• büyük şehirlerin işlek caddelerinde kimi zaman bir kameraman ve bir eliyle kablolu mikrofonun dolanmış kablosunu, diğer eliyle de mikrofonun kendisini tutan muhabirlere rastlarız. bunlar yoldan geçen insanları tutup sorular sorup, görüşler alırlar. işte o yoldan geçen çoğu kişi bu ikiliyi görünce kaldırımın en ücra yerlerinden yollarına devam etmeyi seçerler. çünkü sorulacak soru ya "sevgililer günü hakkında ne düşünüyorsunuz, sevgilinize buradan bir mesajınız var mı?" ya da "şu anda hülya avşar stüdyomuzda sizi izliyor, ona söylemek istediğiniz bir şey var mı?" dır. hoş çok daha önemli konular olsa bile farketmez bu ikiliden kaçan kişilerin tavırları. öyle ya, ne gerek var ki televizyona çıkıp salak saçma beyanatlar vermeye.

    ankara insanı bu konularda daha bir kendine güvenir görüntü çizer. pek çekinmez onlar kameradan. ama istanbul röportajlarında uzatılan mikrofonda bir şey söylemeyerek acelesi varmış gibi bir yerlere koşturan üniversite öğrencisi görünümlü kişiler televizyona çıkmaktan kurtulamaz çoğu zaman. artık televizyoncuların televizyona çıkmak istemeyen bu kişilere garezinden midir nedir, ne zaman bir sokak röportajı izlesek uzatılan mikrofona konuşmayan birini mutlaka gösterirler.
  • zavallı muhabirin isini zorlastırmak, 15-20 dakikada bitirebilecegi isi bir saate uzatmaktır. hele ki yagmurlu havalarda.. onlar da bayılmıyorlar tanımadıkları bir sürü insanı yollarından cevirip konusturmak icin ugrasmaya ama isleri bu yazıktır, aceleniz yoksa onlara yardımcı olunuz kacmayınız.
hesabın var mı? giriş yap