• ümit kıvanç tarafından yapılan 64 dakikalık ahmet kaya belgeseli. ölümünün 10. yılında gösterilecekmiş. *
  • biraz açıklama ve belgeselin 3 dakikalık tanıtım videosu yayınlandı.
    http://www.r7c.net/…kildi-ahmet-kaya-belgeseli.html
  • 11 aralık`da lütfi kırdar kongre merkezinde ilk gösterimi yapılacak olan belgesel.
    söz konusu tarihte bir şekilde orada olmak istediğim.
  • hani benim gençliğim'in en masumane cümlelerinden biridir aynı zamanda...
  • ümit kıvanç belgeseli. izlemek için http://vimeo.com/16145855
  • iyi olmuş ama zamanında can dündar'ın yaptığı program kadar değil.
  • bugün baskıyla susturulan seslerin yarın daha da büyüyerek, efsaneleşerek karşımıza çıkacağını en açık şekilde gösteren belgesel.
  • az önce izlediğim çok başarılı bir belgesel, öyle ki görüntülerin etkisi üzerimden gitmesin istiyorum. çok kral bir film seyrettikten sonra uzun süre sessiz kalır büyü bozmak istemeyiz. yorganın içine girer gibi o hikayeye girer ve dışarı çıkmak istemeyiz. ama dünyada calar saatler vardir. filmin ardından salak cümleler kurarak zihnimizi köşedeki büfeye, dolmuşa ya da otoparka bağlayan arkadaşlar vardır. bir gerçek vardır o gerçeğe dönülür.
    bu belgesel zaten gerçek. anlatığı hikayeyi biliyoruz çünkü tanıklık ettik..neresine dönücem.
    anlayamamışız, mevzuları iyi tahlil edememişiz, etki altında kalmışız ama artık hiçbir değeri yok. ahmet kaya artık ölmüş olan, yani bizimle konuşamayacak olan kişi. anlatılan; belki üzerimize yağmur olarak inmiş, belki yediğimiz elmaya ruhundan vermiş, işte dünyaya karışıp gitmiş bir adamın hikayesi. "ben klasik bir hikaye olmak istemiyorum. öldükten sonra değil şimdi anlaşılmak istiyorum" demiş ama malesef öyle olmadı.
    ortaokulda tanıdığım güzel gözlü kızının "en çirkin kim, en küçük kim" diye soran birine (annesi galiba) "been! ben!" diye cevap verdiği bebeklik görüntüleri ağlattı. biz ortaokulda çok küçüktük, ne olup bittiğini pek anlamamıştık. sadece arada sırada "ahmet kaya ölmemiş olabilir mi" gibi gerzekçe sorular geziniyordu etrafta, insanın inanası geliyordu. ne de olsa ölüm pek bilinen bir kavram değildi çoğumuz için.
    biz liseye geçtiğimizdeyse o yoktu. sanırım başka bir okula gitmişti.
    ortaokulda bir kere yazdığım uzunca bir aşk şiirini arkadaşların gazına gelerek türkçe hocasına göstermiştim. hoca elinde kalem bütün şiiri baştan aşağı kesip değiştirdi, anlam kaymalarını düzeltti. ben birden bire paniğe kapılıp ağlamaya başladım. çünkü hocaya o şiiri vererek çok gizli duygularımı açık etmiştim kendisine, takdir bekliyordum. duygularımın çok eşsiz olduğunu zannediyordum. şimdi anlıyorum ki hocanın okuduğu her satırla tanışıklığı vardı. benden uzun yaşamıştı, muhtemelen aşık da olmuştu. onun için önemli olan iyi türkçeydi. hocanın siyah tükenmez kalemi kağıdı çizim çizim çizerken ben sümüklerimi akıta akıta ağlamaya başlamıştım. işte az önce belgeselde bebeklik görüntülerini izleyerek yine ağladığım o kücük kız ve bir arkadaş daha beni teselli etmişti. şimdi anlıyorum ki o, duyguları kağıda dökmenin ne demek olduğunu biliyordu.
    belgeselde ahmet kayanın son görüntüleri de var. daha önce yakınlarından birini yitirenler o yüz ifadesini; yorgunluk içinde sakinliği, insanın yüzünde gözünde, burnunda, yüreğinde sakinlik tozları saçarak gezinen o teslimiyet duygusunu bileceklerdir. şimdi bu belgeseli izliyor olmak koyuyor insana.
    bir daha cehalete ve tahriklere kapılıp gidilmez, böyle başka belgeseller çekilmez inşallah. koyuyor çünkü izleyip ağlamak; hem geç kalmış hem de kolayı yapıyor olmak.

    edit:imla
  • her zaman ilk duyduğuna inanan, gördüğü şeylerin doğruluğunu bir kez bile sorgulamadan taraf olabilen, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş insanların, umarım 1 saatlerini ayırıp izleyecekleri belgesel olur. hayatımın hiçbir döneminde ahmet kaya dinlememiş bir insan olmama rağmen tüylerimi diken diken etmiş, kurgusunun çok başarılı olduğunu düşündüğüm belgeseldir.
  • bir göz atayım diye başladım izlemeye. izledikçe takıldım, kaldım, bırakamadım. sonu güzel bitsin diye geçirdim içimden. olmayacağını bile bile. safça. olmadı tabi. kötü bitti. gerçekleri vurdu gözümüze. olmasaydı sonumuz böyle.
hesabın var mı? giriş yap