• hermann hesse'nin oldukca etkileyici romani. isvicreli bir koylunun oglu olan peter'in kendi hayatini anlattigi kitapta hesse'nin basarili tasvirleri goze carpmaktadir. yari uyumsuz basarili bir edebiyatcinin kendisiyle celismesinden yola cikarak toplumu* ve sanat camiasini elestiren romanda, yazarin kendi yasamindan kesitler bulundugu sezilebilir. demian ve carklar arasinda kadar sevilmese de, kanimca en saglam hesse yapitlarindan biridir.
  • peter camenzind adlı bir karakterin cocukluktan ilkgenclige ve yetiskinlige gecisindeki arayislarini konu alan ve bir bildungsroman olarak nitelendirilebilecek hermann hesse eseri. yazar, diliyle ve camenzind'in duygu ve düsüncelerini anlatis bicimiyle dikkat cekmekte, olayi belirli bir kurgu cevresinde toparlamak yerine karakterin gelisimine önem vermektedir.
    kitabin sonunda nedense okuyucu rahatsız olmakta, gerceklerle karsilasmakta ve belki de daha olaganustu bir son bekledigi icin hayalkirikligina ugramaktadir.
  • peter'ın içsel arayışının dış dünyadaki ezgilerinin eşsiz ifadesi ve doğa tasvirleriyle örgülü bir yapıt. güzel bir hesse romanı.
  • hermann hesse'nin 1904'te yazdığı,kendisine üne kavuşturan ilk kitabı.
    isviçreli köy çocuğu peter'in ağzından, geçirdiği travmalar sonrası modern dünya ile ilgili uyumsuzluğunu ve özüne dönmeyi ele alır.
    toplum ve insanların yaşayış tarzı keskin bir şekilde eleştirilerek aynı zamanda bu yozlaşmanın içerisinde nasıl kaybolunduğunu anlatır.
  • yıllar sonra okunduğunda eski bir dostunuzla muhabbet ediyormuşsunuz izlenimi yaratan kitap.
    eh eski dostum hermann oluyor tabi, ki o zaten camenzind'in ta kendisi.

    bu "bir şeylerin tekrar zevk vermesi" olayını kendisinden alıntılayayım:
    "hastalığım geçmişe benziyor, ölmekten kurtuldum. diyeceğim, dünya ve güneş yeniden benim için dönmeye başladı. bugün de yine mavilikler, bulutlar, göl ve ormanlar yaşam dolu gözlerimde yansıyor ve daha uzun zaman yansıyacak; bir kez daha benim oldu dünya, çok sesli sihirli müziği gönlümde bir kez daha yankılanmaya başladı."*
    özetlemek gerekirse, üstat diyor ki: "i'm back bitches!!"
  • hermann hesse'nin 26 yaşında iken yazdığı 1904 yılında yayınlanan ilk eseri.

    ilk eseri olmasından mütevellit, hesse'nin olgunluk çağı ürünlerini sevenler tarafından göz ardı edildiği oluyor çoğu zaman. oysa kanaatime göre, peter camenzind hesse'nin devamında getirdiği eserlere bir nevi giriş eseri vaziyetinde. yani, hesse'nin bundan sonra yaratmış olduğu diğer eserlerde işlemiş olduğu konulara bir bakıma peter camenzind ile daha nazik bir geçiş yapılabilir düşüncesindeyim. nitekim hesse'nin ileri dönem eserlerinde peter camenzind'de değinmiş olduğu birçok temanın daha geliştirilmiş halini görmek mümkündür.

    peter camenzind'i bir bildungsroman olarak ele almak mümkünken, bu tür içerisine fazla da sıkıştırmamak belki de daha uygun. roman, peter'ın ilk gençlik döneminden yola çıkarak onu olgunluk çağına taşırken karakterin geçirmiş/gözlemlemiş/deneyimlemiş olduğu kısa bir hayat öyküsü. o nedenle, bu eserden büyük olayların/yaşamların/trajedilerin karakterini beklemek pek doğru değil, aksine daha öznel, daha sade, daha içten, daha "içeriden" bir karakterin "kendi" yaşam öyküsü bu eser.

    romandaki ana temalar belki şu şekilde özetlenebilir:

    - bireyin fiziksel/ruhsal benliğini arayışı
    - bu arayışın gençlik ve olgunluk dönemindeki farklı yansımaları
    - doğa ve medeniyet çatışması
    - bireyin gelişiminde doğanın/ kent yaşamının yeri

    ve her hesse eserindeki gibi

    - bireyin (düşünsel) gelişiminde sanatın konumu.

    --------------------------------------------------------------

    "insanı doğadan en çok ayıran şeyin, yalandan oluşan ve onu sarıp koruyan kaygan bir jelâtin tabakası olduğunu görüyor ve şaşırıyordum. çok geçmeden bütün tanıdığım kişilerde aynı durumu izlemiştim, hepsi de hiçbir karanlık yanı olmayan belli bir kişi gibi davranmaya zorlanıyor ama hiçbiri de kendi kendisini bütün derinliğiyle tanımıyordu. içimde garip duygularla kendimde de aynı durumun varlığını saptamıştım. böyle olunca da, insanların içindeki özü bulup araştırma çabalarına son verdim. insanların büyük çoğunluğunda jelâtin kabuk, özden daha önemliydi. nereye yönelsem, bu kabukla karşılaşıyordum, hatta çocuklarda bile rastlıyordum bu kabuğa; oldukları gibi, içgüdüsel şekilde davranmayı bırakıp her zaman bilerek ya da bilmeyerek belli bir rolü taklit ediyorlardı."

    seçmece kapak
  • “pek çok kimse ‘doğayı sevdiğini’ söyler. bununla zaman zaman doğanın kendilerine buyur ettiği güzelliklerin tadını çıkarmaya karşı olmadıklarını söylemek isterler. doğanın içinde gezip dolaşır, yeryüzünün güzelliği karşısında yüzleri güler, çayır çimenleri ezerler ayakları altında; bir demet çiçek, bir dal koparır, sonra da kaldırıp atarlar bunları ya da eve götürür, sararıp solmaya bırakırlar. onların doğayı sevmeleri böyledir işte. hava güzelse, pazar günleri anımsarlar bu sevgiyi ve altın gibi bir kalbe sahip olduklarını görmek, kendilerini duygulandırır. çünkü davranıldıkları gibi davranmaları gerekmez asla, değil mi ki, ‘insan doğanın başındaki taçtır.’ öyle ya, taç!”
  • soyle anlamli bir cumleyi barindirir:
    "...ve sunu da anlamaya baslamistim ki dunyada acilar,hayal kirikliklari ve huzun varsa bizi bezginlige suruklemek,bizi degerden dusurmek,onurumuzu bes paralik etmek icin degil;tersine bizi olgunlastirip yuceltmek icindi."
  • aman tanrım, o bulutlar, boşlukta süzülen, dur durak bilmeyen o canım bulutlar! henüz hiçbir şeyden haberi olmayan bir çocuktum ve bulutları seviyordum. bulutları seyredip duruyordum, bilmiyordum ki, ben de ilerde bir bulut olarak yaşam içinden geçip gidecektim - bir yerden bir yere kona göçe, nereye varsam gurbette, zaman ve sonsuzluk arasında salınarak.

    (bkz: https://youtu.be/ef-4bv5ng0w)
    bu güzel chopin prelüdünü sizinle de paylaşmak istedim.ne zaman bu sözü okusam ve görsem aklıma bu güzel prelüd gelir.
  • oldukça ilginç bir roman. peter camenzind adlı arkadaşın sıradışı hayatını anlatıyor. hermann hesse'nin bozkırkurdu ve demian gibi eserlerini sevdiyseniz bunu da okumanız tavsiye olunur.
hesabın var mı? giriş yap