreterlik ve genel saymanlik gibi gorevlerde bulundu (1994-1998).

    ilk $iiri, 1980 yilinda demokrat gazetesinde yayimlandi. ilk $iir kitabi once ellerim uyanir 1984 yilinda, ikinci $iir kitabi sesimde mimozalar 1993'te; kendisiyle birlikte on $airin birer $iirlerini ve seruvenlerini iceren labirent ve lunapark ise 1994'te yayimlandi. edebiyatcilar dernegi'nce 1994 yilinda ankara'da yapilan du$unce ozgurlugu kurultayi'nin bildiri ve konu$malarini yayima hazirladi (du$unceye saygi-1995).

    $iir, duzyazi ve edebiyat soyle$ileriyle sayfalarinda yer aldigi dergiler arasinda nitelik, kiyi, su, yarin, sanat rehberi, parantez (almanya), cagda$ turk dili, edebiyat ve ele$tiri, $iir lik (almanya), dunya kitap, cumhuriyet kitap, pencere, imece ve agir ol bay duzyazi var.

    yarin dergisinin $iir secici kurulunda (1986-1987), sanat rehberi dergisinin yonetiminde bulundu (1985-1986). 1996 yilindan bu yana, iki aylik kultur sanat seckisi pencereyi cikariyor.

    ucuncu $iir kitabi kar yagiyor yeryuzunun kalbine mart 2000'de kalan yayinlarindan cikti.

    m. mahzun dogan zamanında $iirpostasi sanat uretim/payla$im toplulugunun* alti duzenleyicisinden* birisi idi.
  • büyümek nedir ki iç burkan bir tomar anıdan başka,

    demiştir.
  • fikrimce cigaranın ve tüm sevdalı hecelerin çok yakıştığı şairdir.

    onunla tanıştığımda çocuktum,
    elindeki sigaraların birini yakıp, hatıraların diğerini söndürürken çok güldüğünü
    bir o kadar da hüzünlendiğini hatırlıyorum.
    ama bunun dışında hatırladığım birkaç şey daha var.
    o zamanlar yazdıklarımı yolluyordum ona,okuyordu, "beğendim" diyordu.
    benim kelimelerimi bir dergide yayınladı, altına adımı yazdı, kalbimin kapılarını havalara uçurdu.
    ben yazmayı bıraktım sonraları. çocukluk bitti, kirlendim, kirimi kaleme dökmeye çekindim.
    aramızdaki ses seda kesilse de hiç unutmadım mehmet mahzun doğan'ı...
    uzun yıllar sonra izmit denen gri bir yerde karşılaştık.
    ben onu esmer parmaklarındaki cigarasından tanıdım.
    o da beni anneme çok benzeyen gülüşümden...

    "yürürken cıgara içmemeli

    1.

    anneme göre, bırak yürürkeni, kesinlikle cigara içmemeli
    babamsa, efkâr dağıtır diyor, ama bazen

    sislerden mi çıkar, sislere mi gömülür atatürk bulvarı?
    bunu bir rimbaud sordu, akşamın serin koynuna girerken gençliğinden
    parmaklarının arasında cigarası yanıyordu

    usul adımlarla yürüyüp gittim aldırmadan
    yüz altmış kilometre hızla giden bir otomobilin rüzgârı
    biçti düşlerimi. fırlayıp düştü önüme bir james dean
    karınca sürüleri dolaşıyordu dudaklarında
    cigara dumanından sararmıştı
    dişleri tarihin

    2.

    sevdim bir kadını, çok eski bir yüzüm dedi
    sahaflarda belki bulunur bir roman
    aradım durdum, bu kaçıncı cigara yandı bitti, yandı bitti

    3.

    ben bir çekirgeyim belki de
    yüzyıllar öncesi bir minyatürde
    belki de fatih'in kokladığı gül
    yok yok, bir turan erol resmiyim
    yatık bir bisiklet sahilde

    çok eski çağlarda yontulmuş
    ponza taşından bir venüs heykeli
    belki de. belki de örgüyüm penelopeia'nın elinde
    örülürüm gündüz,
    çözülürüm gece

    4.

    yağmurlu bir günde öldü babam
    dedi seda. yağmurlu günlerde insan yalnızdır
    yalnız öldü babam

    okul ne ki ölümün yanında
    hangi üniversiteli daha bilgece bakar
    babasız bir çocuktan

    5.

    seni bu kalabalığın içinden çekip çıkaracağım
    zaten acemisiyim yüzmenin, üç kulaç atsam yorulurum
    tenim alışkın değil köpüklü sulara
    her şeyi unutacağım. unuturum tüm sözcükleri
    seninle yeni bir dil yaratmaya

    yaka paça alıp götürecekler gündüzümü
    rüzgâr bir sessizliğe karıştıracak
    sensizliğe savuracak ömrümü

    6.

    ki öldüğümde ben
    dansını sürdürecek baletler, balerinler
    narin parmakuçlarıyla çizecekler ülkemin ufkunu
    öyleyse neden
    korkmalı ki ölümden

    7.

    annem ki şimdi bir başka ülke
    güzelliği ütopya

    benim annem kuş
    dalgalandırır göğü

    benim annem çiçek
    badem dallarından gülümser
    baharda"
  • sessiz ara sokaklar renginde kazağı
    uzun siyah eteğinde karbeyaz zambak soloları
    bordo ciltli bir kitap koltuğunda, faust
    on yıldır onu okuyor

    bilmem hangi kıyı kentinin anısı
    yüzünde palmiye gölgeleri
    on yıldır yüzünde palmiye gölgeleri
    solmuyor soldurmuyor

    başını kaldırsa eflatun erguvanlar açıyor

    ne palmiye gölgeleri, ne erguvanlar, ne faust
    on yıldır ona kaldırıyorum kadehleri

    m mahzun doğan
hesabın var mı? giriş yap