• yönetmenliğini péter bacsó 'nun yaptığı 2008 yapımı, türkçeye''ruhuma asla'' diye çevrilen macar filmi.

    film, adının çağrıştırdığı gibi ''bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla'' mitosunu işliyor.

    18 yaşına giren boroka, bu yeni yaşını erkek arkadaşı ile birlikte lüks bir otelde rüya gibi birkaç gün geçirerek kutlamak ister. bunun için kendisine devletin 18 yaşına girenler için verdiği parayı kullanır. ancak bu para suyunu çekmek üzeredir. işte bu esnada da boroka'nın erkek arkadaşının çirkin yüzü karşımıza çıkar. boroka'nın güzelliğini kullanmak ve bu suretle para elde etmek planındadır. bunu yaparken de boroka'yı, aslında onu ne kadar sevdiği, sadece bedeninin başka erkeklerle birlikte olacağı, ruhunun kendisine ait olduğu gibi sözlerle kandırır.

    bu kadar genç yaşta bu denli çirkin bir hayatın içine giren boroka'nın talihi, moric (attila tóth) isimli genç bir adamla tanışmasıyla değişir. gerçekten sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmeye başlar.

    film, ilk yarısında júlia ubrankovics'in başarıyla canlandırdığı boroka'nın hayat kadınlığı nedeniyle epey cinsel içerikli. ancak bu dramatik hayat başka türlü de yansıtılamazdı ki. genç kızın içine düştüğü batağa üzülüp,''artık yeter yahu'' dediğiniz noktada da zaten filmin romantik kısmı başlıyor. ne kadar kötü, berbat bir hayatın içinde olsak da bir yanımızın hep sevgiye muhtaç olduğu kısmı.

    ---spoiler---
    boroka, macaristan'da türk tır şoförleriyle de birlikte olur. bizim türkler filmde sırayla boroka ile birlikte olurlar. işi biten çıkar tırdan, bahçede birlikte kurdukları mangalın başına oturur, et yemeye başlar. sonra sıradaki gider tıra. o çıkar, et başına gider. böyle böyle sayamadım kaç kişi oldu. herkesin işi bitince akşam olur. şoförler tırlarına atlar, gider. boroka orada bir başına kalır. kullanılıp atılmış mendil gibi. insan be o insan. filmin en can yakıcı kısmı buydu bence
    ---spoiler---
  • belki çok iyi bir film olmasa da, keyifle seyredilen başarılı bir avrupa sineması örneği. yirmi senedir aynı şeyi yediren, klişelerle dolu vasat hollywood maceralarına gitmektense mutkala tercih edilmeli. júlia ubrankovics'in çekiciliği, şirinliği ve iyi oyunu da cabası.
  • yavaş ilerlemesine rağmen insanı sıkmayan, keyifle izlenebilecek film. senaryo biraz klişe belki ama yine de zaman ayırılabilir.
hesabın var mı? giriş yap