• 17. yüzyılda georges de la tour tarafından resmedilen tablo. bkz türkçe ''karo aslı hilebaz'' olarak bilinir.

    tablo, 20. yüzyılda keşfedilmiştir. georges de la tour, eksik biyografisi nedeniyle unutulmuş bir ressamken, bir tenis oyuncusu tarafından paris'te bir antikacıda bu tablosu bulunmuştur. 1972 senesinde tablo louvre müzesi tarafından 10 milyon franka satın alınmıştır. o yıldan beri de bu müzede sergilenmektedir.

    incelemesi:
    masanın üzerinde kâğıt oynayanların önlerinde duran altınlardan oyunun ciddi olduğunu anlıyoruz. sağdaki genç elindeki kartları dikkatli ve ciddi bir şekilde inceliyor. en üste maça 6’lısı gözükmekte. maçanın kart anlamı düşmanlık ve mutsuzluk demek, maça 6’lısı ise kaderine karşı savaşmayı gösterir. soldaki hilebaz ise elinde dört yerine üç kart tutuyor. en üste görülen kart karo 7’li. karonun anlamı bereketli ticaret ve para demektir. karo 7’li ise garantili başarıyı simgeler. burada en yüksek puan için lazım olan ona uyumlu karo asını diğerlerine fark ettirmeden, kalın kemerine sakladığı yerden, elindeki maça asıyla değiştiriyor.

    masanın etrafında bulunan dört kişiden sadece hilebazın yüzü bir gölge ile gizlenmiş. diğerlerine nazaran onun yüzünde aldatıcı bir farklılık göze çarpıyor. alnındaki kırışıklıklar, gerilmiş bakışlar, sıkılmış dudaklar. baş yana doğru çevrilmiş, yapacağı hilenin ortaya çıkması durumunda sonuçlarının ne olacağını bilerek seyirciyle rahatsızlığını paylaşıyor. omuzunda uzun kurdeleli bağlanmamış bağcıklar var. bu onun ne kadar başıboş ve çapulcu olduğunun kanıtı. kalın siyah bir kemeri kartları saklamak için kullanıyor. diğer oyuncularda dörder kâğıt olduğu halde onun elinde sadece üç tane var ve dördüncü kâğıdı maça asını daha kıymetli karo asıyla değiştirmekle meşgul. tırnak araları kirli.

    tabloda profilden görülen hizmetçi ortadaki kadına bir bardak şarap sunmakta. sol elinde hasır bir kılıfı olan şarap şişesini tutuyor. şarap hıristiyanlarca kutsal sayılıp isa’nın kanıyla eş sayılsa da bazen sembolik olarak olumsuz anlamda da kullanılır. dünyevi zevklerle, uçarılık, hovardalık ve sefahatle bağdaştırılır.

    masanın ortasında oturan kadının dudaklarının inceliği, burnunun uzunluğu ve hafifçe dışarı çıkan gözlerinde hiçbir duyguya rastlanmıyor. inciden bilezikler takmış. kolyesi daha iri incilerle süslü ve kulaklarında damla şeklinde inci küpeler var. ortaçağda inci kolyeler saflığı sembolize ederdi. rönesans’tan sonra seksüel aşkın sembolü oldular. ama büyük inciler para karşılığı yapılan aşkın göstergesiydi.

    tablonun sağında yoldan çıkmış bir genç görüyoruz. iyi bir ailenin oğlu olduğu anlaşılıyor. ressam bütün paraları elinden alınacak gencin beresini tüylerle süslemiş. bu tüyler, “plumer” (yolunmak) tabirini çağrıştırıyor.

    kaynak:
    kader elveren - ''karo aslı hilebaz'' - atlas tarih - sayı: 66 - kasım-aralık 2020.
hesabın var mı? giriş yap