• etrafımdakilerden çok fazla duymaya başladığımda, "insanlarda nasıl güven telkin etmişim, aferin bana" diye mi, yoksa "herşeyi bana mı yıkmaya başladılar çaktırmadan bu insanlar" diye mi düşüneceğime karar veremeyip, kendimden şüphe etmeye başlamama sebep olan söz öbeği.
  • genellikle konuşan kişiyi başından savmak veya başka bir konuya geçmek amacıyla kullanılır bu.

    - abi yarın iki tane sınav var, ertesi güne de proje sıkıştı. bir de şu evin işleri var... ne yapacağımı şaşırdım artık...

    - dert etme ya, sen halledersin hepsini. o değil de benim şu şey işini vıdı vıdı vıdı...
  • önceleri bu aslansın, kaplansın gazıyla bana söylenen bu laf hoşuma giderdi. "insanlar bana güveniyor, breh breh" diye. sonra geçiştirildiğimi anlayınca nasıl bozuldum bilemezsin sözlük. işin kötüsü bu aydınlanmayı yaş yirmi beşi geçince yaşadım. nasıl salak gibi hissettim kendimi nasıl.
  • bu hayatta en tiksindiğim cümle, öyle güven va durumu değil insanı yalnızlaştıran bir cümle. tam türkçe meali ne bok yersen ye umrumda değil.
  • yetersiz yöneticilerin başından savma cümlesi. yapılacak hatalarda ilk başta satılacağınızı bilmeniz gerekiyor.
  • dert yandığımda, hep duyduğum cümle.

    sonra bir şekilde o işi halledince de, "eee ben demiştim!" lafını duyup x2 sinir yaşıyorum. ama tanışana kadar, yapamazsınları çok duyduğumu hatırlayıp, ilişkilerimizde bu noktaya gelmiş olmaktan, haz alıyorum.

    mamafih, hayatı iddialı yaşamak, paha biçilemez bir keyif.
  • çocukluğumdan beri sürekli duyduğum cümle. bunun üzerine bir de "ay ne kadar akıllı! ne kadar da güçlü!" gibi cümleler eşlik eder.

    zaman içinde kendinizi her şeyi kendi başınıza hallederken bulursunuz. sonra siz bu döngüye girince etrafinizdakiler bu fikre iyice inanmaya başlar ve farketmeden yalnızlaşırsınız aslında ama siz bile bunun farkına uzun yıllar sonra varirsiniz. ya da öyle bir şey olur ki birgun, biri size gelip bu minvalde destek veren cümleler söylediği zaman "ben güçlü değilim! halledemem!" diye avazınız çıktığı kadsr bağırmak istersiniz. gün gelir yaparsınız da..

    bunun bir sebebi de, çocukken büyüdüğünüz abi/abla/kardeşin sürekli sorun yaratan ve herkesi meşgul eden bir karakter olması bana kalırsa.

    zira benden 6 yaş büyük bir ablam olmasına rağmen, çocukluğum ve lise döneminde de herkesin derdi ablamdı. onun çıkardığı sorunlar, içine girdiği buhranlar vb şeylerdi. ben ise kusursuz ve fazlasıyla aklı başında bir çocuktum annem ve babam için. ve bu da onlara ablamla daha fazla ilgilenip, onu kaybetmeme hususunda ekstra enerji verdi sanırım.

    öyle ki, 17 yaşındayken bir gece yine saatlerce ablamın saçma problemleriyle ugrasirlarken dayanamayıp "ben de varım burada. bir gün de beni karşınıza alıp öğüt verseniz ya! bana neden hiç öğüt verilmiyor bu evde?!" diye isyan etmiştim. insan öğüt duymak ister mi? istiyormuş işte. babam da "senin kimsenin ögüdüne ihtiyacın yok kızım. çünkü hiç bir eksiğin yok" demişti. sonra benim bu söz üzerine sevinmemi bekledi. ama yıllar geçti ve hala aklıma geldikçe içimi acıtan bir cümle olmuştur bu. iyi bir insan olmak, gözden çıkarılmak mi olmalıydı? ya da birine güvenmek, onu bir kenarda bekletme cesareti mi yaratmaliydi?

    ne yazık ki bu dünya aptallar, duygu sömürüsü yapanlar, karaktersizler, beceriksiz ve tembeller için biçilmiş bir kaftan. o zaman "sen yaparsın!" demez ve sizin için endiselenirler. olur da beğenilir ve sevilirseniz, bir de güçlü ve kendine guvenen biri olarak görülürseniz, en az eforu hakeden insan oluyorsunuz aniden. ve zamanla tek istediğiniz birisinin sizin icin endişelenip "dur yardım edeyim sana" demesi ya da "aslında sen çok güçlü değilsin ama öyle görünmek zorunda hissediyorsun kendini" diye sizi okuması oluyor. ama insanlar hep kolayına kaçıyor...
hesabın var mı? giriş yap