• ingiliz erkeklerinin fix lafı.başka yerde pısırık ve kılıbık olduklarından kendilerince evlerinde hükümdar olduklarını zannederler.
  • bir ingiliz centilmeninin alamet-i farikası evidir. bir centilmenin evi onun kalesidir. oraya yağmur girebilir, kar girebilir ama ingiltere kralı giremez" mealinde bir darbımesel. ingilizler evleri ve bahçeleriyle uğraşmayı pek bi severler. zor bela aldığı hatta henüz tapusunu üstüne geçirme fırsatı bulamadan ipotek ödemelerini yapamadığı için evine satışa çıkarmış, beslenme menüsü mısır gevreği, patates kızartması, bol yağlı balık ve biradan mürekkep bir ingiliz bahçesi için para saçmaktan beis duymaz.
  • "a man's home is his castle"* olarak da bilinen ifade, ki daha cok bilineni bu sekildedir sanki..
  • lisedeyken ingilizce dersinde ilk defa duyduktan sonra bir ara çok taktığımız, sürekli söylediğimiz ingilizce deyim.

    (bkz: sözlüğü blog sanmak)
  • yerleşik hayata çok önceden geçmiş olan avrupalıların “atasözü’dür” ve kesinlikle doğrudur.

    göçebe hayatını geç terk etmiş toplumlar için ise kullandığı araç daha büyük önem teşkil eder (günümüzde araba - geçmişte at/deve).

    edit: bu sebeptendir ki avrupalı toplumlarda binlerce dairelik toplu konut projelerinden ziyade müstakil ev kültürü daha gelişmiştir.

    göçebe toplumların bugününe baktığımızda ise kaba bir tabirle “kıçına don alacak parası olmayan adamın” altında son model araba vardır.

    buna karşın maddi olanakları gayet yerinde olan bir avrupalı en basitinden eski bir arbaya biner, tek amacı ayağını yersen kesmesidir.
hesabın var mı? giriş yap