• kafayı koymuşluk olarak tarif edelim. işin öncesi sonrası yoktur ve olaylar geliştikçe bireysel müdehale timi devriye olarak gezmeye başlar etrafta! işte bütün mesele budur.

    (bkz: sonuna kadar mokoko)
  • paradoksik niyetin özü, korku ve dileğin birbirine zıt olmasıdır. problemden kaçma ya da onunla savaşma takıntısından kaynaklandığı gerçeğine dayanır. örneğin; terapist uykusuzluktan yakınan danışanına “bu gece sakın uyuma” der ise danışan “asla uyuyamıyorum” takıntısını, “uyumama” dileğiyle birleştirir ve gece boyu güzel bir uyku çeker. sakinlik kazandırmanın yanında, kişiye kaybettiği öz-güveni geri vermeyi hedefleyen etkili bir yöntemdir.
  • logoterapi (anlam terapisi) yaklaşımının kurucusu olan psikoterapist viktor e. frankl "çelişik niyet" isimli dâhiyane bir teknik ortaya atmıştır. teknik, beklenti korkusu ile yaşayan kişinin terapistinden kritik durumlar öncesinde ya da o sorunu yaşadığı sırada korktuğu şeyin gerçekleşmesini çok istemesi veya kaçındığı eylemi yapması yönünde talimat almasına dayanıyor.

    örneğin: öfke duygusunu yatıştırmak isteyen bireye, kendisini dünya öfke şampiyonuymuş gibi öfkelenebildiği kadar çok öfkelenmesi direktifi verilir. çünkü kişiyi öfkelenmekten çok aşırı öfke ile bilinçsizce eylemler yapabileceği duygusu korkutmaktadır. bu sayede otomatikman öfkesinin azaldığı ve normal seviyeye indiğini görebilirsiniz.
  • olumsuz duygu ve durumlarla baş etmek için uygulanan bir yöntem. basit olarak örneklendirmeye çalışırsak, önemli bir konuşma yapacaksınız ve çok heyecanlısınız, yapmanız gereken kendinizi telkin etmek değil aksine işlerin daha kötü gideceğini düşünmek ve heyecanınızı en yüksek noktaya çıkarmak.
  • v. frankl'nin ortaya koydugu, oldukca ise yarayan bi tekniktir. abartma sanati bile denilebilir. ornegin oyuncusunuz ve dogu sivesi yapmakta zorlaniyorsunuz. olabildigince abartili sekilde siveli konusarak optimum duzeye erisebilirsiniz. sasirtici sekilde iyi dogu sivesi yapar hale gelirsiniz.

    sonuca odaklanmaktan ziyade, surecte kalmaktir. hatta oyle ki, bunu karsidaki kisinin davranislarini degistirmede bile etkin olarak kullanabilirsiniz. kufurden rahatsizsiniz diyelim ki. esiniz de surekli kufrediyor ve uyarilarinizi ciddiye almiyor. siz bir fazla kufretmelisiniz. en ufak seyi kufurle anlatmalisiniz. esiniz bir sure sonra kufurleri duymaya baslayacak ve irrite olacaktir.
  • naziler bir gün victor frankl’ın ve arkadaşlarının yolunu kesmişlerdir. frankl kekeme bir insan olarak en iyisi kekemeliğimi biraz abartayım ve onlar da yahudi olduğumu anlamasın ve ya anlasalar bile lanet olsun bununla ne uğraşacaz diyerek uğraşmadan beni rahat bıraksınlar düşüncesiyle hareket etmeyi denemiştir. fakat frankl naziler ile iletişim kurmaya başlayınca düşüncelerinin tam tersi olarak bülbül gibi şakıyan bir konuşma biçimi ortaya çıkarmıştır ve takır takır konuşmuştur. viktor frankl buradan hareketle paradoksik niyet tekniğini logoterapide önermektedir. paradoksiyet niyeti açıklayacak olursak, örnek olarak okb'li birine eğer okb'li olacaksan en iyisini yap iyice abart denir. böylece okb'li kişi okb'nin anlamsızlığını ve saçmalığını görür.
  • viktor frankl'ın "paradoksik niyet" ismini verdiği bir terapi tekniği var.

    özetle; bir fobiden kaçınarak değil, onun üzerine giderek kurtulma üzerine kurulu bir teknik. amaç; korkunun yerini paradoksik bir arzunun almasını sağlamak.

    görseldeki gibi bir kısır döngü söz konusu:
    semptom fobiyi uyandırır
    fobi semptomu alevlendirir
    semptom fobiyi pekiştirir

    paradoksik niyet tam olarak burada devreye giriyor ve bu döngüyü kırmayı sağlıyor. "kişinin korkmaya başladığı ortamla yüz yüze getirilmesi fobinin gelişmesini önleyebilir" diyor frankl.

    böyle konuları anlamak için örnekler çok pozitif etkiye sahip. o yüzden kitaptaki örneklerden birini paylaşmak istiyorum. bir okuru frankl'a gönderdiği mektupta şunları yazıyor:

    "dün bir sınava girmem gerekiyordu ve sınavdan yarım saat önce, kelimenin tam anlamıyla korkudan donup kaldığımı hissettim.

    notlarıma baktım, kafamın içi boşalmış gibiydi. uzun süre çalıştığım konular bana tamamen yabancı geliyordu; bu nedenle paniğe kapıldım: 'hiçbir şey hatırlamıyorum! sınavı geçemeyeceğim!'

    dakikalar ilerledikçe, korkumun arttığını, notlarımın daha çok yabancı gözüktüğünü, terlediğimi, notlara her göz attığımda korkumun arttığını söylemeye gerek yok! sınavdan beş dakika önce, bu ruh halimin sınavda da devam etmesi halinde başarısızlığın kesin olduğunu biliyordum.

    sonra sizin paradoksik niyet teorinizi hatırladım. 'nasıl olsa başarısız olacağım için, başarısız olmak için elimden geleni de yapabilirim!' dedim kendi kendime. 'bu profesöre öylesine kötü bir kağıt vereceğim ki, günlerce kafası karışacak! kağıdı tam bir laf salatasıyla dolduracağım ve sorulara kesinlikle ilgisiz cevaplar yazacağım! ona, bir öğrencinin sınavda gerçekten nasıl başarısız olabileceğini göstereceğim! bu, onun meslek hayatında aldığı en aptalca kağıt olacak!'

    bu düşüncelerle oyalanırken sınav saati gelmişti ve ben kahkahalarla gülüyordum. ister inan, ister inanma, her soru bana çok anlamlı gelmişti; rahatlamıştım ve garip gelebilir ama, havam müthişti! a.p.s. alarak sınavı geçtim! paradoksik niyet hıçkırıkta da işe yarıyor. hıçkırmaya devam etmeye çalışırsanız, hıçkırık ortadan kalkacaktır!"

    duyulmayan anlam çığlığı - viktor frankl

    görsel
hesabın var mı? giriş yap