*

  • "malone ölüyor"

    samuel beckett'in kitabı. sözlüğümüzde küçük bir alıntı bile var:
    (bkz: samuel beckett/12) ya da #785748 *
  • beckett'ın molloy ve l'innomable eserleriyle bir üçleme oluşturduğu düşünülmektedir; yazar bunu açıkça yalanlasa da bu şekilde düşünülegelmiştir.
  • başlamak bitirmenin yarısıdır sözünü söyleyen kişiyi haksız çıkaran kitaptır. zira; kitaptaki monologlar, konunun bile önüne geçmektedir ve okuyan kişide "fedonata kunata kunata kunata tores"* şeklinde bağırma isteği uyandırmaktadır. sonuç olarak yüz otuz sayfalık kitap, on sekizinci günün sonunda - tarafımdan - ancak bitirebilmiştir. tabiî ne olursa olsun bu kitap da okunmalıdır. çünkü; yazarı samuel beckett'tir, boru değildir.
  • malone meurt/malone dies genis zamanli bir eyleme isaret etmektedir. madalyonun bir yuzunde malone yasar, diger yuzunde malone olur. varolusun belirsizligine guzel bir vurgudur. *
  • beckett ve üçlemeleri hakkında yazılanlara bakınca çoğu kişiye göre hiçbir şey anlatmıyor bu kitaplar. çünkü neden-sonuç ilişkisi yok, başı sonu belli değil kitapların.

    ama benim için çok şey ifade etti. ne kadar saklansam da kaçınılmaz sonun gerçekleşeceğini, kaçmaya çalıştığım iç sesimin beni yakalayacağını ve kendi gerçeklerimden kaçmamam gerektiğini anlattı bana malone.

    ''mutluluğumu bir yana bırakıyor, insanlara da çeviriyorum bakışlarımı; yükleriyle gidiş gelişlerini sürdürüyorlar. belki yanlış değerlendirdim onları ama sanmıyorum. ayrıca bir değer yargısında bulunmadım onlar için. tek yapmak istediğim şey, böyle varlıkların nasıl olabildiğini son bir kez anlamaya başlamak, anlamaya çabalamak.''
  • bilinçli olarak insanı yaşamda var olduğu düşünülen nedensellik ilkesinden uzaklaştırma gayesiyle kaleme alınmış bir eser, ayrıca bireyi varoluşa yabancılaşmaya teşvik ettiği göz önünde bulundurulursa; bu konuda molloy‘dan bi tık daha az sürükleyici hatta bilakis oldukça süründürücü olduğu bile söylenebilir; üçlemenin en zor kitabı.
  • samuel beckett in ünlü üçlemesinin ikinci kitabı. diğerleri "molloy" ve "the unnamable". okuma zorlukları bence gitgide artan üç kitap. modernist edebiyat sevenler için başucu kitapları. klasik kurgu seviyorsanız büyük ihtimal bitirmeden bırakırsınız.
  • samuel beckett
    roman
    162 sf
    kırmızı kedi
    çeviren: uğur ün
    yine de bir süre sonra büsbütün öleceğim sonunda. roman bu cümleyle başlıyor. fakat bir hikayesi yok. kendisiyle konuşan bir ben anlatıcıyla yazılmış. (en sevdiğim)
    malone parçalanmış, kimliksiz, şüpheci bir anlatıcı. ölüm için bir önerisi var: hayır ölümü aşmak değil, ölüme karşı ilgisizliğe indirgenmiş bir varoluş. bunun için zaman ve mekanın dışına çıkmak gerek. o zaman ölüm ona ulaşamaz. fakat zaman ve mekanın dışına nasıl çıkılır? velev ki çıkıldı, sonu olmayan bir varoluş mümkün mü? malone zaman ve mekanın aşılazmazlığını ayrımsar ve şu sonuca varır, ölüm aşılamazdır. yine de oturup ölüm için kahırlanmaz. malone felçli bedeni ve uyku uyanıklık arasında salınan aklıyla başbaşadır. tıpkı descartes'in insan bedeniyle ruhunu ayrı olarak tanımladığı düşünüyorum o halde varım tespiti gibi. malone descartes'in düşünen insanı cogito gibi şüphe içindedir. fakat bu şekilde varoluşun olamayacağını ispatlayıp durur. bir bakıma descartes'i yalanlamasa da eleştirir. roman modern metafizik anlayışını patlatır. anlamsızlığı ortaya koyma çabasındadır. 20.yy varoluşçuları beckett'e hayran kalır. bir de çağdaşı heidegger var. o da insanın sadece düşünen değil, dogmatik bilgiye sahip değil, öleceğini bilerek yaşayan otantik bir varlık olduğunu ileri sürer. beckett daha çok heidegger tarafındadır romanda ama descartes'le aralarında gelir gider hep. romanda bir son da yok. son malone'nin anlatmaktan vazgeçmesidir.
    ne garip, okurken büyüleniyorsun, beynine yeni kanallar eklendiğini hissediyorsun, dünyadan bile isteye kopuyorsun,varoluşu parçalara ayırıp yeniden birleştiriyorsun ama dış yaşamda biri sana "öte git," dediğinde bununla baş edemiyorsun. baş etmek= yok saymak.
    şeytan diyor sus. ama heidegger diyor ki insan ancak dünyadakilerle konuşarak var olabilir. malone kimseyle konuşmayı seçmiyor ama yazarak konuşuyor. belki de beckett'in bir bildiği vardır !
  • samuel beckett'ın okuru zorlama seviyesini daha da artırdığı üçlemenin ikinci kitabıdır. adlandırılamayan romanında ise şov var.

    samuel beckett okumak benim için hiçliğin ormanlarına dalıp dalıp çıkmaktır. james joyce'un da arkadaşı olan irlandalı yazar, yazdıklarıyla modern edebiyat tarihine adını altın harflerle yazdı. gerçi zaten bu bir nobel ödülüyle de tescillendi 1969 yılında. pek çoğumuzun godot'yu beklerken adlı tiyatro eseriyle tanıdığımız yazara edebiyat çevrelerinde asıl ünü getiren yapıtları onun üçlemesidir. gerçi kendisi bu kitapları üçleme olarak görmez ama edebiyat çevrelerinin ortak fikir bu kitapların bir üçleme olduğudur. yazarın hangi kitaplarından mı bahsediyorum, hemen söyleyeyim: molloy, malone ölüyor ve adlandırılamayan. molloy, birbirine bağlantılı iki öyküyle birlikte romanın klasik standartlarını karşılayan bir kitap olarak görünürken, seriye devam eden okurları malone ölüyor yere yıkar adlandırılamayan ise üstünde tepim tepim tepinir. yani demem odur ki üçlemeyi okumak zordur aslında. fakat usulüne uygun olursanız hiçbir sorun yaşamadan misler gibi keyifle okursunuz. peki nedir bu usul? aslında üçünü de akışına bırakıp okumak. zaten bu kitaplarda bol bol iç monolog tekniğiyle karşı karşıyasınız. burada yazar ne diyor diye takıldığınızda kitabın üzerine afiyetle bir bardak soğuk su içebilirsiniz. yani okuyacaklarınız kurgusal karakterlerin zihinlerinden geçenlerdir. bundandır ki üzerinize hızla gelen cismin ne olduğunu anlayabilmek yerine durumun keyfini çıkarın. nasıl olsa hangi yöntemi kullanırsanız kullanın özellikle serinin üçüncü kitabı üstünüzden birkaç kez kamyonla geçip sizi paspas kıvamına getirecek. yani siz siz olun samuel beckett ve üçlemesini okuyun.

    üçleme ve beckett'la ilgili videom aşağıdaki linkte yar almaktadır.
    https://youtu.be/b6r3t2t7p0y
hesabın var mı? giriş yap