8 entry daha
  • teknik ve bilimde çağlar boyunca geri kalmış olabiliriz. ama dil gücü ve dil yapımızın uygunluğuyla yaşam damarlarımız geniş. dilimiz bir tür parlatıcılı ayna gibi; kıvrak, esnek. bu sayede sözcük hazinesi ingilizceden de geniş şiir ve söylev dili olan farsça kadar derinleşebiliyoruz. dilimizle özellikle sanat, genelde söz sanatlarında geri değiliz. türkiyenin bütün çevre coğrafyası güçlü şiir dilleriyle kaplı: rusça, arapça, farsça, bulgarca, yunanca... ve türkçe de iyi bir şiir dili (bkz: nazım hikmet), edip cansever. ayrıca (bkz: osmanlıca). çaktırmadan sağlam bir alaşım dili, veya üslup dili olan ölü dil osmanlıcayı dünyaya sunduk, hatta ölü müzik, ölemeyen türk sanat müziği de yan armağanı. bunlar aklıma geliverenler, doğruluğunda iddialı değilim, doğru olabilecek argümanlar. (bkz: türkçenin yetersiz bir dil olması/@ibisile)

    yataktan atılma oldubittisini karşılıksız bırakamazdım; ben de şükür-hayır lokmasının yerini tutmaya sütlü nuriye alarak işine gittim. gözleri bulandı, dumanlandı. beni yataktan boşu boşuna atıyor. yalnızken gene uyuyamamış (bu ara uyuyamıyor), bu sefer aşık gibi şiirsel cümleler üretip gece bana postalamış. gene de bana olan ağlama ve ilgisinin artık sevgiden kaynaklanmadığını, beni koynuna yıllardır almadığını, oyuncak olarak elinde tutup kimseye vermediğini düşünür oldum. ve direkt postalayamadı beni, bir odaya aldı, oturduk konuştuk, ağzıma gelenleri tane tane, içine oturabilecek şeyleri sakin sakin söyledim. alkollü intihar girişiminin aslında şımarıklık, kedi götünü görmüş yara zannetmiş hali olduğu; bunu artık bilmesi gerektiği; çocuğun haklarını ruhsal olarak bana devrettiği; sevgisiz, kendisi sevmeyen, beni de sevmemiş bulunan halini; oysa değerli ve parlak, güçlü olduğu; sorumluluk almak istemediği için hayatını bana yamadığı; bu sorumluluk almamayı sürekli bir fedakarlıkla ödemeye kalkıştığı; bu haliyle giderse anasının amından doğmamış kalacağı; ama doğması gerekip kaçınılmaz olduğu, bak benim arkadaşımın yeni doçent olurken doğmayı başardığı vs vs* gibi puntolarla. öyle dilliydim ki. açıkça söylemsem de artık birbirimize dönmemiz halinde eski tas eski hamam olmayacağımızı da. yakın çevresinde hem onun kendisi asmasına hem kısa yoldan beni astırmaya çok goygoy olacağı ama bunları dinlemeyip, eğrisi doğrusu kendimizin birleşme veya ayrılığımıza ilerlemizi, hep canlı olana ve akışa evet demesini, şu gittiği bilgelik derslerini artık daha ciddiye alıp uygulamaya geçmesini.. beni reddedemedi, oturduğumuz yerden kalkıp sarıldı, başını boynuma göğsüme yasladı; kendimize göre gitmemizi satın almışa benziyor. onda en sevdiğim şeylerin başında politikayı da bildiği halde tipik kadın olmaması, insan ve laf anlar tarafıdır. bilin ki tipik kadın kolay kolay laf anlamaz. tek o kendisi bilir. o konuşmamızı daha iyi anımsayabilsem hatta kaydedebilseydim. kendimi buruk hissederek başladığım konuşma bir açılma, manifesto ve şahlanmaya dönüştü. güç dediğimizin top tüfek değil güçlülük yönünde biriktirilebilen bir duygu olduğunu da.. o akreptir, zaten güç burcu, öte yandan amfibik su burcu. ıslaklıktan yani seksten zevk almıyor, sudan kaçınamayacağını özünün su olduğunu, ama zaten akrep olarak soğuk su olması gerekmediğini, ateş suyu özelliği taşıdığını da söyledim. alkol etkisi altında girişim olduğu halde intihar söylemini unutmasına izin vermedim. çocuğu teslim almamdan çok korktu, bana vermiycek misin dedi, 'hayır, o ruhsal bir iddia, çocuk bebek değil ki, sadece üstündeki analık haklarını iyi korumayıp kumar masasında bana devrettin,' dedim. kızımız 4 yıllık ortaokul sırasında yalnızlıktan gevredi gevredi, sonunda güçlendi, genç kız kitapları okumaya tutunup özgüvenini onardı. artık daha iyi ve güçlü, onun geleceğine güvenim arttı, bunları da paylaştım. birlikteliğimiz zaten iyiydi, her anı değerli ve iz bırakan bir serüvendi, ama ayrılarak çocuğa zarar vermeyeceğimizi, vermemenin bize kalmış olduğunu söyledim. ben senin eserinim aslında demesine karşılık ben de onun eseriyim, hele ki kavga ve tartışma bakımından. tartışma üslubum bakımından son zamanlardaki sevgili ve oynaş yazışmalarının etkinliğimin üstüne koyduğunu anlıyorum, ne de olsa işleyen demir ve yürek ışıldar.

    "gelecekten söz eden her kimse namussuzdur, tek geçerli olan güncel olandır. kendi ölümsüzlüğüne değinmek, solucanlara söylev çekmeye benzer." louis-ferdinand celine - voyage au bout de la nuit

    (ilk giri tarihi: 14.3.2018)

    (bkz: konuşmacı), nutuk, saylav
hesabın var mı? giriş yap