• redditte bir subreddit.
    nofap subının ciddiyetsizliğinde sıkılan insanların kurduğu oluşum,şu an yaklaşık 2000 kişi var.
  • 3 haftadır emin adımlarla uyguladığım hede.

    san ki “kim kardashia” bile tavlayabilecek gibi hisediyorum kendimi çok büyülü bir şey.
  • 1 hazirandan beri uyguladığım metot. nofap'e benzediği doğrudur fakat temelde çok büyük farklılıklar var. ayrıca nofap'ten çok daha ağırbaşlı ve köklü bir olay kendisi.

    eğer 10. güne ulaşabilirsem buraya bir edit gelecek.

    edit: 15. güne kadar ulaştım. fakat 15'ten sonra ileri derecede edging yaptım ve 20. güne kadar bu şekilde geçti. bu streak'ten aldığım ders şudur: edging kesinlikle yapmayın. şimdi yeni bir streak içindeyim. birkaç gün sonra gireceğim editte sr terminolojisini inceleyeceğim.
  • aslında bir erkeğin başarabilmesinin en zor olduğu seksüel irade terbiyesinin diğer tüm başarılara esasen en üst düzeyde sınandığı, budistlerin, hinduların, katolik rahiplerin yaşamak ve görmek istedikleri epifani'yi insana verebilir mi? sorusunun cevabının denemeden görülmeyeceği, gün be gün başarı ve ilerlemenin kişiye saygı kazandırdığı bir tür yaşam biçimdir.
    buradaki çabanız, "semen-retention" olarak bahsi geçen ve schopenhauer'dan, nietzsche'ye ve freud'a dek uzanan, arzunun ve isteğin götürdüğü o kötü yolun, artık dur denilerek farklı bir yaşama ulaşma, farklı bir kişiliğinizi bulma yolunda atacağınız bir adımdır.

    peki bunu kim yaptı? kim yapıyor? realist bir sonucu var mıdır?
    sağdan soldan gördüğüm kadarıyla ve biraz baktığım kadarıyla, steve jobs, muhammed ali ve nikola tesla'nın ve daha bir çok tanıdığımız ismin yaptığı söyleniyor. yine verdiğim linkte birçok ünlü insanın konuyla ilgili görüşlerini bulabilirsiniz.

    steve jobs'ın eski kız arkadaşı konuyla ilgili şu sözleri beyan ediyor;
    "our birth control method up to that point was steve’s coitus interruptus, also called the pull-out method, which for him was about his conserving his energy for work,' she wrote. he explained that he didn't want to climax so he could build 'power and wealth by conserving one’s vital energies.”
    yani kısacası pull-out methodu ile steve'in cinsel ilişkide top noktada climax yaşamak istemediği bu yaşam enerjisini gücü ve sağlığı için daha enerjik çalışabilmek için muhafaza ettiğini söylüyor.

    mike tyson'ın da bu konuyla ilgili bir görüşü bulunmakta görsel. hem sex dinazoru olup(garip bir tasvir) hem de bir şampiyon olamazsınız diyor.

    bunu yapanlar arasında 1 yıl boyunca semen-retention yapıp egzemasının geçtiğini iddaa edenler ve bunu fotoğraflar ile belgeleyenler de mevcut.

    tabi kitaplarda da bu konularda yer verilmiş durumda, dünyanın en çok satan kişisel gelişim kitaplarından think and grow rich kitabından napoleon hillde konuya seneler önce katkıda bulunmuş ve semen-retention'ın öneminden bahsetmiştir. yine yukarıda verdiğim ilk linkten bilgiye ulaşabilirsiniz.
    yine çok bilinen bir kitap olan, the way of the superior man kitabında da bu konunun önemi arz edilmiştir görsel.
    jules payot - irade terbiyesikitabını da okumanızı önermekteyim. kitapta bu konuyla ilgili bilgiler yer almakta.

    temel düzeyde bakıldığında herkes tarafından seks bir ihtayaç olarak görüldüğünden(bunun en büyük nedeni de maslow'dur bildiğiniz gibi), bu yapıyı çoğu erkeğin; en çok zevk aldıkları, bağımlılık hale getirdikleri ve ihtiyaç olarak gördükleri için kabul etmeyeceklerini düşünmekteyim. seks bir ihtiyaç mıdır değil midir konusunda bir yazar arkadaşımız güzel bir yazı yazmış dilerseniz onu da okuyabilirsiniz.

    tüm kişisel gelişim kitaplarında, sabah erken kalkılması, soğuk duş alınması, kafein bağımlılığından vazgeçilmesi, spor yapılması eve dönülmesi, medyadan uzak durulması, evde tekrar çalışılması vb. açıklamaları yüzlerce kez görmüşsünüzdür.
    ancak neredeyse hiçbirimizde ne bunları yapacak bir güç, ne de bunları yapınca temiz bir fayda göreceğimizin inancı bulunmakta. tabiki bu şekilde yap(abilsek)sak güzel bir rutin. ancak neden böyle bir enerjiye ulaşamadığınızı, niye işin bir bölümünden sonra kafanızın dağıldını, başınızın ağırdığını, unutkanlığınızın başladığını, haftada 1-2 kere veya ayda 3-4 kere depresyonlu, karamsar zamanlarınızın olduğunu düşündünüz mü?
    belki de sadece çocuk yapmak için bize verilen değerli bir olguyu gerçekten boşa harcıyoruzdur?

    semen retention içerisinde bulunan insanlardan gelen pozitif tepkiler oldukça fazla bulunmakta. reddit üzerinden takip edebilirsiniz.

    peki ne bu faydalar?
    okuduklarım kadarıyla, tüm bu kişisel gelişim önerilerinin üzerinde bir farkındalık ve enerji verdiği, tüm o soğuk duşlardan, meditasyonlardan çok ama çok daha fazla fayda sağladığına yönelik içerikler bulunmakta.
    buna karşılık mükemmel sonuçlar bekleyen yine müteşekkir olup yine de kötü hissetmeyen insanların postları da bulunmakta, bu kişilerde "ben neden sizlerin hissettiği muhteşem sonuçları hissetmiyorum" diyor.

    buna karşılık yazılmış çok beğendiğim bir postuda paylaşmak istiyorum.

    uzun kafın kısası, semen retention, erkeğin bir üst levele geçebilmesi için farklı bir yol vadediyor. demesi bedava, bakalım seni öldürmeyen şey sana ne yapacak?
  • bilinçli olarak orgazmı reddetme. bir tür detoks. amaç: seksüel irade sağlamak bedeni terbiye etmek ve daha sağlıklı olmak. e iyi takıntılılar kulübü, nasıl kendimizi kasarız diye arayıp bulmuşsunuz yine bir takım trendler*
  • https://www.researchgate.net/…eek_sexual_abstinence

    3 haftalık boşalmayan 10 adamın kan değerlerini, hormonlarını test etmişler. çalışma yok, bilimsel değil sadece 1 haftalık testosteron artışı var diyen arkadaşlar burdaysa ee bu da baya bilimsel makale ben anlamadım olayı. çalışma 2001'den. fakat makale yeni yayınlanıyor sanırım. ben başka linkte bunu bulamadım. buraya da 5 günde falan eklemiş. neyse gelelim naneye.

    bu yazıda diyor ki basal testosteronda artışlar gözlemliyoruz. ayrıca porno izlerken de izletmişler. o zaman da artış olmuş. vücut kendini birleşmeye hazırlıyormuş. uzun süre boşalmadığında da sexual arousal (azgınlık) epey artıyormuş bu bildiğimiz şey zaten. bu testosteron artışını porno izlerkenki artışa benzetmişler. yani boşalmadığında azgınlığın artmasıyla kafada kurdukların senin baya baya testosteronu'nu artırıyormuş. fakat sadece anlık akut değişimlerin olduğunu söylüyor. 7/24 yüksek değil. ama yükseldiğinde eskiye nazaran gözle görülür artış var diyor. vücut kendini yokluk anında birleşmeye hazırlıyormuş. yani kullanmıyorum körelir durumu yok. imkansız. aksine daha da çok hormonu basıyor. bu sexual arousal ile testosteron'un baya alakası var diyor.

    ve ayrıca testosteron'un insanı motive etmede ve ödül mekanizmasında çok büyük rolu olduğunu söylüyor yazi. google çeviri de bile çevir çevir oku öyle güzel bir yazi. uzun süre boşalmayan ve bunun verdiği gücü alan insanlar tüm bunları söylüyordu zaten. sadece kimseye inandırıcı gelmiyordu.
  • biraz okudum, "nasıl olsa sevişemiyorum, bari boşa yakmasın" temalı bir tarikat gibi geldi. ben de kayıt olacağım tabi ki, kaçmaz fırsat!
  • 11 gündür mastürbasyon yapmıyorum ve porno izlemiyorum. hayatımı da bu şekilde sürdürmeye devam edeceğim. tam bir mastürbasyon ve porno bağımlısıydım, hatta şöyle söyleyeyim, cinsel ilişkiyle bile yetinemiyor, yeteri kadar tatmin olamama durumum oluyordu. bunun tamamen mastürbasyon ve porno bağımlılığından kaynaklı olduğunu düşünüyorum muhtemelen sizde de benzer durumlar oldu ya da olacaktır. yazdıklarım ve okuyacaklarınız, porno ve mastürbasyondan tamamen kurtulmayı kafaya koymuş, yolun henüz başında ya da epey bir mesafe kat etmiş bilinçli ve düşünebilen bireyler içindir. iradenizle bu işin üstesinden gelebilirsiniz, şimdi sizi yazıyla başbaşa bırakıyorum. çok uzun bir yazı ama endişe etmeyin, gayet ilginç, bilinclendirici olup hoşunuza gideceğini düşünüyorum.

    pornografi ve mastürbasyon bağımlılığı
    porno endüstrisi deşifre oldu !

    başlığı okuduğunuzda muhtemelen, zihninizde yalnızca izlediğiniz videolardan birkaç kesit canlandı. fakat ‘’porno endüstrisi’’ derken aynı zamanda abd’de yıllık 100 milyar dolarlık hacme sahip bir endüstriden bahsediyorum.
    arkaplanda dönen dolaplardan söz etmek istiyorum beyler.
    kendinize şu birkaç soruyu sorun; acaba o videolardaki insanlar, gerçekten sadece siz izleyip zevk alasınız diye mi kamera karşısına geçiyor?
    taramalı tüfek gibi sikişen o cengaverler, sizce bu işi gerçekten severek mi yapıyor?
    bu insanlar acaba dışarıdan göründükleri gibi gerçekten huzurlu bir hayat mı yaşıyorlar?
    porno şirketlerinin sahipleri kimdir?
    niçin bu mesleği icra ediyorlar?
    bu endüstriye yatırım yaparlarken amaçları ne olabilir hiç düşündünüz mü?
    peki izlediğiniz videoların sizin üzerinizde bıraktığı etkilerin farkında mısınız?

    olayları detaylarıyla anlatacağım. yazdıklarımı dikkatle okuyun, zira internette bu konu hakkında yazılmış kaynak bulmanız pek kolay değil, hele hele türkçe kaynak bulmanız hiç kolay değil. zaten bu konuyla ilgili kaynak kıtlığı olması bile bu konunun tartışılmasını istememelerinin ve sizi uyutmaya çalıştıklarının delillerindendir. yazı girmem konusunda acele etmeyin yanınıza bir çay, kahve vs. ayarlayın, sindire sindire yavaşça okuyun yazdıklarımı. internette bu konu ile alakalı kaynak bulamazsınız demiştim.

    gerekli gereksiz her konuda araştırma yapan bilim adamları nedense bu konu hakkında hiçbir araştırma yapmazlar, birkaç istisna dışında doğru düzgün makaleye de rastlayamazsınız. ortada 100 milyar dolarlık dev bir pazar var. porno siteleri mantar gibi çoğalıyor, her geçen gün yüzlerce yeni porno film yayınlanıyor. hollywood senede ortalama 500 film üretirken, porno endüstrisi 10 000 film üretiyor. dünyada pornonun milyonlarca müptelası var, genç nüfus arasında porno illetine bulaşmamış kişi bulmak çölde su bulmaktan daha zor. bu işin bağımlıları mevcut ve bu hastalık virüs gibi yayılıyor. fakat tüm bunlara rağmen ''porno'' denilen olay hiçbir bilim adamının dikkatini çekmiyor. hiçbiri çıkıp da bu konu hakkında araştırma yapmıyor. belki de yapamıyor. çok ilginç değil mi? öncelikle size biraz pornonun zararlarından bahsedeceğim. biraz detaylı olacak, farklı farklı konulara da değineceğim, kafanız karışmasın. bu yüzden diyorum; çay, kahve vs. hazırlayın kendinize, konsantre halde okuyun.

    o çok övdüğümüz teknoloji sayesinde, sadece birkaç tık ile karşımızda beliren yüksek çözünürlükte çıplaklık; acaba bir nimet midir? yoksa bir bela mı? buna okuduktan sonra karar verin beyler. internette bulabileceğimiz nadir kaynaklardan birinde okuduğum ibretlik bir araştırmayı paylaşayım sizinle; yetişkin bir fare; ilk olarak sürekli aynı dişi fare ile çiftleştiriliyor. farenin boşalma süresi giderek artıyor. ilk çiftleşmede 1 dakika içerisinde boşalırken, ilerleyen günlerde boşalma süresi 15 dakikaya kadar çıkıyor.
    aynı yetişkin fare; bu kez her gün farklı bir dişi fare ile çiftleştiriliyor. aynı fare ile çiftleştiğinde boşalma süresi giderek artan fare kardeşimizin boşalma süresi bu sefer hiç artmıyor. yani sürekli olarak 1-3 dakika arasında kalıyor. acaba neden? bu olayın sebebi dopamin denen bir hormondur beyler. aynı hormon biz insanlarda da vardır. dopamin bizim motive hale gelmemizi sağlayan hormondur. yeni bir kalem aldığımızda gelen yazma isteği tamamen dopaminden dolayıdır. dopamin hormonu, ‘’novelty’’ denilen yeniliklere karşı dalgalanmalar gösterir. yani siz yeni bir kalem aldığınızda vücudunuz dopamin salgılar ve yazma isteği duyarsınız. bu esasında güzel bir olaydır fakat hormonun salgılanmasındaki denge bozulduğunda çok kötü sonuçları olabilir. ilk olarak güzel tarafı; bir aslan düşünün. aslan haftada ancak bir tane ceylan avlayabilir.

    avladığı ceylanı da birkaç saat içerisinde tüketmesi gerekir, malum buzdolabı olmadığından et çürüyor. fakat tüm hafta aç da gezse aslanın koca ceylanı yemesi zor bir olaydır. burada dopamin devreye girer ve aslan kısıtlı süre içerisinde ceylanın tamamını temizler. ceylanı avladığında salgılanan dopamin ona kısa süreliğine normalde ihtiyacı olduğundan daha fazla et tüketebilme yeteneğini kazandırır.

    aynısını kendinden çok daha büyük hayvanları tek hamlede yutan yılanlar için de düşünebilirsiniz. kısacası; dopamin salınımı canlının sınırlarını aşmasına imkân tanır. peki dopamin salınımı dengesizleşirse ne olur? fare örneğinde olduğu gibi, istenmeyen sonuçlar ortaya çıkar beyler. sayılarla anlatayım; faremiz yeni tanıştığı dişi fare ile ilk çiftleşmesinde 100 birim dopamin saldı diyelim. sürekli aynı fare ile çiftleşmeye devam ederse bu sayı azalır, ikinci çiftleşmesinde beyin 90 birim salar, sonrasında ise 80, 70, 60... şeklinde salınan dopamin miktarı azalır. dopamin miktarı ile boşalma süresinin ters orantılı olduğunu yazarsam sanırım meseleyi anlarsınız. yani dopamin azaldıkça boşalma süresi artıyor. dikkat edin eğer "aynı fare" ile çiftleştikçe salınan dopamin azalıyor ve boşalma süresi artıyor. faremiz; 100 birim dopamin salındığında 1 dakikada boşalıyorken, 20 birim dopamin salındığında 15 dakikada boşalıyor.

    deneyin ikinci ayağında, fareye her gün farklı dişi fare veriliyor. unutmayın, farklılık, yenilik vs. dopamin dalgalanmalarına yol açar. sürekli yeni fare ile çiftleştiğinden dolayı sürekli 100 birim dopamin salıyor. dolayısıyla sürekli olarak 1 dakika içerisinde boşalıyor. umuyorum olayı kavradınız. meselenin bizim konumuzla ilgili olan kısmına gelelim. beyler dopamin sisteminin aynısı biz insanlarda da mevcut. hayatın her alanında dopamin var; yemek yerken, spor yaparken, ders çalışırken vs. biz porno-dopamin bağlantısını beraber kuralım; insanlar cinsel olarak uyarıldıklarında, beyin çeşitli hormonlar salgılar. bunlardan biri de dopamindir.
    ve o izlediğiniz pornoların hepsi birer cinsel uyarıcıdır. porno sitelerindeki uçsuz bucaksız sayıda video arasından en dikkat çekeni seçersiniz. vücut döllemek için en verimli olanı bulmaya kilitlenmiştir. tabii vücudun gözle gördüğünü değil, kendi elini dölleyeceğinden haberi yok. en dikkat çekici olanı bulmaya çalışırken 68 yan sekme birden açarsınız. bunu yaparken de beyin, her yeni videoda dopamin salar. bu arada zihninize şu soruyu da sıkıştırın; bu kadar sınırsız video kaynağını babalarının hatrı için mi oluşturdular acaba? neyse, devam edelim. bir süre sonra normalde dikkat çekici gelen o videolar, artık size sıradan, basit gelmeye başlar.

    ilk izlediğiniz o kalitesiz 120p videodan aldığınız hazzı bir süre sonra 4k çözünürlükteki videolardan alamayışınızın sebebi dopamindir. ve artık ister istemez daha farklı porno türlerine doğru kayarsınız, yalnızca anormal videolar sizin dikkatinizi çekmeye başlar. yalnızca anormal videolar dopamin salınımı için yeterli olur. normal insanlara tiksindirici gelecek, kimi zaman doğal olmayan, kimi zaman şiddet içerikli vs. kategoriler size cazip gelmeye başlar. tam da bu süreçte fetişizmin temellerini atmış olursunuz farkında olmadan. çünkü farklılık demek, dopamin salınımının artması demektir ve size de o zevki-heyecanı veren dopamindir.. size aslan örneğini vermiştim.

    haftada bir ceylan yakaladığında salgılanan dopamin ve dopaminin tetiklediği birkaç protein, kapasitesinin üzerine çıkarak koca hayvanı kısa sürede bitirebilmesini sağlıyor. yani, sınırlarını haftada bir kereliğine aşmasını sağlıyor. şimdi hesaplayın bakalım; o izlediğiniz pornolarda gördüğünüz sadece 1 kadın bile sizin dopamin mekanizmanızı işletmek için yeterlidir. hatta çoğunluğu, gerçek hayatta elde edemeyeceğiniz nitelikle kadınlar olduğundan dolayı, o mekanizmayı işletmek için gereken uyarının çok daha fazlasını verir. açtığınız onlarca sekmeyi düşünün.

    aldığınız onlarca uyarıyı düşünün. beyninizin aldığı o uyarılar sonucunda hassaslaşmasını düşünün. artık sıradanlaştığı için o kadınların bile sizi uyarmakta yetersiz kaldığını düşünün. daha sonrasında çarpıcı geldiğinden dolayı dopamin mekanizmasının tekrar işlemesini ancak sağlayabilen fetişist videoları düşünün. bu işin sonu yoktur beyler, ilk başta dekolte gördüğünüzde dopamin salarsınız, sonrasında dengeyi bozarsanız kadının pankreasına kadar görseniz de size etki etmeyebilir.

    kışın gördüğünüz dekolte sizi uyarırken, yazın plajda karşınıza çıkan anadan doğmaları siklememenizin nedeni de aynıdır. parçaları birleştirmeye çalışın. beyler umuyorum dopamin mekanizmasını ve porno ile bağlantısını kavradınız. bu başlıkta odaklandığımız alanı dar tutmak istiyorum ama 31 çekme ile de ilgili özelden sorular geliyor. kısaca yazayım; porno izlemeden de olsa 31 çekmeyin beyler. farklı başlıklarda sebepleri tek tek anlatıldı, eski başlıkta ben de anlatmıştım. o meselelere girip konuyu dağıtmayacağım. ama dediğim gibi, bana güvenin siz kesinlikle 31 çekmeyin. porno izleseniz de izlemeseniz de, 31 olayının beyinde uyardığı bölgeler gerçek cinsel ilişkiden çok farklı. yapay bir eylem olduğu için, insanın doğasında yok 31 diye bir şey.

    uzak durun. belki ileride sadece yalnızca 31 konusunda da yazılabilir, fakat şu an konumuz farklı. biz endüstriyi, endüstrinin kullandığı insanları, arka plandaki amaçlarını öğrenmeye çalışacağız bu başlıkta. beyler son olarak şunu da belirteyim, sonrasında devam edelim; özelden adamlar dünyayı yönetiyor sen mi değiştireceksin tarzında mesajlar geliyor.

    sizi sıkmadan son kez farklı bir konuya daha kısaca değineyim; bu dünyada hak ile batıl ya da iyilik ile kötülük, adlarına her ne derseniz deyin, iki zıtlık vardır. bu iki zıtlığı bir terazide düşünün. terazinin bir kefesi kalktığında, diğer kefesi iner. aynı anda iki kefe birden kalkmaz ya da aynı anda iki kefe birden inmez. iyiler hakim olduğunda, kötüler düşer. kötüler hakim olduğunda, iyiler düşer. şu an dünyaya baktığınızda kimin hakim olduğunu net şekilde görürsünüz. kötülük, pislik, bâtıl hakim dünyaya. ama unutmayın tarih boyunca o terazi sürekli inip kalkmıştır. şuan kötülük hakimse, biz emin olabiliriz ki gelecekte iyilik hakim olacak. sürekli maneviyat boyutundan bahsedip, konuyu dağıtmak istemiyorum. toparlarsam; gelecekte hakim olma tarafı iyilerde beyler, o terazi sarsılalı çok oldu. elbet düşecekler. belki adam bir site kurup 1 milyon kişiyi cenabet bırakabilir ama ben de burada yazıp 5-10 kişiyi vazgeçirebilirim. belki totalde 5-10 kişi bir hiç, ama benim için yeterlidir. dediğim gibi dinlere çok girmeyeceğim, fakat benim dinime göre; ben seferle mükellefim, zaferle değil.

    allah iyiliği-hakkı hakim kılacaktır, merak etmeyin lan sıra bizde. şimdi geçiyoruz asıl konumuza, yeter bu kadar din dersi. pornonun zararlarını bilmeniz, izlemenize ve 31 çekmenize tek başına engel olamayabilir. fakat işin arka planını gördüğünüzde bu olaydan tiksineceksiniz ve artık porno izlemek, 31 çekmek sizin için; 5 dakikalık bir zevk iken artık 5 dakika boyunca zihninizi teslim edip onurunuzu çiğnetmek anlık sevgi gelecek. size o pornoları sunan insanların, sizi nasıl hayvan yerine koyduğunu, üzerinizden hem para kazanıp hem de amaçladıkları toplum mühendisliğini gerçekleştirdiklerine şahit olacaksınız. ve siz onlara prim vermezseniz, onların bir hiç haline geleceğini de fark edeceksiniz. porno endüstrisi dedik, sadece abd’de bile 100 milyar dolarlık pastası var dedik.

    peki bu endüstrinin başındakiler, o dev şirketlerin sahipleri kimlerdir? yalnızca abd üzerinden gideceğim. zira olayın çoğunluğu abd’den ibaret. beyler, abd’deki porno şirketlerinin sahipleri ekseriyetle yahudi’dir.

    üstelik bu durum yahudiler için bir utanç değil, gurur kaynağı olarak görülür. aberdeen üniversitesi’nde amerikan tarihi bölümünden sorumlu yahudi prof. nathan abrams, yahudilerin modern porno endüstrisini domine ettiklerini, bunu ‘’gentile’’ yani yahudi olmayan ırklar için kurguladıklarını, bu endüstrinin yahudi olmayanların ahlaklarını, psikolojik sağlıklarını bozmak için bir araç-vasıta olduğunu söylüyor beyler. aynı kişiye göre, yahudiler, porno endüstrisini yahudi olmayanlara karşı adeta bir silah olarak kullanıyor. aynen şu cümleleri kuruyor; ‘’yahudiler amerikan nüfusunun %2’sini oluşturmalarına rağmen, ülkedeki porno endüstrisinin tamamına yakınını yönetir, domine ederler ’’ ‘’ bu endüstriyi yönetmelerindeki yegâne motivasyonları da yahudi olmayan ırkların ahlâki altyapılarını yıkmalarıdır’’ bu adam, durumu müthiş bir başarı örneği olarak niteliyor beyler. peki yahudiler porno endüstrisini nerede, nasıl yönetiyor? amerika'nın california eyaletinin güneyinde, san fernando valley adlı bir bölge vardır beyler. los angeles'ın hemen kuzeyindedir. burası ''porno vadisi'' veya ''diğer hollywood'' olarak da bilinir.

    çünkü, abd’de porno filmlerin ekseriyetle çoğunluğu burada çekilir. bahsettiğim bölgede faaliyet gösteren şirketlerinden biri ''vivid entertainment'' dir ve bu şirket dünyadaki en büyük porno üreticisi olarak gösterilir. patronu yahudi multi-milyarder steven hirsch'dir. steven hirsch, abd’de ''porn king'' yani ''porno kralı'' olarak da bilinir. şöyle bir sözü de var beyler direkt türkçe’ye çeviriyorum; ''cinsel ilişki güçlü, etkili bir şey ve bu bizim için doğru zaman'' acaba ne demek istiyor bu o. çocuğu? doğru zaman derken neyi kastediyor? bunları düşünün. vivid entertainment her sene ortalama 50-60 porno film çeker, yine ortalama 100 milyon $ kadar kazanır. video storelarda, otellerde, kablolu yayınlarda ve internette satışlarını yapar. ama tabii ki koca endüstride yalnızca bu şirket yok. yahudilerin bölgede irili ufaklı yüzlerce porno şirketi, çekim stüdyosu, oyuncuları vardır. en amatöründen en profesyoneline kadar tüm kategorilerde üretim yapılır, her ay binlerce video çekilir, çeşitli platformlarda paylaşılır, tüm dünyaya yayılır.

    teknolojinin tüm nimetlerinden de faydalanırlar. böylece; dünyanın bir ucunda, 30 metrekare alanda yapılan çekim, sizin evinize kadar gelir. getirirler. devam edelim. yahudi patronlardan biri de paul fishbein’dir. kendisi adult video news (avn) kurucusudur. merkezi yine porn valley denilen yerde. irving slifkin, barry rosenblatt ve eli cross da porno şirketi sahipleri. bunlar da yahudi. totalde verdiğim 5 ismin şirketleri var, bunların şirketlerinin de şirketleri var. yüzlerce oluşum, stüdyo, internet sitesi, oyuncu, esasında yalnızca birkaç şirkete bağlıdır.

    en tepelerindeki isimler de yahudi, gördüğünüz gibi. tesadüf olabilir mi? fetişizme yönelen yolculuğunuzun aşamalarını yazmıştım beyler. şimdi size insanın daha ne kadar iğrençleşebileceğinin ibretlik bir örneği olan çocuk pornosundan bahsedeceğim. bir ingiliz derneği olan ‘’national children’s homes’’ adlı kuruluşa göre dünyada çocuk pornolarının %55'i amerika'da çekiliyormuş. dünyada 180'i aşkın ülke var beyler, ama yarısından fazlası tek bir ülkede. abd’de. hani şu nüfusta %2 olmalarına rağmen, porno endüstrisinin neredeyse tamamını kendi başlarına domine eden yahudilerin ülkesinde. pedofiliye bulaşmış olduğu ispatlanan fakat hiçbir şekilde çekmesi gereken cezayı çekmeyen yahudiler vardır hukuk tarihinde. mesela; ünlü bilim kurgu yazarı isaac asimov'un oğlu david asimov. yasalara göre işlediği pedofili suçunun 20 yıllık hapis cezası olması gerekirken federal mahkeme 6 aylık ev hapsi verdi buna. demek ki yalnızca porno endüstrisinde değil, hukukta da ağırlığı var bu yahudilerin. daha ibretlik olanı da var. şimdi size 2000 yılından bir haberi yazıyorum; ''brezilya polisi, israilli bir diplomatı, kız çocuklarına cinsel taciz yaptığı gerekçesiyle tutukladı. genç bir kızın ifadelerinden yola çıkan polis, konsolosun evinde yaptığı araştırmada, küçük kızların çıplak fotoğraflarını buldu. diğer fotoğraflarda ise israilli konsolosun kızlara sarılmış olarak görüntülendiği belirtildi. polis, arie scher isimli diplomatın, küçük kızlara cinsel taciz uyguladığı gerekçesiyle tutuklanacağını açıkladı.'' peki sizce ne oldu arie scher isimli bu israilli sapık diplomata? hiçbir şey olmadı beyler. olaylar duyulur duyulmaz diplomatik dokunulmazlığını kullanarak ilk uçakla tel aviv’e kaçıp gitti ve kimse de onun adını bir daha duymadı. biraz da o porno filmlerde rol alan oyuncuların psikolojilerinden bahsedelim. sizce para için, şöhret için yapılacak meslek midir pornoculuk? hiç sanmıyorum beyler. bu insanlar farklı kültürlerden de olsalar, mahalle baskısı dediğimiz olay onlar için nispeten daha az da olsa, hiç sanmıyorum.

    bu insanların aileleri, eşleri, dostları, kısacası elalem ne der ? yapılır mı pornoculuk? bu kısımda bilimsel olarak herhangi bir argüman paylaşamayacağım beyler. birlikte düşünelim. bir insan evladı niçin bu mesleği yapar? hangi psikoloji ile o kameranın karşısına geçer, tanımadığı insanlara en özel anlarını ifşa eder. ne para ne de şöhret karşılığı yapılacak bir meslek değildir pornoculuk.

    normal kategorileri bir kenara bırakıp, o fetişist videoları düşündüğümüzde, bir insan acı çekmekten veya karşısındakine acı çektirmekten zevk alabilir mi? piyasada alenen yayınlanmayan, ancak o ‘’derin internet’’ dediğiniz yerlerde bulabileceğiniz, insanlığın sınırlarını zorlayan kategoriler mevcut bu sektörde. her insan; saf, temiz, pis işlerden habersiz şekilde bu dünyaya gelir beyler. ne oluyor da bir süre sonra insanlar bu kadar şeytanlaşabiliyor? bana sorarsanız, bu işin içinde kesinlikle zihin kontrolü var beyler. zihin kontrolü vardır beyler. gerçektir. bunun kanıtını burada yapmayacağım, yapılamaz da. fakat uygulanan insanlar vardır. yaşadıkları ile ilgili kitap yazanlar vardır. cıa projesi olan mkultra zihin kontrolü projesinin alt dalı monarch programı ile bizzat öz evladı ile birlikte sayısız tecavüze, şiddete, aşağılanmaya uğratılan cathy o’brien’in kitabı vardır. ismi “trance-formation of america”. türkçeye ‘’baykuş düzeni’’ olarak çevirmişler , ne alakaysa? kitaba göre “yeni dünya düzeni”nin yolu fuhuş ve pornodan geçiyormuş. mkultra-monarch programı çerçevesinde zihnen kontrol edilip yönlendirilecek kurbanlar daha bebekken seçilir beyler.

    çocukluklarından itibaren içest ve pedofili saygılarına, fiziksel ve psikolojik işkencelere, zorla ilaç ve utandırıcı kullanımına maruz bırakılırlar. kendilerine sürekli “travma” yaşatılıp, hipnoz ile de desteklenerek, bu kurbanlarda “çoklu kişilik bozukluğu” veya “bölünmüş kimlik bozukluğu” denilen bir rahatsızlık ortaya çıkartılıyor beyler. ‘’bölünmüş kişilik’’ deyince aklımıza örneğin; eminem’in slim shady’si veya birkaç popüler sanatçının da ikinci mahlasları gelsin. o ikinci mahlasların alayı, o insanların ikinci kişiliklerini temsil eder. zaten kliplerde bile giyim kuşamları o karaktere ithafen yapılan parçalarda filan çok daha farklıdır. eminem’in hayatını araştırırsanız küçükken öz babası tarafından defalarca cinsel tacize uğradığını öğrenebilirsiniz beyler. eminem bir proje midir? bunu bilemem. ama bu adam aşırı doz vurduktan sonra hastaneye 2 saat daha geç arka sürülseydi, organları iflas edip ölecekti.

    bazı şeylerin farkına varmış olacak ki, daha sonra çıkardığı recovery albümünde de birkaç şarkısı ile üst akıldan birilerinin sevgi koyduğuna eminim. bir şeylere, birilerine isyandı, başkaldırıydı o albüm. fakat şu son birkaç yıldır tekrar eski haline döndü gibi, klipleriyle, giyimiyle slim shady oldu yine. bu arada müzik dünyasıyla yahudiler ne alaka demeyin, şu mason jay-z bini hangi şirket için çalıştı (hala çalışıyor mu bilemem takip etmiyorum) biliyor musunuz? roc-a-fella recordz tanıdık geldi mi lan? bizim gizli yahudi rockefeller ailesinin ismine benziyor sanki? neyse, müzik endüstrisi olayına daha fazla girmeyelim beyler, yoksa işler iyice karışır.

    zihin kontrolünden devam edelim; travma doğurucu işkenceler belli bir dönemle de sınırlı kalmıyor, bu süreçte ölenlerin veya kasıtlı olarak öldürülenlerin arasından sıyrılıp da sağ kalmayı başaran kurbanlara hayatları boyunca aynı işkenceler tekrar ediliyor. sonuçta kendi iradelerini neredeyse tamamen yitirmiş insanlar ortaya çıkıyor beyler. işte bunlar yeni dünya düzeninin pornocuları, fahişeleri, tetikçileri, canlı bombaları oluyor. bu insanlar günlerinin büyük kısmını trans halinde yaşadıklarından dolayı hafızaları işlemiyor beyler. normal zamanlarında hiçbir şey hatırlamıyorlar yani.

    bu insanlar sürekli olarak kontrol altındalar beyler. kontrolden çıkmaya başlayanları belirli yaşı geçmeden öldürüyorlar. fakat bazen istisnalar olabiliyor.. bazen istisnalar olabiliyor demiştik. mesela; cathy o’brien, brice taylor, kathleen sullivan gibi kurbanlar bu kontrolden bir şekilde kurtulup, yıllar süren pahalı psikolojik tedavilerden sonra hafızalarını geri kazanabiliyor beyler. bunların her biri tüm yaşadıklarını kitaplaştırmış insanlar. o kitapların içerisinde abd’nin önde gelenlerinin her türlü cinsel sapıklıklarının kanıtlı ifşaları var, zihin kontrolünde olan köleleri zorla fahişeleri yapan siyasetçiler var beyler. kimi pedofili, kimi nekrofil meraklısı, kimi eşcinsel vs.

    kurtulan istisnalardan biri olan kathleen sullivan der ki; ''satanist elit’ler, alt sınıfları hayvan olarak görür, aşağı ırktan olduklarını düşündüklerini yok etmeyi tasarlamışlardır. onlar şeytanî arzuların açıkça uygulanabileceği, pedofili ve hayvanlarla cinsi ilişki gibi bazı aktivitelerin kanunileştirileceği yeni bir dünya düzeni yaratmak istiyorlar.'' yukarıdaki ablanın bahsettiği insanlar, o elitler diye söz ettiği topluluk, lucifer'cılardır beyler. sakın bu yazıyı unutmayın.

    çünkü ileride sizinle tevrat ve talmud'da yazan çeşitli maddeleri paylaşacağım. ve bu çocuklarla, hayvanlarla ilişki olayının nasıl örtüştüğüne, nasıl taşların yerine oturduğuna şahit olacaksınız. şundan emin olamıyorum; yahudiler mi lucifer akımını başlattı, yoksa lucifer'cılar mı yahudi kutsal kitaplarını tahrif etti? fakat ortada birbiriyle tamamen örtüşen sapık iki zihniyet var beyler. birinin ortaya çıkışı milattan önce 2000. diğerinin ortaya çıkışı ise milattan sonra neredeyse 2000. aralarında aşağı yukarı 4000 yıl var.

    fakat birbirlerinin aynı olduklarını şaşkınlıkla göreceksiniz. tek tek açıklayacağım. eğer isterseniz, tevrat'tan talmud'dan bahsederken kaynak da verebilirim. konu nereye gidiyor lan diye soranlar var. merak etmeyin, öyle bir bağlayacağım ki 2 gram aklı olan bundan böyle porno izlemeyecek. satanist ritüel oğlum o videolar. alayını beraber deşifre edeceğiz. bugünlük yeterli, kapatıyorum dükkanı indirdim kepenkleri. yarın toplanın yine. monarch projesinde köle olup, bir şekilde kurtulanların itiraflarıyla devam ediyoruz beyler. o isimlerden biri cathy o’brien’di. bakalım ne demiş; ‘’ zihin kontrolü gerçektir.

    mk-monarch projesi; travmaya dayalı zihin kontrolü nedeniyle, kendi irademi, düşüncelerimi kontrol etme kabiliyetimi kaybettim. ne soru sormayı, ne muhakeme yapmayı, ne de şuurlu olarak kavramayı becerebiliyordum; sadece bana söylenilenleri yapıyordum. zihnimi ve sonuç olarak tüm davranışlarımı kontrol edenler, kendilerini “uzaylı”, “şeytan” veya “tanrı” olarak tanıtıyorlardı. ama yeni dünya düzeni peşinde koşan bu hainlerin iddialarına rağmen, onların dünyaya ait insanlar olduklarını kendi tecrübelerimden biliyorum. gerçekten de bizler için geçerli olan kurallar onlar için de geçerli.

    beni; annelik içgüdülerimi ve insanlara art niyetsiz yaklaşımımı kullanarak manipüle ettiler ama ruhuma asla sahip olamadılar. beni kendilerinden biri yapamadılar. insan ruhunun gücünün ne kadar büyük olacağını hesaplamamışlardı. hatta bunun varlığından bile haberleri olmamıştı. işte bu yüzden üzerimde başarılı olamadılar.” bu abla zamanında abd başkanlarının cinsel ilişki kölesi olarak kullanılmış beyler. bu arada beyler bu cathy o’brien’ın türkçe’ye “baykuş imparatorluğu” şeklinde tercüme edilen kitabının yeni baskısı yokmuş. intenette araştırdığıma göre, yayıncısına direkt olarak ulaşıp sorduklarında; ‘’tekrar basılmayacak’’ cevabını almışlar. acaba neden bastırmıyorlar ? ama beyazıt devlet kütüphanesi’nden temin edilebilirmiş bu kitap. meraklı olan, psikopat olan, bu konuda uzmanlaşmak istiyorum diyen gidip ödünç alabilir kütüphaneden. okuduktan sonra geri verin kaybetmeyin kitabı. ayrıca cathy o’brien, ‘’baykuş imparatorluğu’’ kitabında ‘’bohemian club’’ diye bir şeyden bahseder. biraz bu kulüp hakkında yazmak istiyorum. 1872'de san francisco'da kurulmuş. her yıl temmuz ayında 2 haftalığına bohemian grove denilen bölgede toplanırmış bu kulübün üyeleri. bohemian grove; san francisco'nun kuzeyinde bulunan santa rosa yakinlarinda, redwood ormanlari icerisinde bir kamp alanıdır beyler. peki üyeleri kimdir bu bohemian club’ın? abd devletinin önde gelenleri, başkanlar, bakanlar, üst rütbeden askerler, bankerler, iş adamları, medyadan temsilciler vs. uzar gider. ne kadar elit varsa burada toplanmıştır beyler. buraya parası olmayan giremez, 25 000 $ üyelik ücreti ve 15 yıllık kabul için bekleme listesi olduğu iddia ediliyor. başvuruda bulunmadığım için rakam doğru mudur, yanlış mıdır bilemeyeceğim.

    acaba ne yapıyorlar içeride? bu kulübe yalnızca erkekler üye olabiliyor beyler. üyelerin haricinde, üyelerin misafirleri de girebiliyor. fakat misafirler de kadın olamaz. bu kuraldan dolayı içeride eşcinsel ilişkiler yaşandığı şeklinde iddialar var. fakat iddialar sadece eşcinsel ilişkiler yaşandığından ibaret değil.. içeride tam 12 metrelik dev bir baykuş heykeli bulunur. ışık gösterileri ile birlikte baykuş heykelinin altında eski pagan ayini yaparlar beyler. nedir bu ayin? bu ayin insan cesedi yakma ayinidir beyler. fakat gerçek bir beden mi yoksa sembolik bir beden mi kullanılıyor. katılmadığımdan dolayı bilmiyorum. ama zamanında gazetecinin biri içeri dalmıştı gizlice çekim yapmıştı, videosunu belki bulabilirsiniz nasıl bir ortam olduğunu anlayabilmeniz açısından izlenilebilir. yine de tavsiye etmem, çığlık feryat birbirini kovalıyor .

    neyse devam edelim. iddialara göre içeride nekrofil ilişkiler de oluyormuş. sanıyorum kullandıkları cesetleri, şu kontrolden çıkmak üzere olduğunu hissetiklerinde infaz ettikleri cinsel ilişki köleleri olabilir. canlısını ayrı, ölüsünü ayrı sikiyorlar yani. yahudi lobisiyle çakıştığı için hakkında iftira kampanyaları başlatılıp görevden istifa ettirilen bir abd başkanı vardır beyler.
    adını belki duymuşsunuzdur; nixon. bu adamı da bu kulübe kabul edip, kampa almışlar. kamptan sonra bir açıklama yapmış; kuracağınız kulübü sikeyim, tanık olduğum en eşcinsel oluşum budur, gibi bir şeyler söylemiş.
    tam konuşmayı hatırlamıyorum ama bunun tarzında bir eleştiride bulunmuştu diye hatırlıyorum beyler. tabii bu açıklama ile üyelerin de tepkisini çekmiş. talat turhan ve faik kurtulan adlı iki yazar, “küresel sermayenin tapınağı bohemian club” diye bir kitapta yalnızca bu kulübü incelemişler.
    oradan yaptığım alıntı ile kulüp kısmını bitiriyorum; "global çete’nin gizli örgütleri içinde en esrarlısı olan ve bugüne kadar hakkında örgütün yapısı ve işleyişine dair ülkemizde hiçbir kitap yazılmayan, bohemian club’dır.

    anılan örgütte genellikle temmuz ayında iki cumartesi-pazar’ı da kapsayacak bir süre içinde abd’nin global elitleri, global seçkinleri, yani tüm dünyaya büyük adam diye yutturulan abd’li örgüt üyesi kodomanlar, bir yandan global dünyayı yönetmek için kararlar alırken, öte yandan da nekrofili (ölüye tecavüz) dahil her türlü cinsi sapıklık ve sapkınlıklarını tatmin ediyorlar. bununla da kalmayıp, modern insanın çoktan terk ettiği, pagan dinlerinden kalma dev bir baykuş (moloch) heykeli altında gam yakma töreni diye adlandırdıkları insan yakma törenine de katılıyorlar.

    üstelik işledikleri bu alçakça suçları kendi çıkarttıkları kanun ile suç kapsamı dışına alarak amerikan adaletinin içyüzünü sergilemiş oluyorlar. george w. bush başta olmak üzere birçok ünlü amerikan başkanı ve devlet adamı bu gizli örgütün üyesidir.” umuyorum parçalar zihninizde uyumlu şekilde birleşiyordur beyler. en tepedeki insanlar gerçekten hasta ruhlu insanlar.
    ve dayatmak istedikleri yaşam tarzı da hastalıklı bir yaşam tarzı. peki bu insanlar niçin kendi yaşam tarzlarını dayatmak istiyorlar? birlikte düşünelim. zaten güç onlarda. istedikleri şekilde pislik içinde, günah içinde, sapıklık içinde yaşasalar, yönettikleri insanlar da kendi iradeleriyle istediği gibi yaşasa olmaz mı? niçin bizim yaşantımızı dizayn etmek istiyorlar? demek istediğim; bu adamlar zaten dünyanın malına mülküne sahip, yetki onlarda, para onlarda. biraz daha konumuza yoğunlaşayım; niçin bu adamlar kendi sapıklıklarını, cinsel anormalliklerini; gerektiğinde yüzlerce stüdyo kurarak, binlerce porno yıldızı yetiştirerek, on binlerce video çektirerek, tüm bunların dünyanın her noktasına ulaşması için teknolojinin tüm imkânlarını da kullanarak bir çaba içerisine giriyor? yazının başında 100 milyar dolarlık pay var vs. demiştim. o 100 milyar dolar bu adamlar için önemli değil beyler.

    emin olun en tepedekiler o paraya muhtaç değil. paranın peşinde koşanlar ancak piyonlar. adamlar zaten kendi paralarını karşılıksız şekilde basıyor. o yazdığım kulübe katılanlardan biri de rockefeller ailesinin bireyleri, adamların merkez bankası var. paraya ihtiyacı olur mu? zaten enerjilerini para kazanmak için de harcamıyorlar, 1 tane paralı porno sitesi varsa 1000 tane bedava site var. amaç farklı beyler, kendi yaşadıkları gibi yaşatmak. peki neden? attığım o yazıyı hatırlayın beyler; size bu dünyada iyilik ile kötülüğün bir terazide olduğunu söylemiştim. biri yükseldiğinde diğeri düşer demiştim. iyilik ve kötülük, hayır ve şer sürekli olarak savaş halindedir beyler. soyut gelebilir belki; ama bu dünyada bir enerji savaşı yaşanıyor beyler. olayı bir nebze olsun somutlaştırabilmek için, gözünüzde biraz daha net canlanabilsin diye enerji olarak isimlendiriyorum. iyi enerji ve kötü enerjinin savaşı olarak düşünün.

    beyler ileride anlatacağım kısım daha güzel, daha heyecanlı olacak. fakat ben size yazılmış bir kaynaktan kopyalayıp kopyalayıp yazmıyorum. 6 aya yakın biriktirdiğim word dosyalarım var benim, önceki başlığımda beni takip edenler bilir.
    orada biriktirdiğim argümanların arasından konumuzla alakalı olanları seçip tekrardan okuyup, bağlantı kurup, yeniden yazıyorum. ilk başlarda rahat oluyordu ama konu derinleştikçe gerçekten uzun sürüyor.
    yazarken inanın ben de şaşırıyorum, dinler tarihi ile alakalı öylesine kenara kaydettiğim bir bilgi, tevrat ile torah'ın türkçe mealleri mesela, çok alakasız bir yerden edindiğim lucifer'cı tarikatın amaçları başlıklı bir yazı ile örtüşebiliyor.

    normalde hiç şu son 10-15 yazıyı yollamak aklımda yoktu beyler; -pornonun zararlarından ufak bir giriş yapıp -porno şirketlerinin özelliklerinden -endüstrideki yahudi baskınlığından ve son olarak da; -tahrif edilmiş yahudi inancındaki cinsel sapkınlıklarından, direkt olarak onların kitaplarından örnekler vererek bahsedip; porno izlemeyin deyip, başlığı tamamlayacaktım. fakat alakasız olduğunu sandığım argümanlar arasındaki bağlantılar gözüme çarptıkça farklı konulara da değinmem gerektiğini hissettim.

    aranızda sıkılanlar, konu dağılıyor, bambaşka şeylerden bahsediyorsun anlamıyoruz diyenler oluyor. fakat inanın hepsinin bağlantısı var ve size de kafamdakileri anlatabileceğim şekilde yazıya döktüğümde siz de kavrayacaksınız. inşallah bitirdiğimde tamamını okuyan kimse bundan sonra porno izlemeyecek.

    bu illeti ilelebet bırakmış olacak. ve bu kararı kafasında soru işareti kalmadan mantık çerçevesinde vermiş olacak. bir tür enerji savaşı var; bu savaş dünya ilk yaratıldığından beri vardı ve kıyamete kadar da sürecek beyler. yaratılmış olan her varlık bir enerjidir diyebiliriz.

    einstein’ın e=mc² formülü ve izafiyet teorisine göre de madde ile enerji bağlantılıdır. bakın teori demek mutlak gerçek demek değildir, bunu da belirtelim. kesin doğru değil yani. ama bizim görüşümüzle de uyuşuyor. einstein 20. yüzyılda yaşamış bir adamdır. fakat bu dünyada hayır ve şerrin, kendi enerjisini baskın kılma savaşı evrenin yaratılışından beri vardır beyler. o yüzden; yarın öbür gün o bağlantıyı çürütürlerse, sikimizde olmaz. o formülden yola çıkarak madde enerjidir demiyoruz zaten, sadece destekleyici mahiyette bir argümandır bizim için. dediğim gibi, çok eski zamanlardan beri enerjiyi üstün kılma savaşı vardır. bunun birçok örneği mevcuttur.

    ilk olarak mimari konusunu inceleyerek başlayalım beyler. hayrın tarafında olanlar iyi enerjiyi, şerrin tarafında olanlar ise kötü enerjiyi yaymak isterler; ve enerjinin yayılabilmesi ile mimari arasında kesinlikle bir bağlantı vardır.
    eğer mimari doğru kullanılırsa, var olan enerji katlanarak artırılabilir ve etrafa bu şekilde çok daha fazla enerji yayılabilir beyler. en eski tarihlerden beri lucifercılar, kabalistler, gizli örgütler, adına her ne derseniz deyin, bu dünyaya şerri, kötülüğü yaymak isteyenler, mimariyi kullanmışlardır beyler.

    fakat bizim elimiz de armut toplamamıştır. yani hayrı yaymak isteyenler de kullanmışlardır; semavi dinlerin tümü, mimariyi iyi enerjiyi yayma amacıyla kullanmıştır. tabii hükümleri kalkmadan evvelki halleri ile tümü diyebiliriz.

    ancak günümüzde hayrı yayma işini yalnızca islam dini yapmaktadır. ileride; diğer dinlerin tahrif edildikten sonra, mabedlerinden artık nasıl hayır yerine şer yaydığını, ı. dünya savaşı’nda taraf değiştiren yavşak italya gibi nasıl iyiler tarafında iken kötüler tarafına geçtiklerini-geçirtildiklerini de anlatacağım beyler. inşa edilen tapınaklarda, enerjiyi yayma amacıyla çeşitli geometrik şekiller ısrarla kullanılır. bazı oluşumların tapınaklarında, hristiyanların kiliselerinde, yahudilerin sinagoglarında, müslümanların camiilerinde çeşitli şekillerin defalarca kullanıldığına rastlarız.

    fakat insanların çoğu bunun sebebinin yalnızca göze hoş gözükme kaygısından dolayı olduğunu düşünür. tabii siz artık farkındasınız olayın. ortada bir savaş var. nedir bu şekiller; örneğin; kubbeler , beşgenler, sekizgenler, küreler, obeliskler tarzı sütunlar ve tabii ki piramitler. işin manyetik kısmı hakkında bilgim yok beyler, yani nasıl oluyor da bu geometrik şekiller enerjinin daha fazla yayılmasını sağlıyor bilemem.

    ancak bu şekilde inşa edilen yapıların kendi enerjisini yaymakla kalmayıp etraftaki zıt enerjiyi de engellediğini önceden okumuştum. bu tür yapılar; etraftaki enerjiyi de depolayıp, içerisinde yapılan ibadette, ayinde, törende ya da her ne ise ortaya çıkan enerji ile yüklenip, etrafa o enerjiyi çok yüksek miktarda yayarlar dinlerin tahrif edilme süreçlerinden de bahsedecektim ama olay çok uzayacak ve şikayetler de geliyor, bu yüzden bazı kısımlara yüzeysel olarak değinip geçiyorum.

    dünya üzerinde enerji yolları da vardır, kimisi ley hattı da der. isimlere takılmayın. bu enerji yolları dünyanın bazı noktalarında kesişir, birleşir, yoğunlaşır. eğer enerji yayma işi bu noktaların bulunduğu bölgelerde yapılırsa, yayılan enerji kat kat artar. mantıksal olarak bir çıkarımda bulunursak; enerji yollarının kesiştiği bu özel noktalara, özel geometrik şekillere sahip, o bahsettiğim mimari özelliklerde yapılar da inşa edilirse bir x1000 combo elde edilir mi acaba beyler? bunun üzerinde duralım biraz..

    3 dinin de ortadoğu’da zuhur etmesi tesadüf olabilir mi? hiç sanmıyorum. 3 dinin peygamberi de ayak basmıştır o topraklara. özellikle kudüs’ün 3 dinde de kutsal olması tesadüf değildir. bu bahsettiğim enerji yollarının yoğun olduğu bölgelerin arasında kudüs de vardır beyler. rastlantı olamaz. işin manyetik bir boyutu da var yani. en görkemli tapınaklar kudüs’te inşa edilmiştir. size ilginç bir bilgi daha vereyim; tapınak şövalyeleri kabala ile kudüs’te tanışmıştır beyler.

    kabala’dan edindikleri ilim ile avrupa’ya gidip masonluğu kurmuşlardır. böylece masonluğun temelleri kudüs’te atılmıştır da diyebiliriz. 3000 yıl evvelden günümüze kadar bağlantı kurulabiliyor gördüğünüz gibi.

    masonların her yıl kudüs’teki zedekiah mağarası’nda toplandıkları da söylenir. meraklı olanlar kendileri araştırsın, ben yazıp da uzatınca sövüyorlar. konuyu nerelere bağladın diyenler, en sonunda bağlanacak. bağlantısı olmasa yazmazdım merak etmeyin.

    son kez kâbe ile ilgili bir tespitimi yazıp bu konuyu kapatıyorum beyler; bildiğiniz üzere müslümanların namaz kılarken yüzlerini döndükleri yöne kıble denir. ilk kıble kudüs’te bulunan mescid-i aksa’ydı.
    sonradan kâbe oldu. kâbe, dünyanın merkezi olarak da görülür beyler.

    bu arada son bir detay daha yazayım; mekke ile istanbul’un tam ortası kudüs’tür. cetvelle ölçer ya da uydudan hesaplarsanız eliniz ayağınız titreyerek o garip sonuca şahit olabilirsiniz. istanbul’dan kasıt avrupa yakasıdır.

    hani peygamberin (sav) övgü ile söz ettiği yer. dümdüz bir çizgi çekmeniz yeterli olacaktır. karşınıza iki eşit parça çıkacak. konumuzla devam edelim; dünyanın enerji merkezi de kâbe’dir. müslümanlar umre ve hac ibadeti için kâbe’nin etrafında toplandıklarında tahmin edeceğiniz gibi müthiş bir enerji yayılır. gidenlerle konuşursanız zaten oradaki atmosferin ne kadar farklı olduğunu anlatırlar.

    bahsetmek istediğim kısma gelirsem; eski tarihlerden beri müslümanlar kâbe’ye saygısızlık olmasın diye ondan daha uzun binalar inşa etmemişlerdir. bu durum kudüs’te mescid’i aksa için de böyledir. daha alçak bırakırlar diğer yapıları, saygı amacıyla. tabii israil’in inşa ettikleri yüksek oluyor, o ayrı. belli ki bu bölgede yapılanlar birilerini rahatsız etmiş. ne zaman ki devlet kurulup vahhabi suud ailesi yönetime geçti, kâbe’den daha yüksek yapılar mantar gibi çoğaldı beyler mekke’de. kâbe 13 metre civarındadır. ve bilenler bilir en son suudlar oraya bir saat kulesi inşa etti, boyu tam 601 metre beyler. kâbenin tam dibine diktiler, karabasan gibi.

    gidin inceleyin fotoğraflarını internette. dikkatli bakın beyler. o tepesindeki islam hilaline mi daha çok benziyor yoksa boynuza mı? ve o kuleyle ilgili geçenlerde bir yazı okumuştum, saat bölümüne bir süreliğine eskiden mekke müşriklerinin tapındığı bir putun silüetini yansıtmışlar. fotoğrafları filan vardı. uzatmayacağım; birileri bu mimariye ve enerji yoğunluğunun olduğu belirli bölgelere önem aşırı veriyor beyler.

    ve inanılmaz paralardan fedakârlık edip dikiyorlar o şekilleri. umuyorum nasibi olanlar bu bölümü anlamıştır.biraz da şer kısmının önde gelenlerinden lucifercılar hakkında yazacağım.
    lucifercılar yüzyıllardır iblis ile bağlantı kurabilmek, ifritlerle ve şeytanla iletişimi sağlayabilmek için o bahsettiğim enerji yollarını kullanırlar.bu insanlar kandırılmıştır beyler.
    bahsedeceğim videoyu bulan varsa linkini paylaşsın, ifritlerle iletişime geçme ayinlerinden birine katılan bir dayının itiraflarını izlemiştim.dayı, onu lucifercılarla tanıştırıp, kendisini de ayine sokan adamın kendisine;‘’iyi ile kötünün savaşı var. biz kötü taraftayız, ama aslında o kadar da kötü değiliz’’ diyor.bir restaurantta, götürmek istedikleri ayine katılmış ünlü bir sanatçı ile tanışmasını da anlatıyordu. sanatçının ‘’onunla bir anlaşma yaptım ve şuan sahip olduğum şöhrete kavuştum.’’ dediğini söylüyor.yani; şeytanın ‘’o kadar da kötü olmadığına’’ inandırmaya çalışıyorlar.başarılı da oluyorlar ki adam o ayine katılıyor.bu dayı zaten şeytanın ayin sırasında ışık suretinde parlak bir şekilde odanın ortasına zuhur ettiğinde, onun çok güzel bir varlık olduğuna inandığını da söylüyor.dediğim gibi dayıyı biz o kadar da kötü değiliz bak şeytan da parlak bir şey çok güzel vs. diyerekten sikiyorlar yani.aranızda o rezil pornoculara hayranlık duyanlar bile var lan.onların yaşadığı hayata özenenler bile var, onlar yerinde olmak isteyenler var.beyler ben size yalnızca o boş insanların hayatlarını anlatsam, bu size onların ne kadar rezil varlıklar olduğunu anlatabilmem için yeterli olmaz.ben size onların patronlarının yaşadıkları rezil hayat şeklini yazmaya çalıştım.patronlarının patronlarının yaşadıkları rezil hayat şeklini yazmaya çalıştım.anlattıklarımın havada kalmadığına da inanıyorum tek tek isim verdim.
    en üst seviyedeki o patronların yaptıkları iğrenç toplantıları yazdım, bunu yer vererek, adres göstererek yaptım.o tonlarca parayı yöneten adamların nasıl iğrenç sapıklıklara sahip olduklarını yazdım.yeri geldiğinde tertemiz insanların beyinlerini; gerek kimyasallarla, gerek fiziksel şiddetle, gerek psikolojik baskılarla bloke edip, iradelerini ortadan kaldırıp; nasıl köle olarak kullandıklarını yazdım.hillary clinton ismini verdim beyler, bu kadını hepiniz tanıyorsunuz.
    hillary clinton tarafından cinsel ilişki kölesi olarak kullanılmış cathy o’brien’den bahsettim.
    o kadının yazdığı kitaptan alıntılar yaptım.gidin beyazıt devlet kütüphanesi’nden edinin okuyun dedim.yazdıklarım gerçekten yaşanmış olaylardır beyler.eğer farkındalık oluşturabilirsem ne mutlu bana.5 kişi, 10 kişi bile bir şeylerin farkına varsa yeterlidir bana göre.
    zaten her okuyan her okuduğunu kavrayabilse denge bozulurdu herhalde. yalnızca itaat eden insanlar da lazımdır bu dünyaya. birilerinin birilerini kullanabilmesi gerekir ki bazı işler de yürüyebilsin.siz o taşeronlardan olmayın bunun çabasındayım.

    bu ülkede porno izlemenin, 31 çekmenin zararları bilinmiyor.medyada konuşulmuyor fakat neyse ki bu interneti denetim altında tutmaları artık imkansız.din ile ilgili yazdığımda bazıları tepki gösteriyor, ne alakası olduğunu soruyorlar.fakat ben birbirinden çok farklı birçok konudan bahsettim, hormonlardan bile bahsettim hiç sorun çıkmadı. bilin ki konu dine geldiğinde eğer zihninizde mantıklı bir argüman yokken bu tepkileri istemsizce veriyorsanız sizin de beyniniz bir güzel yıkanmıştır bu sonuca rahatlıkla varabiliriz.birçok alanda bu beyin yıkaması yapılıyor fakat uzatmayacağım sadece biri hakkında yazacağım;küçüklüğümüzde izlediğimiz çizgifilmlerde bile bize arapları, dolaylı yoldan müslümanları, dolaylı yoldan da islamı kötü gösterdiler.looney tunes’un bugs bunny’si vardır, hepiniz izlemişsinizdir, hatırlarsınız.küfürbaz haydo olarak bilinen karakteri de bilirsiniz.bu ikisi hep rekabet halindedir, tavşan iyiyi temsil eder, diğeri kötüyü temsil eder.birçok bölüm vardır ikisinin rekabetine konu olan ama biri çok ilginçtir; çölde geçer.tavşan ile diğeri savaşır.bugs bunny’nin kıyafeti eski amerikan ordusu kıyafetidir fakat rakibi;
    sakallıdır, bedevi arapların kıyafetini giyer.o tavşana farklı birçok bölümde de amerikan ordusuyla alakalı roller verilmiştir, fabrikada ‘’her şey abd için’’ sloganıyla cesur bir şekilde bomba kontrolü yaptığını ben bile kaç sene geçmesine rağmen hatırlıyorum.kısacası o çizgifilmlerde bile beyninize bir şeyler fısıldanır;iyi adam; abd’dir, kötü adam; araptır, yani müslümandır.bilmem anlatabildim mi?

    benim özellikle türkiye’de yaşayan musevi vatandaşlarımızla hiçbir sıkıntım yok, benim yahudi’den kastettiğim siyonist olanlarıdır.ve dünyadaki pis işlerle anılan yahudilerin de alayı siyonisttir.ikisini karıştırmayın beyler, kimseyi kimseye kışkırtmaya çalıştığım yok.

    bu hatırlatmayı da yaptıktan sonra sıradaki mercek altına alacağımız konuyu ilan ediyorum beyler.o çok zengin, çok güçlü, aynı zamanda da bir o kadar sapık olan elitlerin kutsal bir rehber olarak gördükleri kitap, sıradaki konumuz;

    kabala :kabala, masonik felsefenin temelini oluşturur beyler.başlığımızın konusuyla da bağlantılı olması açısından kabala’nın ve kabalistlerin cinsellik konusundaki görüşlerine yer vereceğim.
    kabalist büyücü ve mason üstadı olarak bilinen donald michael kraig’in cümleleri ile başlayalım;
    "cinsel ilişki ve buna bağlı olarak cinsel ilişki büyüsü kabala'nın en temel öğesidir."(modorn magick adlı kitabın 425. sayfasını incelerseniz görürsünüz)şimdi burada önceki yazdıklarımı hatırlayarak birkaç bağlantı kuracağız..

    ben başlığın başlarında sizinle dev bir porno şirketi sahibinin ilginç bir sözünü paylaşmıştım;bahsettiğim porno şirketi vivid entertainment’dı beyler.dünyadaki en büyük porno üreticisiydi bu şirket.sahibinin adı steven hirsch’di ve orada ‘’porn king’’ lakabı vardı.aynı zamanda yahudi’ydi kendisi.söze gelirsek;''cinsel ilişki güçlü, etkili bir şey ve bu bizim için doğru zaman''sanki benziyor mu ne?arthur edward waite adlı kabalist bir hahamdan söz edeceğiz.
    kendisinin ‘’holy kabbalah’’ isimli bir kitabı da mevcut, kabala’yı varolan en büyük büyü ilmi olarak görür bu şahıs.a. e. waite’a göre ‘’serbest cinsellik’’ kabala’nın en temel unsurudur beyler.bakın ne düşünüyor;"kabala'daki en yüce ilim seksin gizeminde saklıdır. hayat ağacı'nın (sefirottan bahsediyor) iki tarafının erkek ve dişiliği temsil etmesi ve hatta tanrının ismi yehova’nın erkek ve dişi harflerden oluşması anlaşılırsa, kabala'nın tabiatında varolan cinsellik görülebilir."
    (holy kabbalah kitabında sayfa 78)unutmayın beyler şu an o dev porno şirketi sahiplerinin kutsal rehber'inden parçaları işliyoruz.

    kabalistlere göre; kendileri için, yani büyücüler için, hiç bir ahlak kaidesi geçerli olmamalıdır.
    üstad olarak kabul edilen kabalist donald michael kraig der ki;‘’bir büyücü için ahlak yoktur.
    bir büyücü olarak inanıyorum ki insan dilediği tür cinsel ilişkiye girmekte özgürdür;normal, homoseksüel, çift ya da grup halinde, ayinsel veya sado-mazoşist’’
    (modern magick kitabının 421. sayfası) dikkat edin beyler, bu kabalist amca size porno sitesine bakıp kategori saymıyor, 2. basımı ta 2001 tarihli olan kitabında kabala’ya inananlar için serbest olan cinsel ilişki türlerini yazıyor.tabii öğrencileri diyebileceğimiz o pornocular da aldıkları emri çok güzel yerine getiriyorlar, zira sitelerdeki kategoriler hepinizin malumu.masonluk, esasında şeytan’ın öğretici olan tüm ahlaksızlığı bir sistem olarak kabul etmiştir.serbest cinselliğe en az diğer ilkeleri kadar önem vermişlerdir.

    şahsen ilk okuduğumda tüylerimi diken diken eden bir alıntıyla devam ediyoruz beyler;‘’köpek için kemiğin, domuz için dışkının çekici bir tadı olmasaydı, onlar bu maddelerden karınlarını doyurmak isterler miydi?rezilliklerin her çeşidinden ayrı bir tad alan güçlü kişileri ayıplamayınız’’
    (mason dergisi’nin 29. sayısının 20. sayfasında geçiyor)bakış açılarını tiksinseniz de empati kurarak kavramaya çalışın beyler, anlayın bu dünyada nasıl hasta ruhlu insanların güç sahibi olduğunu.-meşrik-i azam cemil sena’nın mason dergisi'nde "özgür düşünceler" adlı bir yazısı yayınlanır beyler.bu yazıda aynen şu cümle yer alır;"özgürlüğün engelleri şu birkaç sözde saklıdır: günah, ayıp, yazık, haram.’’(mason dergisi’nde 28. sayının 10. sayfası) porno konusuna kilitlenip kalmayın.pornoya giden o yolda ilk olarak dini hassasiyetlerin ortadan kalkması gerekir beyler.bu amacı gerçekleştirmek adına çalışır bazıları.kimi insan yetiştirilme koşullarından dolayı bu hassasiyete hiç sahip olamamıştır, kimisinde bu hassasiyet vardır fakat zamanla kendiliğinden kaybeder.bazen de dışarıdan birilerinin etkileriyle o hassasiyetler azalarak yok olur. yukarıda yazdığım gibi hür yaşama hakkı, özgürlük gibi kelimelerin arkasına sığınarak yavaş yavaş o hassasiyetlerinizin insanı kısıtlamaktan başka bir şey olmadığı fikrini birileri zihnimize empoze eder.çoğu zaman medya ile, diziler-filmler ile, toplumun önde gelen, esasında birileri tarafından öne çıkarılan, sanatçılar ile size hayatı nasıl yaşamanız gerektiği, hatta nasıl düşünmeniz gerektiği bile öğretilmeye çalışılır. bilinçaltınıza istenilen mesajlar verilir.sonrası malum, dışarıya çıkıp biraz izleyin insanları, beyin yıkama, zihin kontrolü ne demektir, nasıl oluyor anlarsınız. canlı canlı şahit olursunuz toplum mühendisliğinin nasıl yapıldığına. ahlaksızlığın normalleşmesi tamamlandıktan sonra insanın bulaşmayacağı pislik yoktur, porno bu pisliklerden yalnızca bir tanesidir.

    şimdi sıra talmud'da.ilk olarak belirteyim;ben şahsen tevrat’a da, incil’e de iman etmeyen kur’an’a iman eden biriyim.fakat tabii ki ilk hallerine.tevrat ve incil tahrif edilmiştir.bu sebepten dolayı hükümleri kalkmıştır, artık geçersizlerdir.hükmü geçerli olan tek kitap kur’an’dır.yahudilerin kutsal saydığı 2 kitap vardır;tevrat (torah da denir) ve talmud.tevrat, hz. musa’ya verilen kitaptır, daha sonra hahamlar tarafından tahrif edilmiştir.talmud ise ‘’yahudi yasaları’’ olarak bilinir.hahamlardan hahamlara nesilden nesile aktarılan sözlü emirlerin yine hahamlar tarafından kitaplaştırılmış halidir.yahudilerin şeriat kanunları gibi düşünebilirsiniz.ikisinden de alıntılar yaparak ilerleyeceğim.ilk başta dediğimi unutmayın, bu kitaplar bu şekilde inmedi, sonradan tahrif ettiler, kimsenin inancına da saygısızlık olarak algılamayın.insanlar isterse; patatesi pratik şekilde doğramaya yarayan o aletlere tapsın, kutsal kitapları kutudan çıkan kullanma kılavuzu olsun, sürekli onu okusunlar, ibadet olarak da patates kızartıp yesinler.gerçekten beni rahatsız etmedikleri sürece umrumda olmazlar, dalga filan da geçmem. sonuçta gerçekten faydalı bir alet o, saygı duyarım yani inançlarına.ama bu siyonist yahudiler’in durumu çok farklı.yazınca anlayacaksınız.

    tevrat ile başlıyoruz beyler..
    yazdıklarımın ilahi hiçbir hükmü olmadığını ve tahrif edilmiş bir kitaptan olduklarını tekrardan hatırlatarak başlıyorum;‘’ve gerçekten de kız kardeşimdir, kendisi babamın kızıdır ve benim karım oldu’’(tevrat’ın tekvin bölümü, 20/1 2)"ve büyük kızı küçüğüne dedi:babamız, kocamıştır ve bütün dünyanın yoluna göre yanımıza girmek için memlekette erkek yoktur;
    gel babamıza şarap içirelim ve babamızla zürriyetimizi yaşatmak için onunla beraber yatarız...
    ve büyük kız girip babasıyla yattı.’’(tevrat’ın tekvin bölümü, 19/31-33)"ve nuh çiftçi olmaya başladı ve bir bağ dikti.ve şaraptan içip sarhoş oldu;ve çadırın içinde çıplak oldu.
    ve kenan'ın atası olan ham, babasının çıplaklığını gördü ve dışarıdaki iki kardeşine söyledi...
    ve nuh şarabından ayıldı ve küçük oğlunun kendisini yaptığını anladı.ve dedi: ‘kenan lanetli olsun.’’(tevrat’ın tekvin bölümü, 19/31-33)bir hatırlatma daha yapayım;olayın en başını asla unutmayın ve sakın bağlantıyı koparmayın,pornoculardan girmiştik bu meselelere,sonrasında patronlarını incelemiştik,patronlarının da patronlarını incelediğimizde, yani en üst kademedeki dev şirketlerin sahiplerine baktığımızda tek ortak yönlerinin yahudilik olduğunu görmüştük,
    şimdi ise yahudilik inancını inceliyoruz.ve kitaplarında yazılanları incelediğimizde, hayrete düşürecek derecede çeşitli içest kategorilerle olan benzerlikleriyle karşılaşıyoruz nuh ve kenan isimleri yerine iki tane yabancı isim koyun mesela,sanki kutsal kitap değil de bir porno videosunun açıklama metni gibi değil mi?bunlar daha başlangıç, ileride çok daha mide bulandırıcı bir hal alacak yazdıklarım.

    talmud'a geçtik beyler.talmud, yahudi yasalarıdır, yahudi şeriatı da diyebiliriz.ve en mide bulandırıcı bölümü ile başlıyoruz;kethuboth.gerçekten olabilecek her türlü ilişki çeşidi işlenmiştir beyler bu bölümde, hatta serbest bırakılmıştır.dikkatle okuyun ve yine dikkat edin kusmayın.
    çocuklar ile cinsel ilişki hakkında;"bir büyük, küçük bir kız ile cinsi temas yaparsa bu göze girmiş bir parmak gibi kabul edilmeli.keza bir çocuk bir kadınla temas ederse bu da kadının cinsi uzvuna bir çubuk girmiş olarak kabul edilmeli.bir büyük tarafından bir çocuk baştan çıkartılıp ırzına geçirilirse bu ırza girme hadisesi olarak değerlendirilmemeli;nasıl ki gözyaşı tekrar ve tekrar yeniden insanın gözüne gelirse üç yaşında küçük iken cinsi temasta bulunan bir kızın da bekâreti geri gelebilir.küçük yaşlarda erkeklerle yatmış bir kız çocuğu evlenirken bu vaziyeti kocasına bildirmeli; aksi halde kan gelmez ve kocası da bu vaziyetten hoşlanmaz."
    (kethuboth 11b)
    yorum yok beyler, aklınıza o izlediğiniz pornoları getirin.
    bizzat kendi dini tarafından meşru görülen bu iğrenç cinsel ilişki biçimi adına kategori açıp, tonlarca video yayınlamaktan çekinmez bu insanlar.çocuk pornolarının %55’i abd çıkışlıydı, bunu yazdım, hatırlatırım.unutmayın beyler; eğer insanın keyfi hareket etme özgürlüğünü sınırlayan bir inancı yok ise, elde ettiği maddi gücü her türlü ahlaksızlıkta kullanır.
    burada yazdığım ve yazacaklarım 6 aya yakındır biriktirdiğim, birbiriyle alakalı alakasız onlarca araştırmadan oluşturduğum kaynaktan elde ettiğim verilerle oluşturduklarımdan meydana gelecek diye.ben evde fare çiftleştirerek deney yapmıyorum amatör çekim yapan porno şirketim de yok
    bohemian club'a üye değilim zengilere yarrak filan da yalatmadım hayatımın bir bölümünde cinsel ilişki köleliği de yapmadım ya da real hayatımda talmud'u ve tevrat'ı tahrif edip kafasına göre maddeler ekleyen bir haham da değilim.yazdıklarım elbette ki başkalarının yazılarından elde ettiğim bilgiler.
    belli ki az çok türkçe biliyorsun, eser miktarda ingilizcen de varsa sözlük yardımıyla elbette ki burada yazdığım tüm yazıları başka sitelerde bulabilirsin.fakat yalnızca terimler, sayısal veriler ve '' '' içerisinde verdiğim alıntılar hiç değiştirilmeden aynen buraya eklenmiştir.çünkü sayıları değiştiremem, çünkü kafamdan yeni terimler uyduramam ve çünkü onlar kitaplardan alıntı,
    istesem de değiştiremem.ben zaten hiçbir zaman ''bu yazdıklarımı başka yerde bulamazsınız'' gibi bir iddiada da bulunmadım.olayın saf bilgi kısmının hepsini başka kaynaklardan edindim.ararsan bulursun.fakat o cümle kurgusunun, düzenlemenin, emeğin aynısını hiçbir yerde bulamazsın.çünkü tek tek kendi kelimelerimle, nasıl daha basit anlatabilirim kendimi diyerek kafa patlatıp en baştan yeniden yorumlayarak oluşturuyorum bu yazıları.
    amacım onlarca kaynaktan elde edilmiş tek başlık halinde ilgili olanların ulaşabileceği bağlantılar zincirini oluşturup, insanları düşünmeye ve bir şeyleri değiştirmeye sevk edebilmek.

    talmud’un kethuboth bölümüyle devam ediyoruz.bu insanların cinsel sapıklıklarının yanında, kendilerinden olmayan, ‘’goyim’’ şeklinde niteledikleri, farklı ırklara karşı görüşlerini de anlamaya çalışın.‘’goyim’’ kelimesini daha sonra detaylıca açıklayacağım."bir kadın kocasının izni ile parasını vererek kendisi ile cinsi bir şekilde alakadar olacak bir şahıs kiralarsa,
    bunda hiçbir kabahat yoktur;fakat bu kiraladığı şahıs gayri yahudi ise bu kabahattir,zira kazançlı çıkan gayri yahudi'dir.fakat aynı vaziyet, bir yahudi erkeği ile gayri yahudi bir kız arasında vuku buluyorsa zararı yoktur,fakat yahudi erkeği bu gayri yahudi kızla evlenmemeye çok dikkat etmelidir."(kethuboth bölümü 51b)bazılarınız;‘’bu insanların bizim çektiğimiz 31’den ne çıkarları olacak, umurlarında bile olmaz’’tarzında eleştirilerde bulunmuştu.açtıkları binlerce porno sitesini, yayınladıkları on binlerce videoyu yazmıştım.bunların çoğu bedava ise arkasında başka bir amaç vardır demiştim.ortalama bir zekaya sahip olanlar bile, şimdi yazacağım kısımla, size niçin 31 çektirmek istediklerinin arasında çok rahat bağlantı kurabilmeli."dünyada hakimiyet sağlayacak en önemli unsurlardan biri çok üremektir.bu amaçla yahudiler arasında her türlü cinsi münasebet serbesttir.bütün yeryüzündeki gayri yahudiler eşektir.o gün geldiği zaman bunlar yer altında kendileri için kazılmış olan yerlere girip ebediyen yer altında yaşayacaklardır."son iki cümle klasik siyonist bakış açısıdır, onlardan ziyade siz ilk iki cümleye odaklanın.
    üremenin öneminden bahsediyor, sayıda çok olmalarının hakimiyet sağlama da gerekli olduğundan söz ediyor.aranızda parçaları birleştirebilen çıkacak mı diye merak ediyorum,
    o pornolar ve sizin çektiğiniz 31 ile, bu yazdığım talmud yasasındaki görüş arasında olan bağlantıyı bulabilen varsa yazsın bakalım bu entrye cevap olarak.amaçları diğer ırkların nüfuslarını kontrol altında tutmak beyler.nüfus kontrolünün birçok yolu vardır ve bu çok geniş bir mesele.yalnızca bir örnek verirsem;bizim ülkemizde geçmişten beri nüfus kontrolü uygulanmaya çalışılmıştır beyler.aile planlaması adı altında; tek çocuklu aileler dizayn etmek istenmiştir.eski zamanlarda yapılan bazı aşıların kısırlığa yol açtığı da belirtilir.ünlü bir aile de vardır bizim ülkede, rockefeller ailesinin türkiye şubesi olma görevini kendine amaç edinmiş bir aile.
    neyse.talmud'dan verdiğim yasa, yahudilere üreyip, çoğalmalarını öğütler.her türlü pislik ilişkiyi de sırf sayıları artsın diye serbest kılar.tabii kendileri 5 artarken diğer milletlerin 50 artması, onlar için -45 demek gibidir.emin olun salak değil bu insanlar.
    ellerindeki imkanlar ile kendileri haricindeki insanların nüfuslarını azaltmak amacıyla sinsi planları vardır,yapılan dünya savaşlarını araştırın.savaşın her iki tarafına da kredi verip, finans desteği sağlayan yahudi bankerlere rastlarsınız.hem verdiği krediyi ileride yüksek faizle geri alarak, çok büyük ekonomik kazanç sağlarlar.hem de dünya nüfusunun azalmasına katkıda bulunmuş olurlar.dünya savaşının fitilini, yaptığı suikast ile ateşleyen sırp milliyetçisi pezevenk;ileri dereceden bir masondu beyler.o savaşta kaç kişi öldü araştırın.benim porno sektörü ile var olduğunu söylediğim bağlantı da yine bir çeşit doğum kısıtlaması gibi düşünebilirsiniz.
    31 çekerek elinizden çocuk sahibi olamazsınız.bu olay bir alışkanlık haline geldiğinde ve izlediğiniz pornolarda gördüğünüz kadınlardan dolayı güzellikten kastettiğiniz alt sınır seviye bayağı bir yukarı çekilir ve etrafınızdaki kızları kolay kolay beğenmezsiniz.yani pornocular zihninizde yer ettiğinden dolayı çirkin bulursunuz türk kızlarını.beğenmeyen insan evlenmez mantıklı olarak.evlenme yaşı da istatistikleri takip ederseniz git gide yükselir.sebebi öğrenim görüyor olmak ya da yoğun bir iş hayatına sahip olmak filan değildir.sebep;insanların birbirlerini beğenmemesidir, o dizilerde, filmlerde kendilerine izlettirilen hayatları yaşayamayacak olmalarını bilmeleridir.tamam belki insanlar hala evleniyor ama;boşanmalar da artmıştır son yıllar da, bunu da araştırın.dolaylı yoldan doğum oranları da azaldığından, nüfusumuz git gide yaşlanıyor.
    yaşlanan nüfusun da ne anlama geldiğini yazmayacağım çok uzar.

    kısacası;size porno izlettirip, 31 çektirmeleri de bana göre dolaylı yollardan bir çeşit doğum kontrolüdür beyler.bu benim düşüncemdir, arkasındayım."o adam ki kızkardeşi ile beraber yatıp,
    kendilerini cinsi zevklere bırakırlar ve kız kardeşi bunu şikayet etmez,bunda bir kabahat yoktur,fakat kız kardeş şikayette bulunursa bu işi tekrarlamaması bu adama bildirilir.o şahıs ki daha annesi yaşlı değildir ve babası ölmüştür ve validesi yabancı erkeklerin koynuna girmek istemez ve kendi oğlu ile yatmak ister ve keza oğlu da validesi ile yatmak isterse böyle bir vaziyette,eğer bu işler zor kullanılmadan yapılıyorsa,bize düşen bir vazife yoktur;ta ki oğul evlenme yaşına gelip de başka bir kızla evlenmek talebinde bulunur ve validesi buna mani olmak isterse,oğul hem kendi karısının cinsi arzularını hem de annesinin cinsi arzularını tatmin etmeli;
    ta ki validesi başka bir erkek buluncaya kadar."(kethuboth bölümü 76a)yorum yapmama gerek var mı beyler?kethuboth bölümüyle ile ilgili son entryim beyler;"bir gayri yahudi, yahudi kızından istifade ederse, bir yahudi kadınını baştan çıkartırsa, bir yahudi çocuğunu kirletirse;
    yahudi, umumi bir yahudi kadını ile temas edip kadına parasını vermezse cezaya çarptırılır.
    eğer bir yahudi, umumi kadını kullanıp parasını vermemiş ise parası alınır ve de dövülür, bir yahudi kadınını baştan çıkartır ise ölünceye kadar taşlanır.bir yahudi kızını kirleten gayrı yahudinin başı yarım kesilir ve yavaş yavaş öldürülür.bütün bunlar bilhassa gayrı yahudilerin önünde yapılmalı ki bunlara müthiş bir ibret olsun ve bizim dehşetimiz karşısında titresinler ve yahudi'ye dokunmaya bir daha yeltenmesinler."(kethuboth bölümünde 61b)son iki cümleye dikkat.burada hazır kafa kesmeden muhabbet açılmışken farklı bir konuya daha değineyim; islamiyette kafa kesme diye bir olay yoktur beyler.acaba ortadoğu’daki yapay örgüte kim kafa kesmeyi öğretti?nedense kendini müslüman olarak tanıtan bu örgüt, en fazla müslümanlardan olmak üzere her dinden insanı öldürmüştür.fakat bu zamana dek nedense 1 tane bile yahudi’ye zararı dokunmamıştır.ilginç.kethuboth bölümünü tamamladım beyler.okurken kusmadan tamamlayabilenleri tebrik ediyorum.sırada yebamoth bölümü var, çok daha kısa sürecek.

    "bir dul kendini tatmin için her türlü usullere başvurabilir.bir kadın sebepler göstererek hayvan ile hayvani münasebetleri ilerletirse bunda münasebetsiz bir şey yoktur.böyle işlere zevklere heveslenmeyen kadın bulunmaz.bu sebepten bu gibi zevklere kendini verip de sonradan evlenmeyi düşünen kadını bir haham bile alabilir."(yebamoth bölümüden 59a ve 59b)sanıyorum bu son kısım ile ortalama bir porno sitesinde bulunabilecek tüm kategorileri tamamladık beyler, değil mi? baştan sona tümünün zihninizde yer etmesini istiyorum beyler. yazdıklarımı okurken önceden yazdıklarımı unutmuş olmanızı istemiyorum, hepsini okumuş olanlar boş vakitlerinde yazdıklarımı tekrardan bir okusun; tamamını okumadan gelip bu entryi okuyanlar hiç hile yapmasın en başından okumaya başlasın.dikkatiniz dağıldıkça okumayı kesin, ara verin. kafanız yerindeyken gelin okuyun, anlattıklarım otursun istiyorum.zaten 3 sayfayı doldurmuyor bile entrylerim, çok uzun değil, üşenmeyin.belki burada yazanları okuduktan sonra vereceğiniz bazı kararlar, hayatınızın geri kalanını çok daha verimli yaşamanıza bir vesile olacak.
    hiç belli olmaz.

    okuyun,

    okutturun,

    pornodan uzak durun.

    yazı neverfap akademiden alıntılanmıştır. tarafımca birkaç düzeltme yapılmıştır. umarım porno ve mastürbasyon bağımlılığından tamamıyla kopabilirsiniz.
  • bekar türk gençleri için çok uygun olan saçma sapan bir akım.
  • #141248479 aynen, bana şurdan bi touch blue alsana.
hesabın var mı? giriş yap