35190 entry daha
  • büyük hırsları olan bir siyasetçi.

    hala ısrarla "türkiye'mizde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak demiştik!" diyor. aslında birçok yanlışından bahsedebiliriz ama en büyük yanlışı kuşkusuz dizginleyemediği egosu ile hareket etmesi. "ben farklıyım." demek için önce "yeni türkiye" projesini başlattı şimdi hala "eskisi gibi değiliz!" diyerek geçmişte kaç tane lider, siyasetçi varsa hepsine giydiriyor.

    eğitim çok mükemmel olmasa bile bir sistemi vardı önceden mesela. bunu değiştirdi. sırf "benim dönemimde farklı olacak." diye. birçok yere kalitesiz üniversite açıp ülkedeki seviyeyi düşürdü. sınav sistemleri bilmem kaç kez değişti. deneme yanılma yoluyla eğitim sistemi mi belirlenir?

    asker ülkenin koruyucusu, kollayıcısıydı. fetö içeriye sızmıştı ama cirit atamıyordu. sonuç ne oldu? cirit atmaya başladı. "askeri vesayeti bitiyoruz." diye elini kaldırıp bağırırken aslında türk ordusunu bitirmeye çalıştığını bilmiyordu. ama geçmiştekiler gibi olamazdı o. ordu millet olan bir ulusta askeri vesayeti bitirmek için orduya yapılan operasyonlara "savcı" sıfatıyla katıldı. sonuç olarak bir temmuz gecesi vatan hainlerinin elinden kurtulmasını sağlayan yine türk ordusu oldu. türk ordusunun şerefli subayları cumhurbaşkanını yem etmedi. şimdi yine ordunun işine pek karışmıyor şükürler olsun ki.

    ekonomik anlamda "her şeyi ben bilirim." diye çıktı, lükse düşkün olduğu için etrafa bina, avm, köprü dikti. ülkenin her yeri sadece beton anlamında gelişti. ama zengin bir ülke olmadığımız için bir yere kadar gitti bu. şimdi ekonomi çöktü. üretim için kara kara düşünüyoruz. eski türkiye değiliz diyordu, arar olduk. hala aynı şeyi söylüyor. katar'dan gelecek 15 milyar doların ülkenin son şansı olması büyük bir çaresizlik. umarım o parayı düzgün kullanacak.

    diğer yandan kurumlarda yapılan saçmalıklara falan hiç girmeyeceğim. şunlar bir ülkenin kötü olması için yeterli. eğitim kötü, ordu zora sokulmuş, ekonomi çökmüş. daha ne olsun?

    yine de 2015 yazından beri abd'ye karşı olduğunu görmek mümkün. eğitim hariç şu yaptığı hataları düzeltmeye çalışan bir görüntü çiziyor. maalesef son seçimde yine kazandı. bizim de yapmamız gereken doğru kararlarının arkasında durup görev süresini tamamlamasını beklemek, gerekirse türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı sıfatındaki kişiyi canımızla muhafaza etmektir.
  • yalnız kişi.

    16 temmuz 2016 sabahında yanında sadece devletin temel taşları kalmıştı. keza kendisi için sokağa çıkan halk hariç mücadele eden sadece türk ordusu, istihbaratı olmuştu. arka planda ergenekon ve balyoz'dan yargılanan kişilerin de kendisine çok destek çıktığını gördük ve fetö darbesi atlatıldı. akabinde fetöcülerin kafasına çöküldü.

    o günden sonra türkiye'nin dış politikası çok iyi yönetildi. içte saçma sapan şeyler olsa bile dışarıda inanılmaz bir diplomasi gördük. türkiye sadece çıkarlarını koruyacak adımlar attı. bölgesel adımlar attı. erdoğan da bu adımları destekledi/desteklemek zorunda kaldı. hatta bir ara esad için "siyasetin kapıları sonuna kadar açık" dedi, esad'ın burun kıvırması sonucunda yeniden "terörist" dedi ve türkiye'nin afrin'e operasyonu başladı. böylece esad ve iran'ın nasıl pişman olduğunu birlik göndermeye çalıştıklarında görmüştük.

    erdoğan'ın geçmiş politikalarını izlerseniz 2016 yazından sonra yapılan şeyleri yapamayacak kişi olduğunu görürsünüz. politikada zeki birisi ama dış politikada öyle kurtlar var ki, içerideki halkla eş değer değil. bu yüzden dışarıda hiçbir zaman bunları yapabilecek bir insan değil.

    türkiye dış politikada gururlandıran adımlar attı, takip edenler olarak çok gururlandık.

    sonra işler değişti.

    türkiye'nin dış politikası iyi yola girdiği için ekonomik saldırı başta olmak üzere saldırılar başladı. siyasi olarak da ciddi anlamda üstümüze geldiler. yani iç politikaya el atmaya çalıştılar. tabi burada yapılması gereken dik durmaktı. peki yapabildi mi? cevabı biliyorsunuz.

    yapamadığı yetmiyormuş gibi ismet inönü'ye de alakasız, gereksiz sözler savurdu. brunson'ı elinde tutamayarak ülkeyi rezil etti. andımız olayındaysa hiç beklemediği bir şeyle karşılaştı. kendisi direkt diyemese bile etrafındakiler "yönetime müdahale edildi, danıştay hükümet gibi davrandı" gibisinden konuşmaya başladı. bu olaydan sonra karşılıklı olarak tüm bağlar koptu. kendisi yönetimine müdahale edildiğini düşünürken, temel taşların gücü de ortaya çıkmış oldu.

    kasımda iran'a ambargo uygulanacak, s-400 gelmek üzere, idlib meselesi var, fırat'ın doğusu var ve tayyip yeniden abd ile anlaşmaya çalışıyor. bu durumda ülkenin temel taşları da çekildi arkasından. bahçeli'ye temel bir taş demek istemiyorum, hiç içimden gelmiyor ama kendisinin yönetildiğini düşünüyorum. "doğu perinçek ile erdoğan arasında kalsak çekinmeden erdoğan'ı seçeriz!" sözü bir anda söylenmedi. birilerine söylendi. keza biliyorsunuz ki perinçek'in oy yüzdesi %0,2 ortada seçecek bir şey yok.

    temel taşlar da çekilince kimse kalmadı etrafında. 15 temmuz'da susup pusan, darbe olsa en büyük fetöcü olacak insanların hepsini biliyor tayyip. etrafındaki herkesin gerçek yüzünü biliyor. bu yüzden kimseye de güvenmiyor. herkesten şüphe ediyor. bu yüzden şimdi ciddi anlamda yalnız.

    kasımda olacaklar çok belirleyici olacaktır. türkiye'nin geleceği için özellikle. abd, iran'a olacak ambargoya katılmamız için saldıracak bize yine ekonomik olarak. dolar yine fırlayacak. umarım o zaman ciddi ve dik durabilir.
  • emperyalizme diz çökerek bir şey kazanılamayacağını kanıtlamış olan kimse.

    ne istediler de vermedik dedin, türkiye'yi 15 temmuz 2016'da işgal etmeye kalktılar. bizzat senin canına kast ettiler, ülkenin ordusu seni muhafaza etti. ordu içine girmiş teröristlere karşı savundu. keza milleti söylemiyorum bile. seni sevmeyenler bile çıktılar sokağa olayı kişiselleştirmene rağmen.

    o gün gördün ki bunlara ne verirsen ver bunların planları var ve senin onlara bir şey vermen, diz çökmen, boğun eğmen onlar için önemsiz. türkiye'nin geleceğini düşünenlerin yanında saf tuttun, çok da güzel mücadele ettik. önce bölgesel dünya savaşı sayılan savaşa girip dünyanın en tehlikeli, en azılı terör örgütünü el-bab'ta ezdik. amerika birleşik devletleri'nin koridorunun önünü kestik ve suriye'de savaşın aleyhimize bitmesini engelleyip savaşı uzattık. sonraki adım elbette ekonomiyi muhafaza edip pkk bölgelerine saldırıda bulunmaktı. bu da çok güzel işledi. ekonomiyi bir yere kadar muhafaza edip afrin'e operasyon yapıldı.

    gelgelelim papaz olayından sonra yine yanlış politika izlemeye başladın.

    bak içeride ne yaparsan yap, bu düzeltilir ama dışarıda yapacağın bir hamleyi düzeltmek için yıllarca çabalamamız gerekiyor. daha bugün kendin golan tepeleri'ni konuştun. 2011'de suriye'de hata yapmasaydın 2019'da abd golan tepeleri'ni israil toprağı olarak tanıyabilecek miydi? aradan 8 yıl geçmiş ama yaptığın bir yanlışı hala kullanıyorlar. dışarıda hamle yapmak kadar yapmamak da bedel ödetiyor. birazcık geç kalmak bile canımızı okuyor.

    suriye'de 2016-2018 arası yürüttüğümüz politika sonrası 12 aralık 2018'de çıktın "operasyon yapacağız" dedin. kim ne diyebildi? rusya ve iran ne kadar istemese bile sustu. amerika birleşik devletleri baskı yapıp baskıya dönüş alamayınca bu sefer çekilme bahanesini getirdi ortaya. eğer bizi durdurabilecekleri kesin olsa, diş geçirebilecek olsalar çekilme bahanesini uydururlar mı?

    bakın çekilmeyecekler demiyorum, çekilecekler ama bu sefer avrupalı devletleri çekiyorlar suriye'ye. abd askeri çekiliyor alman askeri geliyor. abd sözünü tutup çekildi olacak sonra.

    bunu göre göre çekilme açıklamasını ciddiye aldın. kendi sözünü yedin. 3 ay geçti o sözün üstüne. sonuç? 2016-2018 arasında yakaladığımız saygınlık bir anda yok oldu. rusya, iran ve esad sürekli idlib'i vuruyor. çatışmazlık bölgesi diye putin ile birlikte belirlediğiniz yerleri putin'in emriyle göklerden vuruyorlar. sen miting miting gezerken idlib'teki olayı hulusi akar düzeltmeye çalışıyor.

    fırat'ın doğusu için ekonomik yaptırım tehdidinde bulunulduğu, siyasi baskının ta o zaman geldiği belli. bunlar seçime kadar olmasın dedin, sonuç? bak bugün dolar fırladı. sen "ne istiyorsunuz vereyim, ne istiyorsunuz yapayım, neyi istemiyorsunuz yapmayayım" diyince durmuyorlar.

    emperyalizm ile diz çökerek mücadele edemezsin, onların istediğini yaparak mücadele edemezsin. ayakta mücadele edersin, kan dökerek mücadele edersin, savaşarak, canını ortaya koyarak mücadele edersin. masada şartları sen değil emperyalist ülkeler belirliyorsa kaybetmişsindir. masaya da kazanan olarak gitmek istiyorsan savaşacaksın, kazanan taraf olacaksın. öyle "ekonomi çöker, seçilemem" diye düşünerek savaştan kaçarsan mücadele edemezsin emperyalizm ile.

    daha 2 gün önce tel abyad'a tır tır silah gönderdiler. 207 tır olduğu konuşuldu. tel abyad ile akçakale arasında kaç km var? soruyu değiştireyim km var mı? kendin çıkıp "çok fazla silah gönderiyorlar." diyorsun. neden silah gönderiyorlar? sadece kurmak istedikleri terör ordusu için mi yoksa bizi veya iran'ı karıştırıp, karışıklığı hızlandırmak için silahları anında ülke içindeki hainlere vermek için mi yolluyorlar? bunu görüyorsun, görmene rağmen 3 aydır neyi bekliyorsun? var mı beka sorunu? var. 500 kilometre sınırını ele geçirmişler, sınır ötesine 200 binden fazla kişiyi tam teçhizatlı donatacak kadar silah göndermişler. sen ne yapıyorsun? miting yapıyorsun. beka sorununu oya bağlıyorsun. anlatsana halka gerçek beka sorununu, "sınırımızın ötesinde terör ordusu oluştu, ellerinde anormal derecede silah var. nereye gideceği belli değil." diye, sonra operasyon bekleyen halka yapacağın bir açıklama olmadığı için bay kemal'e taktın, chp'ye taktın, akşener'i fetöcü göstermek için hapis naraları atıyorsun.

    bir de eklemek gerekiyor ki terör örgütü pkk suriye'deki ilerleyişini bitirdi. baghuz'un alınması sonrası fırat'ın doğusu tamamen pkk eline geçti. öyle bekleyecekler mi? adım adım geliyorlar, görmüyor musun? bence sen her şeyi görüyorsun, her şeyi biliyorsun ama bazı şeyleri yapabilecek kadar cesarete sahip değilsin.

    buraya da yazdım, 20-21 mart operasyon yapmak zorundaydık. mecburduk. bugün 22 mart, başladılar dolardan. iran'a yaptırımlar genişletileceği zaman bakalım nasıl ayakta duracağız.

    sen fırat'ın doğusuna girsen de girmesen de türkiye'yi ekonomik krize sürükleyecekler, sen doğu akdeniz'de israil'in kafasına balyoz indirsen de indirmesen de siyasi baskı yapacaklar. çünkü onlar planlarını suriye'deki duruma göre, doğu akdeniz doğal gazına göre yapmadı. onların planları seninle yaşıt.

    son konuşmalarındaki satır araları gösteriyor ki türkiye'nin bağımsızlık mücadelesine girdiğini biliyorsun. vakit de yok, kalmadı. 12 aralık 2018'den beri bekliyoruz, her gün başka yerden saldırıyorlar. artık bizim saldırmamız gerekiyor. fırat'ın doğusu ilk mücadele alanı olmalı.

    bu sıralar ekşi sözlük'ü çok okutuyorsun, umarım ulaştırırlar sana bunu. keza danışmanların pek bir işe yaramıyor, belli.
  • lanet kişi.

    500 kilometre sınırımızda pkk var, doğu akdeniz'de savaş yaklaşıyor. türk ordusundan harekât bekliyoruz. bölücü terör örgütlerini bir an önce sınırımızdan atmamız gerektiğini konuşuyoruz. devletin hakkı çalınmasın diye doğu akdeniz üstüne elimizden geleni yapıyoruz. önümüzde çok ciddi bir süreç var.

    olan şey: sayın cumhurbaşkanımızın partisinin seçim için iptal başvurusunda bulunması.

    hadi oyların sayılması yasal hak dedik, karışıklığı ortadan kaldıracak dedik, bütün kaotik ortamı bitirecek dedik, ne yapmaya çalışıyorsunuz?

    hadi il seçim kurulu bu başvuruyu reddetti de bu başvuruyu nasıl yaptırıyorsunuz?

    31 mart'tan bugüne polisimiz gezi parkı etrafında güvenlik önlemi alıyor ki bir sorun olmasın, provokatif olaylarla karşılaşmayalım. vatandaş sürekli soğukkanlı davranmaya çalışıyor, ülkenin ordusu şu işe yaramaz karışıklığı bitirseniz operasyona başlayacak. siz ne yapıyorsunuz? bütün türkiye, bütün kurumlar bu seçimin en ufak hasarla geçmesini isterken siz ne yapıyorsunuz?

    lafa gelince "beka sorunu, dış mihraklar, ülkemize saldırı" madem böyle bir şey var kaybettiğin seçimi bu kadar uzatıp çekmenin mantığı ne? itiraz ettiniz, oylar sayıldı. yapılması gereken mevlüt uysal'ın bizzat ekrem imamoğlu ile el sıkışması, sarılması, tebrik etmesi. senin de açıklama yapıp başarılar dilemen. olması gereken şey bu.

    hadi diyelim bu nezaket gösterilmedi. adamın mazbatası nerede? itiraza itiraz gerekli bir şey mi?

    zaten ülkede muhalifler her okuduğuna inanır hale gelmiş, kin siyasetinden bıkmışken sokağa çıksalar nasıl durdulacaklar? suriye sınırımızın ötesinde tırlarca silah varken başımıza alacağımız belanın sonucu belli mi? halk sokağa inerse nasıl çekeceğiz sokaktan? al gezi parkı ortada. halk olayı olarak başlamış, sonra kimlerin kimlerin istihbarat teşkilatları girmiş olayın içine. bu sefer de böyle başlarsa kitle yönetilmeye başlanırsa halk "erken seçim olmadan çekilmiyoruz" derse ne yapacaksın? ahmet davutoğlu ve abdullah gül'e "erkenden gelin ülkenin başına geçin, geç kaldınız" demediğin kaldı bir. sonra akp'li seçmen de epey gergin. sokağa çıkan muhalife karşı "vatan, millet, sakarya" diye konuşup sokağa çıkanlar olursa onlar nasıl durdurulacaklar? ne amaçlıyorsunuz?

    türkiye'yi düşünmek bu değil. ortada açık açık beka sorunu var fırat'ın doğusu yüzünden. buna bir yaptırım uygulanmadığı gibi fırat'ın doğusunda bekleyen vatansız teröristlerin ekmeğine yağ sürülüyor. doğu akdeniz'de hakkımızı çalmak isteyenlere vakit kazandırılıyor.

    yapılması gereken şey en geç yarın imamoğlu'na mazbatası verilip ordunun desteklenmesi.

    hele hele böyle "iptal" başvurularından uzak durulması gerekiyor.

    ne güzel dış politikada bir operasyon ile birçok devleti türkiye'ye mecbur etmek varken onlara alan açıyoruz.

    akp'den "istanbul için değildi" diye bir açıklama geldi ama pek samimi değil. bu seçim işi çok uzadı. acilen bitirilmeli.
  • modern vahdettin gibi.

    türkiye'nin aylar önce fırat'ın doğusuna girmesi ve temizleyip doğu akdeniz'de ağırlık koyması gerekiyordu.

    fırat'ın doğusundaki silahlar her geçen gün tehdit oluyor bizim için. hadi fırat'ın doğusundan saldırıyı geçelim, en ufak sarsıntıda oradan silah geçirmeyi deneyecekler türkiye'ye.

    abd'nin silah dağıtma politikası bir tarafa değildir. mesela bir ülkede iç savaş çıkaracaksa önce o ülkeyi ciddi anlamda ikiye böler. sonra ülkenin ordu güçlerine karşı böldüğü taraflardan birisini kışkırtır. ordu ile millet arasında olaylar çıkarır ve ordu güçlerini sınırlardan çektiği anda orduya karşı kışkırttığı kesime silahları vermeye başlar. adını "devrim" koyar. silahlı çatışmalar başladığı anda savunmasız kalan, ordu tarafındaki kesim silah beklediği için onlara da silah verirler. silahı verip savaştırırlar böylece istedikleri o istikrarsızlık ortamı oluşmuş olur.

    fırat'ın doğusundaki silahlar bu yüzdendir ki türkiye'ye çok büyük tehdittir.

    bir diğer yandan hava savunma sistemleri fırat'ın doğusuna taşınırsa (israil'in ırak'a hava savunma sistemleri taşıdığı konuşuluyordu, buradan fırat'ın doğusuna geçmesi muhtemel hazırlıkları elbette yapılıyordur) türkiye'nin operasyon şansı çok kısıtlanacak.

    fırat'ın doğusu bu haldeyken doğu akdeniz'de mısır bile almanya'dan savaş gemisi satın almaya başladı. zaten israil tarafını söylemiyorum, yunanistan'ın ege'de kaşındığı da ortada. abd de yunanistan'a üs kuracak. her taraftan sarılıyoruz. libya'da desteklediğimiz tarafa darbe üstüne darbe indiriyorlar. son olarak sudan'da aylardır olan protestolar darbeye doğru hızla gidiyor. sudan'da da kaybediyoruz.

    dış politika tamamen çökerken, yine 2015'e doğru hızla ilerlerken cumhurbaşkanımız yapılması gereken "fırat'ın doğusu" harekâtını yapmak yerine oy saydırma derdine düştü. ankara'da şu an oturmuş "benim saltanatım ilerlesin de ne olursa olsun" mantığı güdüyor.

    çok benzer.
  • sonunda söylenmesi gerekenleri söylemiş olan cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanımız.

    umarım yapılması gerekenleri de yapacaktır.

    #88407248 şurada yazmıştım:

    "...yani türkiye'nin önünde 'milli hükümet' vardır.

    önümüzdeki günlerde türkiye fırat'ın doğusuna operasyon yapacak, ekonomisi çökecek ve operasyon sonrası yiyeceği ambargolarla birlikte içe kapanacak, devletçi bir ekonomi modeli benimseyecektir.

    işte bu buhranlı havada medya gücünü arkasına alarak, büyük bir 'umutla' gelecek olan gül'ün amacı türkiye'nin iktidarını ele geçirmektir..."

    erdoğan'ın bugünkü açıklamaları:

    "ülkemizin önünde 4,5 yıllık kesintisiz bir icraat dönemi bulunuyor.

    seçim tartışmalarını geride bırakarak, ekonomi ve güvenlik başta olmak üzere asıl gündemimize odaklanmamız şarttır.

    dönem, musafahalaşma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi perçinleme dönemidir.

    gayemiz, milletimizin refahını artırmak, güvenlik ve özgürlük dengesini koruyarak devletimizin bekasına yönelik tehditleri bertaraf ederek, türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmaktır.

    terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürürken, inşallah ülkemizin ihtiyacı olan yapısal reformları da hayata geçirmeye devam edeceğiz.

    gücümüzü milletten alarak, daima ortak akla, ortak vicdana, milletimizi bir araya getiren ortak değerlere vurgu yapacak; kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden siyaset yelpazesindeki herkesle türkiye ortak paydasında buluşmanın mücadelesini vereceğiz.

    2023 türkiye’sini inşa edecek olan yine milletimizin bizatihi kendisidir.

    ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde, siyasi görüş ayrılıklarımızı bir tarafa koyarak, 82 milyon hep birlikte türkiye ittifakı olarak hareket etmeliyiz."

    erdoğan'dan beklenmeyecek şekilde "...siyaset yelpazesindeki herkesle türkiye ortak paydasında buluşmanın mücadelesini vereceğiz." diye cümle kuruyor. bunun sebebi belli. şimdilerde "türkiye ittifakı" olarak konuşulan şey büyük ihtimalle 2023'te "milli hükümet" olarak anılacaktır.

    akp önümüzdeki ayda kurulacak partiyle birlikte dağılacaktır. erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı hariç hiçbir şeyi kalmayacağını entryde de belirtmiştim günler önce. erdoğan ülkeyi 2023'e kadar götürüp, milli hükümete zemin hazırlayıp bırakacak. yani erdoğan'ın bu açıklamaları 2023'e yatırım değil çünkü erdoğan'ın gücü çoktan kırıldı. bireysel veya partisel gücü yok. devletsel gücü var. gözüktüğü üzere seçimlerde de bunun hiçbir önemi yok. türkiye seçimlerde hukuk devleti olduğunu kanıtladı. biraz geç oldu ama kanıtladı. yani erdoğan'ın diğer seçimlerde halktan uzaklaşmış hali, partisiz hali seçime girerse sadece yeni kurulacak partiden %1-2 oy bölmek için girer. bu yüzden itibarını da düşünerek "amacım türkiye'yi 2023'e getirmekti, sağlık sorunları..." diyip çekilecektir.

    esas soru şu: milli hükümetin adayı kim olacak?

    bu durumu türk medyasından takip edebiliriz. kim bir anda parlatılıyorsa, halkın gözünün önüne getiriliyorsa o kişi hazırlanıyor demektir. vakit kaybedilmeden başlanacaktır bunlara. belki de başlanmıştır, biz fark edememişizdir.
  • siyasi hayatının devlet bahçeli veya muharrem ince tarafından bitirileceğini düşündüğüm cumhurbaşkanı.

    duruma göre denkleme sürpriz bir isim girecektir.

    chp'nin küreselcilerle iş yapacağı kılıçdaroğlu'nun ağzından "dostlarımız" kelimesi çıktığı an kesinleşti ve o günden beri siyaset çok hareketli. önce muharrem ince'nin tavrı kesinleşti ardından iyi parti atağı başladı.

    benim 16 ay önce tahminim 2023 seçimleri için mhp-iyi-chp koalisyonuydu hatta o dönem bu koalisyona "milli mutabakat hükümeti, milli hükümet" gibi isimler vermiştim kendimce geçmişte kullanıldıklarını düşünerek. az da küfür yemedim yazdığım entryler sonrası, hatta sağ olsunlar hayal gücümün çok iyi olduğunu, kitap yazarsam okuyacağını söyleyen iyi niyetli yazarlar oldu.

    chp'nin günden güne değişen politikası sonrası chp'nin bölüneceği de kesinleşti, yapılması gereken de buydu. şimdi durum şu: bahçeli, ince ve akşener eninde sonunda koalisyon kuracak.

    erdoğan'ın akıbetini giriş cümlesinde belirttim. 2023'ü erdoğan'a göre hesaplamak çok büyük vakit kaybı. erdoğan bir seçime daha girmeyecek çünkü.

    eğer akp oyları ali babacan'a akarsa, erdoğan'ın danışıklı olarak milli cepheye karşı çok sağlam bir yanlış yapacağını, bahçeli'nin faturayı keseceğini düşünüyorum. yollar bu şekilde ayrılacak ve akp'ye oy veren muhafazakar milliyetçiler bahçeli'nin tarafında yer alacak. o saatten sonra babacan'ın, gül'ün "mhp kötü, mhp iş yapamaz" cümlelerini de kimse ciddiye almaz. o "mhp'liyim ama bahçeli'ye güvenmediğim için akp'ye oy veriyorum" diyen muhafazakar milliyetçi tarafı çoktan bitti. bahçeli'ye erdoğan'dan daha çok güveniyor bazı akp'liler. özellikle sürekli ortaya atılan "devletin bekası için, islam için akp ile bir olmaktan çekinmedi, elini taşın altına koydu" cümleleri bahçeli'yi başka bir kulvara taşıdı. akp'nin elinden belediye aldı mhp, bakılabilir. erdoğan hem ekonomiyi taşıyamayıp hem de bugün çizdiği portreye ters bir şey yaptığı anda akp ve erdoğan tüm kontrolü kaybedecektir. zaten erdoğan'ın akp konusunda çok çekincesi olduğunu da sanmıyorum. babacan tarafını da "yeni akp" olarak gösterecekler. böylelikle tüm akp oylarının babacan'a gitmesini engelleyecekler. bakınız dikkat ediniz, ekonomi bir afalladı kimin başlığı gündem oldu? ali babacan'ın. bu iş böyle. akp'lileri ve liberalleri çekmeye çalışıyor babacan. savaş daha da kızışacak. mhp oyları kaptırmamak için her şeyi yapacaktır. erdoğan da küreselcilerle yüzleşmek istemiyor, seçim kazanamayacağını da biliyor. her türlü danışıklı hareketin içinde olacaktır.

    gelelim ince meselesine. olur da mhp, akp'nin oylarını toplarsa bu sefer chp'yi bölmek ve muhaliflerden oy almak için ince'nin sağlam bir atakla erdoğan'ın siyasi kariyerini bitireceğini düşünüyorum. ince böylelikle türk siyasetinde değer kazanacak, muhalif kesimden sağlam oy alacak, chp'yi "tam istenilen gibi" bölecektir. oy oranını nereye çeker o saatten sonra bilinmez. ince'nin erdoğan'ın siyasi kariyerini bitirmesi durumunda bahçeli ile nasıl ortak ittifakta buluşurlar bilmiyorum ama göremediğim bir şey olduğuna eminim.

    bu şekilde iki ihtimal var. hangisi gerçekleşir göreceğiz. en kötü senaryo bahçeli'nin rahmetli olması, 2023'e kadar rahmetli olursa işte o zaman bu denklem değişecektir. bu sefer ortaya iki yeni ihtimal çıkacaktır:

    bahçeli'nin rahmetli olması durumunda bir vasiyetle akşener mhp'nin başına geçebilir. bu ihtimalde mhp'nin oyu %25'lere dayanır ama akp dağıldıktan sonra akp'den kaç toplarlar orası meçhul. ince'nin böleceği oy ve %25'ler yetmez. akp'den boşa çıkacak oyu toplamaları gerekiyor. akşener bunu yapabilir mi emin değilim.

    bu yüzden bu ihtimal zayıf. diğer ihtimal oy potansiyeline göre kişi belirlemek. ne demek istiyorum? bahçeli bu denklemde (bahçeli, akşener, ince) nasıl bir seçmen kitlesine hitap ediyor? muhafazakar milliyetçi akp'liye, ülkücüye ve ulusalcıya. bu üçünden oy alabilecek iki kişiden birisi türkiye'de. bahçeli'nin rahmetli olması durumunda yukarıda saydıklarımdan aynı anda oy alacak tek bir kişi kalıyor. o kişi de hulusi akar. nasıl yaparlar nasıl başarırlar bilmiyorum fakat bahçeli'ye bir şey olması durumunda akar'ın mhp'nin başına geçeceğini düşünüyorum.

    babacan'ın da akar karşısında hiç şansı olduğunu sanmıyorum akp'den dağılacak oyları toplama konusunda. ülkücüler zaten bir sorun yaşamıyor akar ile. ulusalcılardan da gözü kör olmayanlar gayet arkasında hulusi paşa'nın.

    bu durumda akar görevini bırakıp mhp'nin başına geçtiği anda "askerliği sattı, milli savunma bakanlığını bıraktı, erdoğan'ın sağ kolu olmak için yaptığı şeylere bak" söylemleri başlayacaktır.

    eğer mhp'nin başına akar geçerse erdoğan'ın siyasi kariyerinin ince'ye kalacağını düşünmüyorum. mevcut koşullarda akar'ın mezarlıkta çekilmiş bir fotoğrafı, mavi ekrana beyaz fontla yazılmış ne olduğu belirsiz bir yazıyla adama iftira üstüne iftira attılar, kimse de "ulan ben facebook gönderisine niye inanıyorum, bu postu paylaşan adam kim?" diye sormadı. çok büyük ön yargı var. uzun zamandır yazıyordum "akar'a gkb olmadan önce bile saldırılıyordu, sebebi ne bunun?" diye. sebebini biliyorum artık. bugüne kadar hep dış politikada satranç oynandığını sanıyordum ama türk siyasetinde 2015'ten bugüne hamle yapmışlar, yakında hepimiz göreceğiz. hem ulus devlet hamle yapmış, öne çıkaracağı kişiyi seçmiş; hem küreselciler hamle yapmış bu kişiyi eli kolu bağlı duruma getirmişler muhalefet karşısında. akar'ın imajı bu hâldeyken ince veya akşener (muhalifleri toplamış iki lider) akar (milliyetçi muhafazakarları, ülkücüleri toplamış lider) ile ittifak yapamaz. bu da küreselcilerin ittifakını iktidara taşır. bu yüzden akar'ın atılan iftiraları çürütmesi, itibarını cahillerin gözünde toparlaması; muhalefetle iş birliği yapabilecek duruma gelmesi için erdoğan'ı siyasetten saf dışı etmesi hariç başka yol yoktur. erdoğan'ı da siyasette saf dışı bırakacağı olay, muhafazakar milliyetçilerin kesinlikle akar tarafında olacağı, erdoğan'ın bile isteye sonunu getireceği bir olay olacaktır.

    işte o zaman tüm türk medyası akar'ın 2015'ten bugüne yaptıklarını yazacak, çizecek. halk tv'de chp'li dursun çiçek "hulusi akar akp'nin atatürkçü kanadı" demişti, bu tip cümleleri eski askerlerden duyacağız. yukarıda "akar'a gkb olmadan önce bile saldırılıyordu, sebebi ne bunun?" sorumun başka hâlini "madem saldırılıyor paşa bu kadar şey yapmasına rağmen neden karşılık vermiyor?" olarak sormuştum. artık bunun cevabını da biliyorum. bunları anlatıp esas meseleler başlayana kadar değerini kaybetmesini istemiyorlar. yaptığı şeyler türk halkına yeri ve zamanı geldiğinde sunulacak diye düşünüyorum. tam rüzgârın yönü değişmişken emekli askerlerin sözleri, erdoğan karşıtlığı ve türkiye lehine yaptıkları üst üste ortaya atılacaktır.

    milli mutabakat hükümetinin adayının da hakan fidan (önümüzdeki dönemde dışişleri bakanlığına çekilirse 2023 için kesin adaydır) veya mansur yavaş olacağını düşünüyorum. küreselciler de babacan veya imamoğlu arasında seçim yapacaktır.

    her şey istenilen şekilde giderse erdoğan'ın huzurlu bir emeklilik yaşayacağını tahmin ediyorum bunların yanında.

    16 ay önce mhp-iyi-chp ittifak yapacak dediğimde, sonra bunu chp küreselcilerle anlaştı bölünecek diye revize ettiğimde bunların hep komplo teorisi olduğunu, gerçekleşme şansının düşük olduğunu, hamleleri görmek isterken delirme ihtimalimin olduğunu söylemiştim. bu yazı da bir komplo teorisi, belki de delirmişimdir, hiç böyle şeyler yaşanmayacaktır.

    ----

    fakat bir şey söylemek istiyorum: eğer olur da haklı çıkarsam milli mutabakat hükümeti -veya başka bir ad olur- tarafında toplanan herkes gerçekten vatanseverdir. bu kişilerin hırsı, çıkarı vatan sevgisinin önüne geçmez. türk çocukları için, türk milleti için bu kişilere güvenmek önemlidir.

    küreselci kanat çok güzel şeyler vadedecektir: güzel bir ekonomi, avrupa'ya vizesiz geçişler, ordu vesayetinin bitmesi...

    bunların hepsi boştur, bunların hepsi geçicidir. güzel bir ekonomi sağlayabilirler mi? tabii ki. sıcak para akışı olacak ülkeye fakat size verilen bu sıcak parayı siz kullanamayacaksınız, size "şartlı olarak" borcu verip dönüşü olmayan yerlere parayı harcamanızı sağlayıp daha da bağımlı hâle getirecekler. ekonomi bir süre iyi olacak, sonra elinizde patlayacak, fakirleşeceksiniz. fakirleştiğiniz zaman sizden sürekli bir şeyler isteyecekler, kurumlarınızı kaybedeceksiniz. avrupa'ya 2 yıl vizesiz seyahat etsen bile 3. yıl yaşayacağın bir krizde senden isteyecekleri ağır tavizler olacak. vesayeti bitiriyorum diye orduyu yine karakollara çekecekler.

    biz bunların hepsini yaşadık. bir daha yaşayacak ne gücümüz var ne sabrımız. bir süre iyi gidecek her şey ama bataklığa tamamen saplanacağız. bu sefer dönüş yapılabileceğini de sanmıyorum.

    halaskargazi ne diyor? "çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar."

    işte ulus devlet bize bunu sunuyor: çalışmayı, yorulmayı, üretmeyi. refahı kimseye muhtaç olmadan oluşturmayı.

    eğer doğru tahmin yapıyorsam, bu yazdıklarım gerçekleşirse; cumhuriyetin yüzüncü yılında şunu oylayacağız:

    1) 2002 akp'sini ülkenin başına getirip birkaç yıl güzel gidişten sonra yavaş yavaş bağımsızlığı kaybetmeyi. (küreselciler - babacan tarafı)
    2) yorularak, çalışarak, üreterek türkiye cumhuriyeti'ni kuruluş temellerine döndürmeyi ve bağımsız bir güç yapmayı. (milli hükümet - sözlükte, diğer platformlarda; medyada "hain" olarak anılacak olan kişilerin oluşturduğu taraf)
  • bir zamanlar "temiz eller operasyonu" ağzından düşmeyen kişi.

    2009 yılında mikrofonu eline aldığı vakit bir konuşmasında, ergenekon davaları sürerken ergenekon davalarını yürüten vatan haini zekeriya öz'e "italya'da temiz eller operasyonu olduğu zaman, italya'yı türkiye'ye örnek gösterenler lütfen şu anda da türkiye'de temiz eller operasyonu'nu yapanlara saygı duysunlar." cümleleriyle selam yollamıştı.

    yıllar yıllar geçti. türkiye'de önce amerikancılar tasfiye edildi, sonra küreselciler tasfiye edildi. bu iki (kendi aralarında) karşıt gücün tasfiye etmeye çalıştığı vatanseverlerse bu süreçten güçlenerek çıktılar.

    bugünse türkiye yavaş yavaş toparlanmaya başladı. suriye'deki pkk'ya yapılacak nihai operasyon neticesinde sınır güvenliği sorunu büyük ölçüde ortadan kalkacak, ırak'ta zaten pkk sorunu ortadan kalktı ve yavaş yavaş abd ile türkiye arasında köprüler tekrardan kurulmaya başlandı. yani türkiye, ergenekon davaları öncesine dönüyor. hem de daha güçlü dönüyor. artık belli başlı klikler olmayacak çünkü tasfiye edildiler. önceki dönemle bugünü karşılaştırdığımızda bir diğer farklılık siyasal islamcılar. o günlerde bunlar yoktu.

    tam da bugünlerde eski bir ergenekon sanığı olan sedat peker'in açıklamaları sonrası, özellikle bugünkü açıklamaları sonrası, artık halktan "temiz eller operasyonu" sesleri yükselmeye başladı.

    reis'in ne düşündüğünü çok merak ediyorum keza kendisi sedat peker'in de yargılandığı ergenekon davalarını temiz eller operasyonu'na benzetmiş, en büyük savunucusu olmuştu. hatta türkiye'nin sonraki dönemleri için bu operasyonların çok önemli olduğunu "biz bugünü düşünmüyoruz, biz torunlarımızın yaşadığı türkiye'yi düşünüyoruz. bu bizim için çok önemli. onlara bizim bırakacağımız türkiye çok önemli, o türkiye tertemiz olmalı, o türkiye pırıl pırıl olmalı." cümleleri ile açıklamış aynı konuşmasında. hak vermemek elde değil, türkiye pırıl pırıl olmalı ve bunun önündeki engeller bir bir temizlenmeli.

    yine aynı konuşmasında "rahat olun, anadolu'da güzel bir söz var: abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. mesele bu. onun için, eğer senin geçmişinden bir sıkıntın yoksa, anından da sıkıntın olmasın. hukuk içinde bu işler evelallah yürümelidir." gibi cümleleri var, geçmişinde sıkıntısı olmayanların korkmaması gerektiğini ama sıkıntısı olanlarınsa dönüp bir düşünmeleri gerektiğini söylemek istemiş sanırım.

    öyle 1 saatlik konuşmasından cımbız cümleler de değil bunlar, 1 dakikalık konuşmasından arka arkaya gelen cümleler. inanmayanlar izleyebilirler. ilginç bir tesadüf.

    bakalım kendisinin tepkisi ne olacak.
23746 entry daha
hesabın var mı? giriş yap