rafael sadi

• tanımadığım, etmediğim, ama biryerde rastlasam elini öpeceğim, saygıdeğer bir insandır:
  
  (bkz: rafael turk mu turkiyeli mi/@gxl)
• http://w9.gazetevatan.com/…niltiyor/269030/9/manset
• (bkz: #17184927)
• türk antipatisi olan, t.c. kimliği taşıyan israil fanatiği gg sebebiyle tam tanımlayamayacağım sözde gazeteci. az önce ntv'de 31 mayıs 2010 gazze'ye yardım konvoyu saldırısı ile ilgili gazze'ye giden yardım gemilerinin tamamındaki insanların terörist olduğunu, hiç bir şekilde yardımla alakası olmadığı belirtmiş ve israil'in sonuna kadar saldırısında haklı olduğunu söylemiştir. akabininde türkiye devleti'nin israil'e karşı yanlış bir tavır aldığını da saçmalayıp konuşmasını bitirmiştir. kendi karasularının millerce uzağındaki gemiye saldır, silahsız insanları öldür daha sonra onları resmen kaçır. yaralısıyla ölüsüyle kimseye bir bilgi verme, ondan sonra tepki gelince "vay efendim nasıl tepki verirsiniz". yok canım tepki vermeyelim, senden ve senin terörist devletinden özür dileyelim milletçe hatta birde dönüp sana verelim istersen. ntv'ye de kızıyorum böyle provakatörleri yayına alıp insanın sinirlerini bozuyorlar. son olarak da şunu söylüyorum: önce insan olmak lazım sonra gazeteci, siyasetçi v.b.. dini, dili, ırkı ne olursa olsun 31 mayıs 2010 gazze'ye yardım konvoyu saldırısında ölen silahsız sivil insanlar var.
  
  bunun kendi israil sempatizanı görüşlerini yayınladığı facebook sayfasına buradan bakıp nasıl biri olduğu konusunda kendinizde fikir edinebilirsiniz.
• teketek programinda cok acaip seyler soylemekte su anda
• israil'in hatalarını israil'de yaşayan bazılarından daha körü körüne savunan birisi görünümü vermektedir. türkiye'de yaşayan yahudiler'in yerinde olsam bu adamdan daha aklı selim bir cemaat mensubunun görüş bildirmesini sağlamaya çalışırdım ya da bu adamın görüşleri kesinlikle bizim görüşlerimizi bağlamamaktadır şeklinde açıklama yapardım.
• israil kara propagandasının türkiye sözcüsü.
  başbakan recep tayyip erdoğan'ın okul ve mahalle arkadaşı.
  
  31 mayıs 2010 gazze'ye yardım konvoyu saldırısı sonrasında israil tarafından gözaltına alınan türk vatandaşlarına türkçe olarak "burada durmayın, evrakları imzalayın gidin, yoksa israil'deki hapishane koşulları şöyledir böyledir..." gibisinden telkinler, psikolojik baskılar yapıldığı açıklanmıştı türkiye'ye ilk dönenler tarafından.
  
  geri dönen yolcular bu telkinleri, göz korkutmaları türkçe işitmekten şaşkınlıklarını belirtiyor ve yaşananlara anlam veremediklerini ifade ediyorlardı.
  
  az evvel rafael sadi habertürk canlı yayınında israil'deki türkiyeliler birliği olarak gözaltına alınanlarla türkçe iletişim kurduklarından bahsetti.
  
  bu açıklamadan sonra tüm parçaların yerine oturduğunu düşünüyorum.
  
  rafael sadi ve zihniyeti, israil devletinin işlediği bütün insanlık suçlarının sonuna kadar arkasında durmasıyla israil'deki türkiyeliler birliği yerine israil'deki siyonistler birliği sözcülüğünü yapsa sanırım hiç yadırgatıcı olmazdı. uluslararası sularda korsanlığı savunmanın başka bir izahatını bulamıyorum zira.
• israil ordusu mensubu bir arkadastır.
  hala ve hala medya tarafından konusturulması ise ilginctir.
  adam acık ve secik bicimde tarafını, görüsünü, ölenlerin filistin sempatizmanı olmasını "neden" gösterebilecek kadar gözükara ve "gercek" vatanına sadık bir insandır.
  http://www.timeturk.com/…asp?kat=1306&page_number=2
• gemide yer alan bir muhabir, bu adamın ne olduğunu bir kez daha ortaya cıkmıstır:
  
  büyükelçilik tarafından gönderildiği söylenen şahısların ağızlarından laf almaya çalıştığını belirten kürşat bayhan, "sonra öğrendik ki bunlar büyükelçilikler tarafından yönlendirilen insanlar değildi. bazıları, bazı arkadaşları bazı konularda ve türkiye'nin tavrı konusunda eleştirdiler. israil'den erken ayrılmalarını sağlayacak belgelerin varlığından bile haberdar etmediler. insanlar sorarak öğrendi." şeklinde konuştu.
• twitter'a "gazeteci falan değil bu adam, mossad ajanı" yazan ahmet hakan, akabinde rafael dayıyı tarafsız bölgeye konuk ederek "evet sayın sadi, bir gazeteci olarak siz nasıl yorumluyorsunuz bütün olanları" tadında sorular sorarak apışmamızı sağlamıştır. naporsun sen be ahmet kuzum?