• 'futuro plajı' aşkı, göçü, kendini bulmayı konu eden, karim ainouz'un şiirsel bir anlatıma sahip olan son filmi. film alman bir turistin denizde boğulma sahnesiyle başlıyor, fortaleza'daki futuro plajı'nda can kurtaranlık yapan donato bu konuda kendini suçluyor ve hikayenin devamında boğulan adamın arkadaşı konrad'la romantik bir ilişki yaşamaya başlıyor. ama karim ainouz'un kafasında eşcinsel bir çiftin ilişkisini ekrana yansıtıp prim yapmaktan fazlası var, donato ve konrad tutunacak bir dal, hayatta kendilerinin yerini bulma derdindeler ve aralarındaki ilişki cinsellikten çok daha öteye gidiyor. yönetmen seyirciye fazla açıklama yapmadan, olayları çiftin beraber yaşamaya karar verdiği berlin'e taşıyor. bu aşamada filmin görüntü yönetmeni 'ali olcay gözkaya'ya da hayran kalmamak elde değil, berlin ve fortaleza arasındaki kontrastı ve bunun karakterlere yansımasını inanılmaz bir şekilde gösteriyor bize. donato'daki berlin aslında içten içe acı çeken, ama kendisine sıfırdan bir hayat yaratmayı başaran bir insan olarak görüyoruz filmin ikinci kısmında. üçüncü kısmında ise, donato'nun artık genç bir delikanlı olan kardeşi kendisine hesap sormak için berlin'e geliyor ve bize (ve donato'ya) geçmişimizden çok da kaçamayacağımızı tekrar hatırlatıyor.
    'futuro plajı' eşcinsel bir ana karakterin çevresinde şekillenen ama eşcinsellerin spesifik sorunları yerine daha evrensel değerleri konu etmeyi amaçlayan avrupa ve güney amerika sinemasındaki yeni bir dalgayı temsil eden bir film. yapmanız gereken sadece ainouz'un şiirsel anlatımına kendinizi kaptırmanız.
  • sudan çıkmış balığın öyküsü. bu öyküde yönetmen vermek istediğini verip seyircinin kafasında oluşabilirliği yüksek sorulara yanıt vermekten epey kaçınmış. takdir ettiğim bir yönelim olsa da kimi ayrıntılar üzerindeki yoğunlaşmalarla insana yer yer neden sorusunu sordurmuyor değil yine de her şeyiyle kendini kabul ettiren bir öykü. hangi sebeple olursa olsun bir yeri terketmek, ardında birilerini bırakmak, gittiğin yerde var olamamak ama var olamamışlığında hayata devam etmek... film bitince uzun bir yolculuğa çıkmış gibi oluyor insan. bir de izmirden ankaraya düştüğüm üniversite yıllarıma selam olsun.

    --- spoiler ---

    +okyanusta bir gün kaybolsam ne yapardın?
    -hadi ama. sen aquamansin. aquaman yuvasında nasıl kaybolur?
    +ya bir köpekbalığı saldırırsa?
    -sihirli güçlerinle onu kontrol edersin. o da yoluna gider.
    +ya güçlerim tükenirse?
    -o zaman ben de suya atlar ve seni kurtarırım.

    diyaloğuyla başlayan ve aslında biten nereden nereye bir film.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    “aquaman’den speed racer’a :
    sana, hayatta olduğumu
    söylemek için yazıyorum.
    eve yeni döndüm.
    burada, bu sualtı şehrinde,
    her şey daha anlamlı geliyor.
    kendimi huzurlu hissetmek
    için suda saklanmak zorunda değilim,
    ya da özgür hissetmek için
    dalmak zorunda değilim.
    ve ne zaman biri bana dışarıda
    nasıl olduğunu sorsa,
    onlara bir çocuktan bahsediyorum
    cesur olduğuna inanmayan, ama
    benim gördüğüm en cesur adam olan.
    herkesin güçlü olduğu
    yerde, sıska.
    herkesin erkeksi
    olduğu yerde, tiz sesli.
    herkesin sağlam
    bastığı yerde, küçük ayaklı.
    ve onlara bu oğlanın benim
    kardeşim olduğunu söylüyorum.
    kabullenecek kadar yürekli olduğum
    zamanlarda, onun ben olduğunu.
    bir şeylerden ne kadar çok
    korktuğumu.
    çünkü korku ve cesaretin iki
    çeşidi vardır, speed:
    benimki hiçbir şey tehlikeli
    değilmiş gibi davranmak.
    seninki ise, bu koca okyanusta
    her şeyin tehlikeli olduğunu
    bilmek.”
    --- spoiler ---

    (bkz: karim ainouz)
hesabın var mı? giriş yap