• "tiananmen meydanı olayları da neyin nesiymis" diyenlerin izlemesinde fayda bulunan belgesel.

    birinci bölüm
    ikinci bölüm

    iktidara karşı yapılan her halk hareketinde karşılaşılabilecek sorunları görmek açısından da epey ilginç. mesela;

    -iktidar ile diyaloğa geçmenin zorluğu

    iktidarın ilk düşüncesi sanıyorum, "bir iki ağlar, susarlar" şeklinde oluyor. bu aşamada adam yerine koymadıkları için, bırak istediklerini yerine getirmeyi, ne dediklerini bile dinlemiyorlar. aslında demokrasilerde muhalefet partilerinin işlevi, iktidarın adam yerine koyduğu kişiler olarak, bu gibi hareketlere neden olan istekleri dillendirmek.

    -kurulacak diyalog için sözcü/temsilci belirlemenin imkansıza yakın oluşu

    muhalefet olmayıp da iş başa düşünce halk hareketinin de kendisine bir lider belirlemesi, iktidarın karşısına oturup konuşacak birilerini öne çıkarması gerekiyor. koskoca devlet, yargısı, medyası, polisi vs. ile demokrasiyi sunamazken (lojistik anlamda: güvenilir ve şeffaf seçim, propaganda araçları, adayların halka kendilerini tanıtabilmesi gibi) bu derme çatma halk hareketinin birilerini demokratik olarak seçmesi hakikaten zor iş. kaldı ki, seçilen kişiyi desteklememiş kişilerin de ayrı bir hareket kurmaya karar vermeyeceklerinin garantisi yok.

    -gaza gelip barışçıl harekete zarar veren birtakım zevat

    hep aradan çürük yumurta çıkar tabi. mük-kemmel bir ekip mi kuracaklardı? ama bu kişiler iktidar tarafından gösterilecek ve hareket itibarsızlaştırılacaktır.

    -somut ve makul isteklerle net olarak tanımlanmış bir pazarlık yapılamayışı

    başarısızlığın ikinci en önemli nedeni. buradaki makul istekten kasıt, iktidarın kabul edebileceği istek oluyor. mesela iktidardan istifa etmesini istemek bence makul değil. demokrasiyi savunurken, azınlığın (azınlık olmayabilir ama sandık sonucu olmadan çoğunluktur denemez) çoğunluğun kararına karşı gelmesi durumuna dönüşebilir.

    south park'ta kanadalıların isyan ettiği bir bölüm vardı. eşantiyona, kupona razı olup kazanmış gibi yapıyorlardı. o kadar da değilse de, eylemleri bitirmeye yönelik bir insiyatif gerekli.

    -geceden sabaha olamayacak şeyler istemek

    en birinci neden bu bence. kanunlar geceden sabaha olur, oluyor. ama bazı şeyler kanunu da olsa, kültüre dönüşmeden etkisini göstermiyor. basın, iifade özgürlüğü, yolsuzluk, insan hakları gibi. dünya barışı iste bari istemişken.

    belgeselde bir eleman çok güzel ifade ediyor zaten bu noktayı. devrim ile olmaz diyor, ufak değişikliklerle, adım adım olur, reformlarla olur diyor, ki kendisine katılıyorum.

    -iktidarın propagandası, resmi dili, sansürü, gövde gösterisi vs.

    resmi ağızlardan halk hareketleri için hep benzer şeyler çıkıyor sanırım. halktan koparmaya çabalamalar, marjinal gruplarca organize olmaları, düzeni yıkmaya teşebbüsleri vs.

    türkiye açısından üzücü olan, sene olmuş 2013, hala 1989'daki komünist parti propagandaları gibi haber yapan medya ile iktidarın gündeme istediği şekli vermesi.

    -ve asıl dram:
    halkı koruması gerekenlerin halka saldırması.
hesabın var mı? giriş yap