• brezilyalı arkadaşımın bana yönelttiği soru. cevap vermekte zorlandım. ne dersem diyeyim "peki neden arap gibi yaşıyorsunuz?" dedi.

    edit: neden adama "peki siz neden portekizli gibi yaşıyorsunuz?" demedin diye soru geldi lan. sığ adamlar. soran adam japon olsaydı, rus olsaydı ne diyecektim? dediği doğru mu değil mi ona bakın.
  • evet arabız galiba
  • brezilyali sosyolugun derin tespiti. türklerle araplarin yasam sekillerini karsilastirmis.
  • değildir ama yüzde elliye yakını arap sevicidir diye cevaplanabilecek bir sorudur.
  • cevabı basit olan soru.

    -arap gibi yaşamaktan kastınız nedir?
    kılık kıyafet?
    -kadınlar başını örtüyor, isteyen de örtmüyor.
    yeme içme?
    -ortadoğu mutfağını severiz
    ibadet?
    -din aynı

    evet arap kökenlilerimiz çok, coğrafi ve tarihi etkileşimlerimiz çok, bir de din unsurundan dolayı hayat tarzımız benzeşiyor.
  • yakın coğrafyalarda yaşamış ve aynı dini paylaşan iki toplumda benzerlik olması ve kültür etkileşimi gayet doğal. durup durup konu yaratmayın, oturun kökeninizi araştırın o zaman o yabancılara daha net cevaplar verirsiniz.
  • türkler arap mıdır sorusunun cevabı soruda gizlidir.
  • sorusuyla solsun cevaplarıyla olsun "ahmet mehmet midir" benzeri bir paradoksal durumlar içeren soru.

    şöyle ki: türkler arap kabul edilen coğrafyanın göbeğinde, mısır'da bile devlet kurabilmiş savaşçılarıyla dönemin gözdesi olan bir topluluk.

    komşu olduğumuz arap coğrafyasıyla karşılıklı etkileşime girdik.

    bugün türkçe konuşan dünya nüfusunun önemli kısmı arap kökenli.

    öte yandan türkçe arapçadan beslenerek evrimleşmekte olan bir dil. dolayısıyla türkleri arap etkisinde bir ulus olarak düşünebiliriz.

    *

    ancak sorun şurada: soruyu soran kişi belli ki türklüğü sadece dil üzerinden tanımlamıyor.

    niyetimizi biraz bozarak empati yaptığımızda, soruyu soran aslında türklükle araplığı kıyaslayarak, türklerin araplardan ne gibi bir ayırdedici özelliği olduğunu sorguluyor.

    maalesef burada işler karışık. neden karışık: bilindiği üzere tapınaklar erken feodal dönemde o tapınağın bulunduğu coğrafyada yaşayanları tanımlayan, önderlik eden kültür ve eğitim merkezleriydi. o dönemde bugün bildiğimiz anlamda hastane okul üniversite yoktu. tapınaklar, bunların tamamının işlevini üstlenmişti.

    dolayısıyla din olgusunu küçümsememek gerekir. nitekim daha geçtiğimiz yüzyılın başında bile, lozan ve serv anlaşmalarında azınlıklar tanımlanırken din üzerinden gidilmişti.

    nitekim o dönem özbeöz türk olan örneğin karaman yöresindeki hristiyan topluluk azınlık olarak kabul edilmişti. nitekim o insanlardan bugüne kalan yok. neredeyse tamamı göç etti.

    dini kimliğin önemini gördük. şimdi soruya dönelim:

    türkiye cumhuriyetinde yaşayan türkler için dini bakımdan durumu biliyoruz:

    geçtiğimiz yıllarda çok önemli gelişmeler oldu:
    1) diyanet işleri başkanlığı bazı kurulların adını değiştirerek "islam" kelimesini ekledi. ayrıca, başkanı bu kurumun dünyadaki bütün müslümanların hizmetinde olduğunu ilan etti.

    2) yargıtay, okullarda ders kitabı olarak "peygamberimizin hayatı" ismine yapılan itirazı reddetme gerekçesinde, türkiye'nin müslüman olduğunu ve bu konuda hukukun milletin seçimine saygılı olması gerektiğine benzer bir ifade kullandı.

    dolayısıyla, hem devlet açısından, hem de toplum açısından türkiye cumhuriyeti bir islam devletidir.

    yukarıda dinsel tabiyetin bir halkın kimliği üzerinde ne denli büyük bir etkisi olduğunu vurgulamıştık. uygulamada, ibadetlerde ve eğitimde arap alfabesi ve arapça geçerli. bu konuda da kesinleşmiş bir mutabakat mevcut: örneğin ezanın türkçeleştirilmesine karşıtlık, kuran tefsirlerine karşıtlık çok yaygın. toplumun büyük bölümü arapça kalmasında ısrar ediyor. devletin kurumları da buna paralel uygulamalar yapıyor.

    *
    sonuç: türkler, en azından türkiye cumhuriyeti sınırları içerisindeki bölümü bir yerde arap sayılabilir. daha doğrusu, araplığa geçiş sürecinde olduğu söylenebilir.

    kaldı ki, başkent ankara dahil, türkiye'nin bazı bölgelerinin lokal anlamda herhangi bir arap mahallesinden farkı yoktur. ankara'da hacıbayram, istanbul'da fatih, eyüp gibi semtlerde kıyafeti, sakalı, genel tavırlar ile arap sayılabilecek bir kesim mevcuttur.

    toparlayacak olursak, azımsanmayacak bir yüzdemiz tam araplaşmıştır, geriye kalan bölümü de araplaşma sürecindedir.
  • türkler arap değildir. bedevi kıçı yalayanlar arapdir
hesabın var mı? giriş yap