• kibridir.

    kibir ki kör eder adamı, duvarlara toslatır.

    .
  • paradır. paranın dinden geleceğine inandığı için dinden bahseder, din onun zaafı değildir.
    bir de sümeyye olduğunu düşünüyorum.
  • kendi varlığıdır. varlığını, kimsenin varlığına armağan etmez.
  • yoktur. ne zaman zayıf bir yanı ortaya çıksa hemen ondan vazgeçer, kötüler. zaaf değerleri olan insanlara özgüdür.
  • boyunun uzunluğu değil elinin uzunluğu.

    (bkz: uzun adam)
  • "en büyük zaafım iyi niyetim"

    (bkz: gülmek için ağzını kullanmamak)
  • egosudur. sürekli tatmin olmak istemesidir. bu uğurda kendi gemisini yüzdürmek adına tayfalarının kalibresini sürekli küçültmek istemesi de bu yüzdendir. tayfadan kastım başta bakanlar olmak üzere milletvekilleridir. yahu "kasedin montaj olduğunu hissettim" diyebilen bir matematik öğretmeni bu ülkede teknoloji bakanıdır ey sözlükçüler. oturduğun koltuğa bak, ettiğin lafa bak. bbc'ye, routers'e gönder,kesmezse massachusetts teknoloji enstitüsü'ne gönder. bunları yapmaman bile senin için bu savaşta bir handikaptır. ortalığın anasını ağlatıp yine de mağdurum diyen insan kimse kusura bakmasın ama hakikaten iftiraya maruz kalınca neler yapabilir hayal edin. en azından iki gün sonra eline 50 senelik gazete küpürü alıp miting yapmaz. eğitimde,sağlıkta,içişlerindeki koltuklara ve icraatlara bakın, günden güne bir kalibrasyon ayarı var usta(!) kaptan tarafından. işte bu kalibrasyon ayarı giderek kendisini hiç inmeyeceğini zannettiği o zirvede tamamen yalnız bırakmaktadır. ancak koltuğun ne kadar sallandığını ve düşünce ne kadar ses çıkacağını yeni yeni anlamaya başladığından odtü'deki protestocular için solcu, ateist yaftasını yapıştırmakta; inanan ve sola sempati beslemeyen her insandan oy dilenmektedir.
    hiç kusura bakmasın ama artık en stratejik hatasını yapmış durumdadır. bu da tüm hükümetçe kendileri için bu karanlık tünelden birliktelikle çıkabileceklerine olan inançlarının olmadığını göstermeleridir. kimse hiçbir bakanın icraatına bakmıyor, çünkü hiçbir şey yok artık. ben olsaydım en akıllı adamları seçer, her bakanlık ile ilgili konularda en aklı selim şekilde konuşturarak halka güven aşılardım.
    kıssadan hisse yapmak gerekirse ak parti çatısı altındaki her koltuk mikro şekilde montajları savunup paralel yapılanmadan şikayet ediyorlar. başka icraatlar yapacak, yapamayacak olsalar dahi kuracak cümleleri yok. cemaatin işgal ettiği koltuklarından olan savcıların yerine gelen bir savcı bile geçen günlerdeki hatasıyla hükümetteki yıpranmışlığı açığa çıkarmıştır. bilmeyenler için açıklayalım da tam olsun. manisa'da bir üniversite öğrencisini arayan kahraman(!) polislerimizden biri kızın çantasında "hırsız var!.." yazan bir bez bulur ve savcılığa bildirir. savcı ise başbakana hakaretten kızı yakalar. hiçbir ismin yazılı olmadığı iki kelimelik bir bez ya da kağıt parçası dahi bu korkak tayfaları ürkütmeye yetiyor ve böylece iddia makamının ta kendisi hırsızın adresini ele veriyor.
    artık insanlar korkmadan hırsız var diyebiliyor, korkanlar ise zamanında korkmadan çalanlar. tekrar ediyorum en büyük hata bir ustanın hegamonyasını kurarken etrafına emir kulları seçerek,böylece yalnızlığa bürünerek hırsız da uğursuz da olsa akıl irfan sahibi, en önemlisi de güçlü görünen modelleri etrafından uzaklaştırmasıdır.
  • egosudur. en ufak meselede bile (bkz: gezi parkı) geri adım atmayı bilmemesi ve öğrenmek de istememesidir.

    sezar bile olsan sıkışınca geri adım atmayı, ayağını yorganına göre uzatmayı bileceksin yahu.
hesabın var mı? giriş yap