*

  • yeni bir şarkı'sından..

    yeni bir çeşmenin dudaklarından
    yıldızlar akacak ellerimize.
    güneşi doldurup düşlerimize
    öpeceğiz günün yanaklardan
  • "yankı ve hüzün"den:

    ey ahenk sultanı, renk okyanusu
    kokusu mehtabı kucaklayan, ey
    ben sana bin başlı kamburla geldim
    sen bana yağmurla, gülle yöneldin
    ey aşkın, rahmetin, ötenin sesi
    sendendir umudun filizlenmesi
    yüzüm gözlerinle ıslanmasaydı
    işıkla dolmazdı kalp kırıkları
    sarmasaydı beni yankı ve hüzün
    sevebilir miydim hıçkırıkları
  • sitem

    benden anlamadın şiirden anla
    senin gülüşünle yaşadığımı
    akşamı ettiğim senden kalanla
    sabaha seninle başladığımı
    benden anlamadın şiirden anla

    nurullah genç
  • yagmur

    vareden'in adiyla insanliga inen nur
    bir gece yansiyinca kente sibir dagindan
    topragi kirlerinden arindirir bir yagmur
    kutlu bir zaferdir bu ebabil dudagindan
    rahmet vadilerinden bosanir ab-i hayat
    en müstesna dogusa hamiledir kainat

    yillardir boz bulanik sulari yudumladim
    bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsallari
    yagmur, seni bekleyen bir tas da ben olsaydim

    hasretin alev alev içime bir an düstü
    degisti hayel kösküm, gözümde viran düstü
    sonsuzluk çiçeklerle donandi yüregimde
    yagmalanmis ruhuma yeni bir devran düstü

    ihtiyar cübbesinden kan süzülür nebi'nin
    gökyüzü dalgalanir ipekten kanatlarla
    mehtabini düslerken o mühür sahibinin
    sarsilir ebu kubeys kovulmus feryatlarla
    evlerin arasina dikilir yesil bayrak
    yeryüzü avaredir, yapayalniz ve kurak

    zaman, ayaklarimda tükendi adim adim
    heyûla, bir ag gibi ördü rüyalarimi
    çölde seni özleyen bir kus da ben olsaydim

    yagmur, gülsenimize sensiz, baldiran düstü
    düsmanlik içimizde; dostluklar yaban düstü
    yenilgi, ilmek ilmek dügümlendi tarihe
    her sayfaya talihsiz binlerce kurban düstü

    bir güzide mektuptur, çaglarin ötesinden
    ulasir intizarin yaldizli sabahina
    yayilir o en büyük mustu, pazartesinden
    beyazlik dokunmustur gecenin siyahina
    susuzluktan dudagi çatlayan gönüllerin
    sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

    çaresiz bir takvimden yalnizliga gün saydim
    bir cezir yasadim ki, yasanmamis, mazide
    dokundugun küçük bir nakis da ben olsaydim

    sensiz, kaldirimlara nice güzel can düstü
    yarilan gögsümüzden umutlar bican düstü
    yagmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
    en son, avucumuzdan inci ve mercan düstü

    melekler sagnak sagnak gülümser maveradan
    gümüs ibrik tasiyan zümrüt gagali kuslar
    mutluluk nagmeleri isitirler hiradan
    bir devrim korkusuyla halkalanir yokuslar
    bir bebegin secdeye uzanirken elleri
    paramparça, atesler sahinin hayalleri

    keske bir gölge kadar yakininda dursaydim
    o mücella çehreni izleseydim ebedi
    sana sirilsiklam bir bakis da ben olsaydim

    sarardi yesil yaprak; dal koptu; fidan düstü
    baykusa çifte yali; bülbüle zindan düstü
    katil sinekler deldi hicabin perdesini
    istiklal boslugunda arilar nadan düstü
    dolasan ben olsaydim save'nin damarinda
    tablosunu yapardim yikilan her kulenin
    ebedi aska giden esrarli yollarinda
    senden bir kivilcimin, süreyya bir sulenin
    tarasaydim bengisu fiskiran kakülünü
    on asirlik ocagin savururdum külünü

    bazen kendine asik deli bir firtinaydim
    firtinalar önünde bazen bir kuru yaprak
    ugrunda koparilan bir bas da ben olsaydim

    sensizlik depremiyle hanci düstü; han düstü
    mazluma sürgün evi; zalime cihan düstü
    sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
    bir bela tünelinde agir imtihan düstü

    badiye yaylasinda koklasaydim izini
    kefenimi biçseydi ebva'da esen rüzgar
    seninle yikasaydim acilar dehlizini
    ne kaderi suçlamak kalirdi ne intihar
    üstüne piril piril damladigin bir kaya
    bir hurma çekirdegi tercihimdir dünyaya

    suskunluga dönüstü sokaklarda feryadim
    tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
    bahira'dan süzülen bir yas da ben olsaydim

    haritanin en beyaz noktasina kan düstü
    kirildi adaletin kilici; kalkan düstü
    mahkumlar yargiliyor; hakimler mahkum simdi
    haklarin temeline sanki bir volkan düstü

    firakinla kavrulur çölde kum taneleri
    ahularin içinde sevdan akkor gibidir
    erdemin, bereketin doldurur haneleri
    sensiz hayat topragin sirtinda ur gibidir
    semsiyesi altinda yürürsün bulutlarin
    sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatlarin

    devlerin esrarini aynalara sorsaydim
    çözülürdü zihnimde buzlanmis düsünceler
    oksadigin bir parça kumas da ben olsaydim

    sensiz, tutundugumuz dallardan yilan düstü
    ilkin karardi yollar, sonra heyelan düstü
    güvenilen daglara kar yagdi birer birer
    sensizlik diyarindan püsküllü yalan düstü

    yagmur, duysam içimin göklerinden sesini
    yagarsin; taslar bile yemyesil filizlenir
    yildirimlar parçalar çirkefin gövdesini
    sel gider ve zulmetin çöplügü temizlenir
    yagmur, bir gün kurtulup çagin kundaklarindan
    alsam, ölümsüzlügü billur dudaklarindan

    madeni arzularin ardinda seyre daldim
    küflü bir manzaranin çürüyen güllerini
    senin için görülen bir düs de ben olsaydim

    sehirler kabus dolu; köylere duman düstü
    tersine döndü her sey sanki; asuman düstü
    kirik bir kayik kaldi elimizde, hayali
    hazindir ki; dertleri asmaya umman düstü

    ayriligin bagrimda büyüyen bir yaradir
    seni hissetmeyen kalp, kapisiz zindan olur
    sensiz dogrular egri; beyaz bile karadir
    sesini duymayanlar girdabinda bogulur
    ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
    saskinliga açilir gözleri, görmeyenin

    saatlerin ardinda hep kendimi aradim
    bir melal zincirine takildi parmaklarim
    yeryüzünde seni bir görmüs de ben olsaydim

    sensiz, ufuklarima yalanci bir tan düstü
    sensiz kitalar boyu uzayan vatan düstü
    bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
    yüzyillardir dorukta bekleyen sultan düstü

    ay gibisin; günesler parliyor gözlerinde
    senin tutkunla mecnun geziyor günes ve ay
    her damla bir yildizi süslüyor göklerinde
    sümeyra'yi ariyor her damlada bir saray
    tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
    mekanin firçasinda solmayan resim senin

    yagmur, birgün elimi ellerinde bulsaydim
    güzellik sahikasi gülümserdi yüzüme
    senin visalinle bir gülmüs de ben olsaydim

    tavani çöktü askin; duvarlar üryan düstü
    toplumun gündemine koyu bir isyan düstü
    iniltiler geliyor dogudan ve batidan
    sensizlikten bozulan dengeye ziyan düstü

    islakligi sanadir ahimin, efgahimin
    içimde hicraninla tutusuyor nagmeler
    sendendir eskimeyen cevheri efkarimin
    nazarin ok misali karanliklari deler
    bu degirmen seninle dönüyor; ahenk senin
    renkleri birbirinden ayiran mihenk senin

    bir hüzün ülkesine gömülüp kaldi adim
    kapaniyor yüzüme aralanan kapilar
    sana hicret eden bir kureys de ben olsaydim

    yagmur, sayriligima seninle derman düstü
    beynimin merkezine ölümsüz ferman düstü
    silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
    bir dönüm noktasinda aklima rahman düstü

    nefsinle yeniden çizilecek desenler
    çehreler yepyeni bir degisim geçirecek
    aydinliga nurunla kavusacak mahzenler
    anneler çocuklara hep seni içirecek
    yagmur, seninle biter susuzlugu evrenin
    sana mü'mindir sema; sana muhtaçtir zemin

    damar damar seninle, hep seninle dolsaydim
    batili yikmak için kusandigin kilicin
    kabzasinda bir dirhem gümüs de ben olsaydim

    kardesler arasinda heyhat, su-i zan düstü
    zedelendi sagduyu; körlesen iz'an düstü
    sarrkisiyla yasadik yillar yili baharin
    insanlik bahçemize sensizlik hazan düstü

    yagmur, seni bekleyen bir tas da ben olsaydim
    çölde seni özleyen bir kus da ben olsaydim
    dokundugun küçük bir nakis da ben olsaydim
    sana sirilsiklam bir bakis da ben olsaydim
    ugrunda koparilan bir bas da ben olsaydim
    bahira'dan süzülen bir yas da ben olsaydim
    oksadigin bir parça kumas da ben olsaydim
    senin için görülen bir düs de ben olsaydim
    yeryüzünde seni bir görmüs de ben olsaydim
    senin visalinle bir gülmüs de ben olsaydim
    sana hicret eden bir kureys de ben olsaydim
    damar damar seninle, hep seninle dolsaydim
    batili yikmak için kusandigin kilicin
    kabzasinda bir dirhem gümüs de ben olsaydim
  • busena hanımefendiler ve mutena beyefendilerin ilk gençlik (ya da ön gençlik) heyecanlarının tercümanı olarak kabul edilen manzumeler sahibi şair kişi. özenle satın alınan kitaplarının arasına koyulan gül yapraklarında saklı durur gözyaşları busena hanımefendinin.
  • 1960 horasan doğumlu sair/yazar. iktisadi ve idari bilimler fakultesi mezunu aynı alanda profesor. siir ve roman dalında odul sahibi. kultur ve turizm bakanlıgı 1987 roman tesvik odulu, 1990 tdv n'at-ı serif buyuk odulu, 1998 gul siirleri armaganı buyuk odulu, 1999 turkiye yazarlar birligi yılın sairi odulu gibi.

    siirleri bulutlar gibidir. yumusacık, fakat az sonra ki bir gok gurultusune ve saganaga gebe bulutlar gibi.
  • " tenha hıckırıklar"
    siyah mumyalar cıkar oluler vadisinden
    yalnızlıga karısır cinayet korkuları
    bir dus, karanlıgını bırakır menzillerin
    ihanet sofrasında kemik ve kan kokusu
    tutusan saclarından irin akar gecenin
    alamaz goklerinden kimse ruyanı senin
    kainat sarayında baht-ı devransın guzel
    bırak da kehke$anlar yolunda yansın guzel
    pur tela$ uyansa da uykusundan bilgeler
    bu sevdalı arzuhal ar$a dayansın guzel
    belki bir gun ahınla alevlenir golgeler
    ruzgar umut sarıyor sacının tellerinde
    gizem hala hicranlı bir bahar ellerinde
    ihtiras kin ve köpük, zakkuma candır isyan
    bir sondur biliyorum, son birin kitabı a$k
    bir damla gozya$ında bogulur mu bu hayal
    simyasında kaplanlar kuculuyor mah$erin
    gel artık, aglayanın inleyen tahtında kal
    gor ki, nasıl ta$ırmı$ sensizligi bir hamal
    soyle, $imdi $ehirler kime inansın guzel
    huznumde binlerce yıl co$kumda ansın guzel
    geceyi yargılıyor bulutlu kirpiklerin
    sanki bazen meleksin, bazen insansın guzel

    ...

    bu cok yuzlu ya$amak, bu emanet pelerin
    bırak huznun rengiyle yine boyansın guzel
    sen ki en ihti$amlı tahta $ayansın guzel
    varlık ne yardır bize, ne de du$mandır elem
    bilmeyenler anlamaz nerde ayansın guzel

    ...

    lanetli bir kumpasın ortasında resimler
    solgun bir muhtıranın kasırgasıyla gelir
    koynunda akbabalar yuvalanır bahcenin
    o kırılmaz, o ketum kapılar nerde $imdi
    bumerang, endamına vurulsa da kefenin
    deruni alemini bilemez kimse senin
    ofkeye kar$ı sükun, kahra ziyansın guzel
    tende zerre olsan da, canda cihansın guzel
    mujdeli bir yıkılıs beklerken kanlı yaban
    sende a$ikar oldum, bende nihansın guzel
    karartır renklerini yeryuzunde sayeban
    dag erir, ırmak kurur ahından aynaların
    ı$ık sızar topraga rurundan aynaların"

    nurullah genc (bir kac deli guvercin'den)
  • uzunca bir aradan sonra çıkan " ateş semazenleri" adlı şiir kitabıyla sevenlerine güzel bir bahar hediyesi vermiş olan şair.

    söz, incinin mercanla buluştuğu derinliktir. yürek bir tahtırevan, sessizlik ve serinlik… kalem ise son limanıdır deniz fenerlerinin. nilüferler büyümüştür içinde her birinin… usta şair nurullah genç’in bu kitabında, söz sahilinde umut savrulacak kum gibi… şiir ise bin bir yerinden çatlamıştır, tohum gibi… ateş semazenleri, kâğıtla kalemin umut, hüzün ve aşk dolu son dansıdır…

    benim eğil o eski ateş semazenleri
    şimdi viraneleri ağlatıyor tenleri
    dalgın ırmaklarını kuruttum acıların
    rengi değişti sevda ikliminin, suların
    geçmişini arayan o divane köprüler
    akşamın kollarında yıkıldı birer birer
    yağmuru anlamayan bulutlar benim değil
    gün batımına mahkûm umutlar benim değil
    (bkz: http://www.timas.com.tr/)
hesabın var mı? giriş yap