• türkçesiyle kızıl güvercin, 1989 yapımı bir nanni moretti filmi. michele apicella (ki kendisi moretti'nin hemen her filminde karşımıza çıkan alter-egosu olur), takımıyla birlikte sutopu maçına (ki nanni bey de gençliğinde italyan milli takımında oynamış bir sutopçudur) gitmeden hemen önce küçük bir kaza geçirir ve hafızasını kaybeder. maç olanca çekişmesiyle devam ederken, aynı zamanda parlak bir komünist parti üyesi olan kahramanımız molalarda, televizyonda kendisini hayretle izlemekte, yitik kimliğiyle birlikte, komünist ideali de "her türlü yargıdan bağımsız olarak" gözden geçirmektedir. azılı taraftarların sıkı tezahüratlarıyla çetinleşen havuz içi yarış, televizyonda rakibine karşı laf ebeliği yapan görüntüsünün sürdürdüğü yarış, hafızasıyla giriştiği yarış derken her şey birbirine girer. michele soğukkanlılıkla aynı anda hepsinin üstesinden gelmeye çalışır.
    havuzu saran hırsı dizginleyen yegane şey, televizyonda doktor jivago'nun başlayışıdır. tüm havuzun hep beraber kilitlendiği tren sahnesiyle, tüm bu gidişata dur denilmiş olur.

    ama şimdiye kadar toparlamaya çalıştığım tüm bu saçmasapan öykünün ötesinde, kızıl güvercin, bugüne dek izlediğim en politik, en eğlenceli, en tutkulu filmlerdendir. bir havuz dolusu toplumsal bellek, ideal, varoluş, ideoloji ve dönüp dolaşıp gelinen o vicdandır.
  • yenilerde izleyebildiğim 1989 yapımı nanni moretti filmi, film moretti'nin diğer filmlerine hem benziyor hem de farklı, sanırım moretti'nin en deneysel işlerinden biri, yukarıda yorum yapan zazie kardeşimiz normal (giriş-gelişme-sonuç) bir film özeti gibi yapmış ama gelin görün ki film bu özetle anlaşılabilecek bir film değil, filmi biçem olarak en çok benzeteceğim kişi kesinlikle godard olurdu, bir de özellikle 70'lerin italyan karşı sinema geleneği filmleri özellikle (bkz: francesco maselli) ((bkz: bir akşam gazetesine açık bir mektup)) komedi unsurunu ise bir başka italyan devi (bkz: ettore scola)'dan almış diyebilirim, filmde italyan toplumunun farklı sınıflarının temsilcileri( burjuva siyasi analistleri, katolik papaz, medya , italyan komünist partisi temsilcileri vb.) arz-ı endam ediyorlar,

    doğrusu film beni zorladı, belki de çekildiği yılların italyan siyasi kültürünü iyice bilmeyi gerektirdiğinden, bir sürü gönderme ve metaforu anlamak için bu gerekli,

    görece yönetmenin daha eski bir filmi olduğundan ve benim izlediğim morettilerin daha yenice ama daha anaakım filmler olmasından ötürü daha anaakım birşeyler bekliyordum, ya da artık yaşlandım bu kadar deneysel işleri kaldıramıyorum:)

    ha bu arada filmde çok genç bir asia argento var, meraklısına!

    doğrusu böyle bir filme de böyle karışık bir izlenim entarisi yakışırdı zaten

    imdb editi: bu arada orjinal dili italyanca olduğu anlaşılan bir yorumcu imdb'de yaptığı bir yorumda; palombella rossa'nın mot-a -mot çevirisinin kızıl güvercin olmasına ragmen filmde bunu ima eden bir şey olmadığını, italyanca da sutopunda rakibin arkasına atılan kavisli yumuşak pas'a palombella dendiğini, rossa'nın ise kızıl anlamına geldiğini, dolayısıyla palombella rossa'nın kızıl "yumuşak kavisli pas" anlamına geldiğini bununda filmde mikele'nin parti başkanı olduğu italyan komünist partisi'nin (pcı) devrimci programı için aradığı "akılcı başlangıcı" sembolize ettiğini belirtir. tevekkeli değil almanlar filmin kendi ülkelerinde gösteriminde adını "sutopu ve komünizm" yapmışlar ki bence de daha uygun bir başlık olmuş
  • bir yorum da italyan marksist tarihçi(bkz: enzo traverso)'dan;

    "...umut tutulmasının sebebi reel sosyalizmin sonu değildi; o bu tutulmayı su yüzüne çıkarmıştı sadece. 1989’da nanni moretti söz konusu boşluğun amneziye dönüştüğü “kızıl güvercin”! (“palombella rossa”) çekti. filmin kahramanı, geçirdiği trafik kazasından sonra hafızasını kaybeden italyan bir komünistti. kahramanın geçmişi -hem kendi geçmişi hem de italyan solunun kolektif geçmişi- bir sutopu maçı esnasında parça parça geri geliyordu ve bu spor, neredeyse tanınmaz haldeki ülkesi karşısında kızıp şaşıran kahramanımıza bireycilik evreninde bir cemaat hissi veriyordu."

    enzo traverso(2018) solun melankolisi: marksizm, tarih ve bellek, çev:elif ersavcı, iletişim yay., s.130.
hesabın var mı? giriş yap