• farklı şehirlerde belki aynı saatlerde hep aynı şarkı: "günlerimiz..." savrulan yapraklar gibi akıp giden günlerin içinde "haritalarda, yeryüzünde ve kimsenin aklında olmayan şehir" yaratma isteğinin sessizliği, kırılan bir aynanın parçalarında. keskin. aynanın sırrı ne anlatır bilinmez. çarpıp geri dönülen eşikler sert. cam kırılgan. oysa ki tam zamanı kimbilir: "bir kitaba başlar gibi" devam etmenin.

    seni seviyorum. çok, daha önce rastlamadığınız bir okuma deneyiminin eşiğinde bekliyor sizi. "pasın kirin içinde, ince dallı ve damarlı bitkiler yaşama tutunmaya ve soluk almaya çalışıyordu. insanlar gibi..." sessiz sitemsiz. çünkü öykü telafi eder. her okuduğunuzda. bora abdo öyküleriyle insanlardan ümidi kestiğimiz, kötülükle iyilik arasında arafta kalmış hallerimizle, cellatların birer birer astığı ruhlarımızı batırıp batırıp çıkardığımız suçlar ve günahlar arasındaki sessizliği anlatıyor. bir nakış işler gibi. kitabın adının ve arka kapak yazısının kendi içinde derin bir anlamı var. pergel ikilemesi ’nin ilk kitabı olmasından ilerlersek, kitabın içindeki öyküler pergelin sivri ucunu kalbimize batırıp, aklımız ve ruhumuz üzerinde çizikler oluşturuyor. ve hep kendi etrafımızda dönüyoruz. her öyküde bir defa daha durup düşünmemizi sağlayan da bu gerçeklik. detayları birbiriyle ilişkili insani haller, dertler, durumlar, soyutlamalar ve farkındalığımızı farkında olmadan saran sezgisel bir kavrayışla insan olmamızın tüm zavallı halleri, öykülerin katmanlı anlamlarının arasında gizli. öykülerin her birinde acının sessiz halini çoğul bir ses olarak duymak için...
  • sanıyorum bir tür web sitesi.
hesabın var mı? giriş yap