• çalı öbeklerinden, bodur ağaçlardan oluşan bitki örtüsünü kasteden trakyaca sözcüktür..
  • pangallık sadece bir fiziki coğrafya terimi değil, kimileri için bir hayat biçimidir trakya'da...
  • paganların yurdu.

    trakya'da bolca bulunur.

    bu kelimenin ("pangallık") kökeniyle ilgili tümüyle götten sallamasyon bir teorim var (dur lan, gavurlar "götten sallamasyon teori"ye karşılık gelecek bir terim bile bulmuşlar: folk etymology)

    yalnız önce germen diyarlarında küçük bir gezintiye çıkıp konuşulanlara kulak misafiri olalım.

    germen lehçelerinde "fundalık"a karşılık gelen sözcük ile daha ziyâde "pagan" anlamında kullanılan "kâfir" sözcüğü arasında bir bağ vardır.

    ingilizce heath - heathen
    almanca heide - heide (ikisi de aynı)
    hollandaca heide - heiden

    peki nasıl olmuş da "fundalık" anlamına gelen sözcükten ibrahimî dinler/isevî din öncesi inançlara sahip olanları nitelemek için kullanılan sözcük türetilmiş? benim tahminim şu yönde: dünya üzerinde pek az yerde doğal olarak bulunabilen fundalıklar (zira, çok nadiren bir araya gelebilme ihtimali olan belirli aralığa sahip iklim ve toprak istekleri vardır bunların — ve gururla söylemem gerekir ki (niye gururlanmak benim payıma düşüyorsa — allah yaratmış işte) bu nadir bitki topluluklarının doğal örneklerinden bir kısmına trakya'da rastlanır, örneğin sinekli taraflarında, demiryolu boylarındaki açıklıklarda) değişen bakış açılarıyla (ekolojik kaygıların yükselişe geçmesi, vs) her ne kadar günümüzde çok kıymetli ekosistemler olarak görülse de, muhtemelen zamanında üstünde değeri olan herhangi bir şeyin yetişemediği, dolayısıyla ancak eski inançlarını koruyan zavallıların yaşamasına uygun görülen, bu zavallıların itelendikleri coğrafyalardı.

    şimdi türk ellerine geri dönelim.

    tdk'ya göre,
    pangallık: çalılık, dikenlik yer.
    pagan: çok tanrıcı, payen.

    tam bu noktada bu etimolojik seyahate ciddiyet katabilmek için bu iki sözcüğü yunanca'ya bağlayabilmeyi çok isterdim — ne de olsa yunanca, hepi topu yüz yıl önce az ya da çok trakya'nın aşağı yukarı her bir tarafında konuşulan bir dildi. ancak, maalesef "pagan"ın kökeni latince ("köylü" anlamında); "pangallık" kelimesinin kökeni ise benim için meçhul.

    şimdi bu etimolojik zırvalardan sonra söylemek istediğim kısa birşeyler daha var.

    beyaz adamlaşmış/ortadoğululaşmış/beton duvarlara hapsedilmiş suratlara ait gözlerin baktıkları zaman çalı çırpı, kıymetsiz dikenler, boş araziler gördüğü pangallıkta yerli/"pagan" (?) gözler, neşeyi, üzüntüyü, kızgınlığı ve sakinliği görür; doğumu ve ölümü görür; dört elementle kucaklaşan dört mevsimi görür.

    her ne kadar — buralarda hayvan evladi seni'nin bir zamanlar bahsetmiş olması gerektiği gibi — her trakya pangallığının bir köşesi çöplüğe çevrilmiş olsa da. (ve adım gibi eminim o çöplerin pangallıklara yığılmak yerine yarısının geri dönüştürülerek, diğer yarısının da yakılarak tekrar değerlendirilebileceğine.)

    pangallık.
    paganlık.
  • eskiden kışlık yakacak odun çalı çırpı için gidilen yer şuan pangallıkların yüzüne bakan yoktur herkes zeytin odunu yakmaktadır
  • trakyalıların alkol tükettiği konumlardan birisi. cümle içinde örnek verelim:

    - üüü be dün geje pangallıkta 10 bira piizlendim göte kadar olmuşum adaş eve taşıdılar.
hesabın var mı? giriş yap