• bir kitap ismi.

    mutluluk nedir? mutlu olmak için yüzde yüz garantili yollar, reçeteler var mıdır?
    günümüzde mutluluk adeta bir zorunluluk haline mi geldi?
    artık mutsuz olma özgürlüğünden mi söz etmek gerekiyor?
    ahlaka aykırı mutluluk olur mu; kötülük ve erdemsizlik gerçek bir mutluluk sağlar mı? insanı mutlu eden özgürlük müdür, sınırlar mı? mutlu olmak için gerçeklikten vaz mı geçmeli?
    insan mutlu olmayı mı ister, mutluluğun sonsuz olmasını mı? ...

    yazarlar: arlette farge, jean delumeau.

    serinin diğer kitapları için sırasıyla;

    (bkz: yerkürenin en güzel tarihi)
    (bkz: dünyanın en güzel tarihi)
    (bkz: bitkilerin en güzel tarihi)
    (bkz: hayvanların en güzel tarihi)
    (bkz: insanın en güzel tarihi)
    (bkz: aşkın en güzel tarihi)
    (bkz: inancın en güzel tarihi)
    (bkz: mutluluğun en güzel tarihi)
  • 2004’te (bkz: la plus belle histoire du bonheur) adıyla yayımlanan, ülkemizde çevirisini (bkz: saadet özen) in yaptığı, (bkz: iş bankası kültür yayınları) ndan sunulan kitaptır.

    kitap alice germain in alanında uzman üç kişiyle röportajlarından oluşuyor.

    1.kısımda andré comte-sponville ile mutluluk felsefesi ve antiçağdan başlayan mutluluk kavramıyla konuya giriş yapılıyor soru-cevaplarla.

    2.kısımda jean delumeau ile din ve mutluluk ilişkisi inceleniyor. yazarlar itibariyle konu daha çok kilise ve toplum üzerinden geçmekte.

    3.kısımda arlette farge ile zamanla halktaki mutluluk algısının değişimi inceleniyor.

    sıkılmadan okunabilen, öğretici olduğunu düşündüğüm bir kitap. genel olarak ‘en güzel tarih’ serisi öğretici zaten.

    alıntı gelsin:
    “pascal’ın aşılmaz olduğu nokta, her ne isek onun üzerine tuttuğu son derece çiğ ışıktır; insanoğlunun sıkıntıya, tiksintiye, hayal kırıklığına kapılmaksızın kendi kendiyle yüzleşemeyeceğini gösterir pascal, çünkü o zaman insan kendinin de onu bekleyenin de ne kadar önemsiz olduğunu keşfeder. neyim ben? hemen hemen hiçbir şey. beni bekleyen ne? hiç:hiçlik, ölüm. pascal’ın deyimiyle ‘oyalanma’mızın yani kendi kendimize bir sürü meşgale dayatmamızın sebebi de budur. amaç hep mutluluk gibi görünür, ama aslında sadece kendimizi ve ölümümüzü düşünmekten bizi alıkoymaya yarar bütün hepsi.”
  • “- mutluluğu kafasında sadece kişinin kendini gerçekleştirmesi olarak canlandıran çağdaşlarımız için ahiret mutluluğu hâlâ bir anlam taşıyor mu?

    -kişinin kendini mümkün olduğu kadar gerçekleştirmeye çalışması meşru ve arzu edilen bir şeydir, ama bunun ötekine zarar vermemesi koşuluyla. gene de her insan ecel kapıyı çaldığında, isteklerinin ve hayallerinin ancak bir bölümünü gerçekleştirdiğini fark eder: tamama ermek imkânsızdır. yeryüzünde asla gerçekleşmeyecek bir mutluluk idealidir bu. kuşkusuz ötekilerden daha başarılı olmuş hayatlar var, ama ömrümüzün son deminde ‘neye elimi attıysam başardım, arzu edebileceğim bütün mutluluğu tattım.’ diyebilmek hiçbirimizin harcı değil.

    bu dünyada arzuyla gerçeklik arasında daima aşılmaz bir mesafe var: ulaşabileceğimizden daha fazlasını arzularız hep. her inananın, fani mutluluğun ötesine özlem duyması da bundandır. tatminsizlik bizim için esastır; bütün hayatımızın özetidir bu.”
hesabın var mı? giriş yap